Bu konu gerçekten çok hassas bir şekilde, ne söylemek istediğini doğru bir tarzda ifade etmeyi gerektiren bir konu. Bu güne kadar da benim o nedenle yazılarımda pek de bahis konusu etmediğim bir konu. Ayrıca ne desem, hangi görüşü beyan etsem karşıt görüşte olanlarca maruz kalacağımı bildiğim tepkilerin şiddetini kestiremediğimden biraz da... Tam bir bıçak sırtı yani! Stad konusu...
Uzun zamandır yalıya stadın yapılması veya yapılmaması merkezli başlayıp genele yayılan bir durumun oluştuğunu hep birlikte görüyoruz. Karşıyaka Belediye Başkanı H. M. Akpınar'ın bir organizasyonda yaptığı konuşmanın 20 dakikalık bölümünün video kaydının internet ortamında yayınlanmasıyla birlikte ortalığı adeta bir toz duman bulutu kaplamıştı. Ben de izledim. Bir değil, bir kaç kez üstelik...
Kendi adıma, başkanı ilk kez izlemiştim bir konuşma yaparken. İlk kanaatim, giyimi kuşamı, fiziği itibariyle bende yarattığı alt tondan ve ince bir üslupla konuşan birisi olduğuna dair düşüncemin, karşılaştığım üslupla hiç de örtüşmediği yönündeydi. Liderlik edenlerin her ne kadar her koşulda sinirlerine hakim olması gerekse de onun da bir insan olduğu gerçeğinden hareketle belli ki bu konuyla ilgili iyice gerilmiş bir vaziyetteydi. Sonrasında karşılaştığı tepkiler nedeniyle üzüntülü olduğunu ifade eden ve üsluba dair özür mahiyetindeki basın açıklaması ise olumluydu fakat çoğu Karşıyakalı nezdinde yeterli olarak görülmedi. Konuşmasının içeriği, üslubunun gölgesinde kaldığından...
İçeriğe bakabilmeyi başaracak olursak, stadın yalıya yapılmasının handikaplarına dair doğru saptamalar var aslında. Bu konu uzunca bir süredir de tartışılan bir konu. Bir şehrin yaşantısına tesir edecek her kararda da yoğun ve ayrıntılı tartışmalar yapılması zaten gerekli bir şey... Önemli olan karşılıklı hoşgörüyle, saygılı bir şekilde ve kimsenin gururunu rencide etmeden bunu yapabilmek. Bu, tartışmanın her iki tarafı için de geçerli.
Stat konusunda, sakıncalarını dinlemeye dahi tahammül edemeyecek kadar şiddetle yalıya stadı savunanların, başkanın o konuşmasının içeriğinde yer alan bazı doğru saptamaları göz ardı etmesi de, en az başkanın takındığı üslup kadar yanlıştı. Buradan hareketle de başkanın sarf ettiği bazı sözlerin başını sonunu almadan ortasından alıntılarla tüm Karşıyakalılara hakaret ettiğini, aşağıladığını söylemek ise ateşe körükle gitmek oldu resmen. Evet üslup oldukça tepeden bakan tarzdaydı, evet sert ve külhanbey edasındaydı, evet biz olmanın ben olmaktan daha değerli olduğunu (belki de öfkeyle) unutmuş olduğu bir durum vardı ortada, ama aynı görüntüleri ben de izlemiştim ve tüm Karşıyakalılara hakaret edildiğine dair bir cümle duymamıştım! Bazı uygunsuz davranışları sergileyen kişilerden bahsettikten sonra ''içimizde bunlar da var'' şeklinde biten bir cümleydi benim duyduğum ve lütfen elinizi vicdanınıza koyarak bir düşünün hele; içimizde yok mu hakikaten eşimizin, çocuğumuzun yanındayken alkollü vaziyette ve en galiz küfürleri savurmakta sakınca görmeyenler..! Tabi ki de bu tip davranışları yapanlar her şehirde mevcut ve bu davranışların Karşıyakalılara özel bir durummuş gibi algı yaratan üslupta söylenmesi de yanlıştı!
O konuşma üzerinden yürütülen daha pek çok (cümle cümle alıntılar yapılmak suretiyle) farklı eleştiriler de oldu. Bu eleştirilerin dayanağı olarak ''her şeyi ben yaptım, bana bağımlısınız, ben başkan olarak ayrıcalıklıyım, ben ben ben'' üslubunu görecek olursak belli bir oranda haklı eleştiriler olarak görülebilir. Bu eleştirilerin (o konuşmanın temel içeriği olan stadın yalıya yapılmasının dezavantajlarını anlatan birisine karşı) körü körüne yalıya stadı istiyoruz mantığından hareketle yapıldığını düşünecek olursak ise haklı tarafının yanına haksız bir taraf da ekleyebiliriz. Önce dinlemek, ayrıntılara da dikkat ederek dinlemek, sonra da üzerinde biraz olsun düşünmek lazım!
Hadi o sıralarda üslubun toplumda yarattığı irritasyonla içeriğindeki haklı gerekçelere dikkat edilemedi diyelim. Öyleyse bari şimdi toz duman bulutu dağılmışken başkanın geçenlerde yaptığı bir açıklamaya sakin kafayla bir göz atılsa... Kastettiğim, milletvekili adayı Alpay Özalan'a cevaben yaptığı açıklama! Hazır, gerilen sinirler zamanla nispeten gevşemişken şimdi belki toplum nezdinde, H.M. Akpınar'ın gerekçeleri ve önerileri ile ilgili daha objektif bir yorum yapılabilir..!
Hatta ve hatta sakin kafayla yapılacak değerlendirme sonrası yalıya stat konusu yerel bir referandum tarzı yaklaşımla Karşıyakalıların onayına bile sunulabilir! Çarşı girişine, vapur iskelelerine, Bostanlı’ya-Alaybey’e başında görevlilerin olacağı minik oy sandıkları konulur, ''yalıya stada evet-yalıya stada hayır'' şeklinde hazırlanan pusulalarla Karşıyakalılar oy kullanabilir mesela... Tabii ki de insanların hür iradeleriyle görüşlerini belirtebilecekleri özgür ortamın da temini kaydıyla! Baskıya, zorbalığa mahal vermeden... Böylesi bir durumda sonucun ne çıkacağını çok merak ediyorum doğrusu!
Netice itibariyle, keşke;
-Başkan Karşıyaka kültürüne atıflarda bulunurken, taraftar grupları kendisinin memleketi olan Konya'lı oluşundan hareketle bir takım sözler söylemeseydi. Tezahüratımızda bile demiyor muyuz Karşıyakalı doğulur yanı sıra Karşıyakalı olunur'' diye. O zaman başkanın Konyalılığına atfen sözler söylemek çelişki değil mi?! Bu şekilde yaklaşımda bulunanlar kendilerinin ve anne babalarının nüfus cüzdanlarını ellerine alıp doğum yeri hanesine bir göz atsın bakalım... Ayrıca, hatırlatmak isterim; şehit polis memuru Fethi Sekin de Elazığlıydı ve İzmir için canını feda etmedi mi? Ya da geçmiş dönemlerde belediye başkanlığı yapan, kulüp başkanlığı yapan Malatyalı idarecilerimiz de varken onlar zamanında bu tip bir konu gündeme getirildi mi hiç! Ha, benim nüfusumda doğum yeri Karşıyaka yazıyor ve bundan dolayı da çok mutluyum o ayrı! Karşıyakalı hissedip de öyle yazmayanlara tepeden mi bakayım yani! Asla...
-H.M.Akpınar sonradan üzülmek yerine baştan daha itidalli olabilseydi. Onuru, gururu olan her insanın ağırına gidecek tarzda bir üslup yerine, doğruluk payı yüksek gerekçelerini daha kabul edilebilir şekilde ifade edebilseydi. Belediye başkanı olmanın o şehrin insanlarına hükmetmek anlamı taşımadığını, hizmet etmek anlamı taşıdığını bir anlık öfkeyle bile olsa aklından çıkarmasaydı.
-Karşıyaka Spor Kulübünün bu en zor günlerinde top yekün birlik olmak yerine belediye başkanı ile taraftar grupları, dernekleri birbirine düşmeseydi.
-H.M.Akpınar'a yönelik ortaya atılan çeşitli suçlamaları, stad konusunda yaptığı bir konuşmadan sonra değil de öncesinden itibaren yapmış olsalardı. Böylelikle başkanın vereceği cevaplar da, suçlamalar da daha objektif olarak değerlendirilebilseydi.
-Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, Karşıyakalıların bağrından çıkıp Atatürk tarafından birden fazla kez onurlandırılan Karşıyaka Spor Kulübünün altyapılarındaki çocuklara güzel bir örnek vermek isterken, maksadını aşan bir ifade tarzıyla (kendisinin asla dalga geçmek veya küçümsemek gibi bir düşünceyle o tarz bir ifade kullanmadığına duyduğum inançla bunu söylüyorum) bir çuval inciri berbat etmeseydi.
-Bugün bunları konuşuyor olmak yerine Kaf Sin Kaf'ın sıfır borçla, sporda tüm branşlarda zirve yürüyüşü yaptığını konuşuyor olsaydık.
Keşke..!
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!