Söz konusu Karşıyaka ise sadece körü körüne destek değil yapıcı eleştirilerle de sorunların çözümüne katkı sunmak lazım diye düşünüyorum. Bu çerçevede de uzun zamandır zaten düşündüğüm ve geçenlerde değerli büyüğümüz Ateş Özerk'in dile getirdiği bir sorunla beraber bir kaç soru daha tekrar zihnimde canlandı. Şöyle ki;
Salon ışıklandırması: Ateş Özerk'in de ifade ettiği gibi Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu'nda ciddi bir aydınlatma sorunu var ve özellikle yaşlı ve çocuklar için daha ciddi risklere gebe. Her iki grup da görüşün yetersizliğinden dolayı tökezleyecek olsa refleksleri zayıf yaş dönemindeler. Birinde iyileşme sürecinin çok uzayacağı hatta kalça kırığı gibi major bir soruna sebebiyet verirse hayati riske kadar varabilecek sorunlar oluşabilecekken diğerinde yani çocuklarda da oluşması muhtemel bir ciddi kırık belki de yaşamının devamında kalıcı hasar yaratabilir. Bu konunun ivedilikle çözümü çok da zor olmasa gerek!
VIP konusu: NBA'de lokavt olan sezonda Beşiktaş'a Deron Williams, Semih Erden gibi oyuncular gelmişti ve Karşıyaka'nın da o sezon ilk iç saha maçı Beşiktaşlaydı. O sezon abimler, eşlerimiz ve çocuklarımızla hem daha konforlu olması hem de kulübümüze katkı sağlaması adına maçları VIP bölümünden izlemek üzere 7 (yedi) adet yer satın almıştık. Beşiktaş maçına ise tüm aile bir araya gelemediğinden sadece ben ve abim gelebilmiştik. Yanımızda ise 7 (yedi) VIP kartının tamamı mevcuttu. Sonuç mu?! Tek bir koltuğumuz bile boş değildi. VIP görevlisine durumu söylediğimizde ise ''ben o konuyu bilemem ama şu anda burada durmanız uygun değil'' şeklinde cevap almıştık. Bu kez kendi yerlerimizden iki tanesinde muhtemelen yukardan babalarınca sarkıtılarak oturtulan iki çocuğa gördüğümüz başka boş yerleri işaret ederek oraya geçmelerini gayet kibarca ve Karşıyaka heyecanlarını kırmadan rica edip elimizdeki kartlarla koltuk numaralarının eşleştiğini izah ettiğimizde yukardan (bir tanesinin babası olduğunu zannettiğim) bir zat tarafından soy sop dümdüz gidilerek ve dayak yeme riski yaşayarak taciz edilmiştik. Tüm bunlar olurken ise artık maç başlamıştı ve görevliler sadece olanları izliyordu. Mecburen salonu terkettik ve o sezon tek bir maçı bile bir daha VIP'den izlemeyi denemeden sezonu tamamladık. Düşünün 7 (yedi) VIP kartını ve ederini, aynı zamanda da maruz kalınan sonucu'' Acaba bu rezalet halen devam ediyor mu???
Karşıyaka Basketbol İstanbul Altyapı: Geçenlerde beyin cerrahı, gönülden Karşıyakalı ve işi nedeniyle İstanbul'da ikamet eden ancak gittiği her yere olduğu gibi oraya da içindeki Kaf Kaf aşkıyla giden, kendi çocuklarını da orada İstanbul şubesi Karşıyaka altyapı basketbola gönderen çok değerli bir bir arkadaşımla yaptığım sohbette kendisi bana yönetim kurulunda da bulunduğu hastanenin Pınar Karşıyaka İstanbul altyapı'ya sponsor olduğunu ve Karşıyaka adını orada da duyurmaya çalıştıklarını söyledi. Ancak sesinde bir üzüntü vardı! Nedenini sorduğumda verdiği cevap oldukça çarpıcıydı; ''Biz burada böylesine çabalarken, Karşıyaka'nın adını her yerde marka yapma gayretindeyken niçin kulüpten hiçbir temsilci en azından ziyaretimize bile gelmez? Çocuklara teşvik ve manevi anlamda destek dışında hiçbir beklentimiz yokken üstelik!'' Evet hakkaten de üzücü bir durum bu... Acaba kendisiyle yaptığım görüşmeden sonra bu güne değin bir ziyaret gerçekleştirildi mi ya da olmadıysa da böylesi bir uygulama Türkiye'nin başka yerlerindeki Karşıyaka altyapı şubeleri için de belirli aralıklarla yapılacak rutin bir uygulamaya dönüştürülebilir mi?
Semt mi? : Sanal alemde pek çok forumda ya da sosyal paylaşım ağlarında Karşıyaka bahsi geçerken ''semtimiz'' Karşıyaka ifadesiyle karşılaşıyorum mütemadiyen... Karşıyaka; yıllar içersinde Çiğli ve Bayraklı ayrılmış olmasına karşın mevcut haliyle bile nüfusu neredeyse bir milyona dayanmış olan Türkiye'nin en büyük ilçelerinden biridir oysa ki! Alsancak bir semttir evet, güzelyalı bir semttir evet, hatay da keza öyle... Ama Karşıyaka tüm bunların toplamından da büyük kocaman bir ilçedir. Niçin sevdamız Karşıyaka'yı daha küçük bir boyuta indirgiyoruz anlamak mümkün değil!! Bu kavram kargaşasına bir son vermek lazım... Semt kelimesi belki daha lokal, daha sıcak ve sempatik geldiğinden kullanılıyor olabilir ama vardığı nokta Karşıyaka'yı olduğundan daha aşağı çekmek aslında. Siyasi harita terimi gibi ''ilçe'' ifadesini kullanmak istemeyebilir veya soğuk bulabilirsiniz belki... O zaman da ''şehrimiz'' diyebiliriz mesela daha genel bir ifadeyle! Ya da canımız, kanımız, sevdamız, her şeyimiz diyelim ama koskoca Karşıyaka'yı lütfen bir semt seviyesine indirgemeyelim. Benim anlatmak istediğim Alsancak, Güzelyalı, Hatay birer semttir ama Karşıyaka onlar gibi nicesini içinde barındırmak suretiyle hepsinin toplamından büyüktür!!! Umarım anlatabilmişimdir...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!