Ben 3 çocuklu bir ailenin en küçük ve okul yılları babasının emeklilik zamanlarına denk gelen üyesiyim. Annem ev hanımı. Babam da sabit maaşlı bir gelire sahipti. Yani ailemizde öyle ticaretle uğraşan, müteahhitlik yapan, oto galerisi olan vs vs gibi yüksek gelir seviyelerine erişebilecek nitelikte iş tutan birisi yoktu. Buna karşın babamız hepimizi üniversitelerimizi bitirinceye kadar okutabildi.
Üstelik babam emekli olduğunda ben henüz 7 yaşımdaydım. Bir abim 11, diğeri 14 yaşındaydı. Yani 3 kardeşin okul süreçlerinin çok çok büyük bir bölümü de babamızın emeklilik dönemlerinde geçmişti. İşte buna rağmen kıt kanaat de olsa, aile içinde sürekli tasarruf politikaları uygulanarak da olsa, annemizin fedakarlıkları ile de olsa, küçükler büyüklerinin eskilerini giyerek de olsa bir şekilde bu 3 evladını babamız okutabilmişti, karnımızı da doyurabilmişti.
Çok şükür biz evlatları olarak kendimiz de üzerimize düşeni yaparak, yani çalışıp çabalayarak her birimiz belli mertebelere gelebildik. Bir abim Göğüs Hastalıkları doçenti, bir abim meslek olarak elektrik elektronik mühendisi ancak uzun yıllardır büyük firmalarda üst düzey yönetici ve ben de bildiğiniz üzere genel cerrahi uzmanıyım.
Yaşam mücadelesinde geçirdiğimiz eğitim aşamalarımızın hiçbir safhasında ise özel okul kavramı olmadı. Tüm kardeşler olarak topluca sayacak olursam Alaybey İlkokulu, Karşıyaka Lisesi, İzmir Atatürk Lisesi, belli dönemlerde babamızın tayinleri dolayısı ile İzmir dışındaki bazı devlet okulları, üniversitelerimiz de Ege Üniversitesi ve ODTÜ gibi tamamı devlet okullarıydı…
Evet bizlerin zamanında devlet okullarına gidilirdi ve kendin çalışınca da başarılı olunup yine devletin başarılı üniversitelerine girilerek oralardan çıktıktan sonra da güzel işler bulunabilirdi. Yine bizlerin zamanında eşi ev hanımı olan emekli birisi emekli maaşıyla 3 çocuğunu en azından devlet okullarında okutabiliyordu. Ve bundan dolayı da kendini mutsuz ya da eksik hissetmiyordu. Çünkü devlet okullarında da iyi eğitim verildiğini, geriye kalanın kendi çocuğunun çalışkanlığında bittiğini de biliyordu.
İşte böylesi günlerden bugünlere gelindi. Fahiş ötesi fiyatlar belirleyen özel okullara mecbur bırakıldık maalesef. Devlet okullarının eğitim kalitesi ve sosyal standartları düştükçe insanlar özel okullara yöneldi. Bu sefer de özel okullar bu durumu kanaatimce kendi lehlerine çevirmeyi iyi bildiler ve adeta velilerin yumuşak karnı olan çocukları üzerinden velilere korkunç bir maddi yük bindirdiler.
En son devlet yeni bir düzenleme yaptı ve özel okulların ara sınıflarına TÜFE ve ÜFE’nin yıllık ortalamasının yüzde 5’inden fazla zam yapılmaması şartı getirdi. Peki ya sonuç ne oldu?! 2023-2024 eğitim yılı kayıtlarını okullar, yönetmelik değişikliğinden aylar önce yaptığı için yeni yönetmeliğin yayınlandığı 5 Ağustos 2023’ten önceki yüksek ücretleri kapsamadı.
Ayrıca, fahiş ötesi fiyatlarını korkunç ötesi fiyatlara mertebe atlatmak isteyen bazı özel okulların bazı acımasız sahipleri, kendileri bazı yasalarla durdurulmak istenince de bu kez yemek+ servis+ kırtasiye+ özel gider gibi kalemlerle yapmak istediklerini yine devreye sokmanın yolunu buldular.
Kendi adıma, ben de tek çocuğumu özel okula gönderiyorum ama ne yalan söyleyeyim, hiç istemedim. Birkaç nedenden dolayı;
Türkiye’deki gerçek hayatın, gittiği özel okuldaki gibi Amerikan gençlik dizilerine hiç de benzememesinden dolayı, kendisinin bir kardeşi olsun istememe rağmen özel okula giderse 2 çocuğu birden özel okula gönderemeyeceğim için ve 2 kardeş arasında da ayrımcılık yapamayacağıma göre mecburen tek çocuk olarak kalmasını istemediğimden (ama hayatın gerçekleri buna mecbur etti o ayrı) vb gibi birtakım farklı diğer gerekçeler işte… Sonuç;
Mahalle baskısına eğilen boyun, çocuğunun iyi eğitim alması güdüsünün ağır basması, tek çocuk olarak kalmasının ileride bu hayatta da tek başına kalmasına yol açmayacağına duyulan umut gibi faktörler birleşti ve şu anda o da özel okulda. Devam ettirip ettiremeyeceğimi bilemediğim bir yola girdik yani…
Şu hale bakın; emekli bir babanın 3 çocuğunu kendilerini kurtarabileceği bir eğitim kalitesinde okutabildiği günlerden, aktif olarak hekimlik yapan bir babanın tek çocuğuna iyi bir eğitim hayatı sunup sunamayacağına dair kaygı duyduğu (tamamen maddi nedenlerle) günlere geldik!
İyi eğitimcilerin verdikleri iyi eğitimin ve sosyal ortamın karşılığını almalarına değil biz özel okul mağdurlarının kızgınlığı, bizim kızgınlığımız günümüz Türkiye’sinde özel okullara mecbur edilmiş olan biz zavallıların bu mecburiyetini suistimal ederek korkunç ötesi rakamlarla karşımıza çıkmaktan vicdanen hiçbir rahatsızlık duymayan tüccarlara…
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!