Yerin kulağı var derler ya doğruymuş. Geçenlerde çok yakın bir dostumdan, üstelik de İstanbul'da yaşadığı halde Karşıyaka basketbolu ile ilgili kendisine gelen bir bilgiyi, yaptığımız bir sohbet esnasında tesadüfen öğrenmiş oldum. Tesadüfen diyorum, çünkü kendimi bildim bileli kulüp içi dedikodularla ilgilenmediğim gibi sadece somut gerçeklere yönelik atılması gerektiğini düşündüğüm somut adımlardan bahsettim hep bu güne kadar.
Dedikodu... Adı üstünde, doğruluğu onaylanmamış, dilden dile dolaşan, kirli bilgi... İsteyen bunlarla oyalansın, vakit kaybetsin beni ilgilendirmez! Ancak, arkadaşımın anlattığına göre kendisine gelen bilgi şu anda aktif olarak yönetimde yer alan ve basketbolun içinde söz sahibi bir yöneticiden geliyor diye burada yazmakta sakınca görmüyorum. O yöneticinin kim olduğuna dair ise isminin bende saklı kalması daha uygun. Çünkü, kendisini bizzat tanımam bilmem ve birazdan yazacağım bilginin kaynağının kendisinin olup olmadığının teyidini bizzat kendisinden alamadığım için de uygun olmayacaktır zaten burada isim vermem. Yalnız, edindiğim bilgiden ortada gerçekten de üzücü bir durumun kabullenişi var anlamı çıkıyor ki keşke böyle olmasaydı...
Neyse, konuyu daha da uzatmadan sadede gelecek olursam; bu sene basketbolda kulübün artık takındığı tavır tamamen netleşmiş ve alınan karar ''bu seneyi sadece kurtarmaya çalışmak'' yönündeymiş. Yeni bir yapılanmaya gidildiğini ve bu senenin artık vaziyeti idare ederek gözden çıkarıldığını, hedef medef artık kalmadığını ifade eden bir konuşma yapmış yani adını anmadığım bu yönetici! Bu durumda terminolojiyi doğru kullanarak ''yönetici'' demek yerine ''idareci'' mi demeliyim o da ayrı bir konu! Resmen bu sene ''vaziyeti idare etme'' kararı alınmış yani... Peki ya içindeki heyecanı şartlar ne olursa olsun kaybetmeyen ve en azından kendi salonundaki her maçı kazanma inancıyla tribünleri dolduran Karşıyaka taraftarına bu düşünce nasıl gelir dersiniz?!
Bu sezon artık zirve hedefi kalmamış olabilir, Türkiye kupasına katılım hakkı dahi elde edilememiş olabilir tamam ama önümüzdeki hafta sayısına bakılacak olursa son takım olarak dahi olsa play-off bir hedef olamaz mı hala! Ya da Avrupa'da son 16 maçlarına daha yeni başlayacak olan takım için Avrupa'da bir final hatta belki tek eksiğimiz olan Avrupa kupası bir hedef olamaz mı acaba! Bunlar son derece ütopik gelebilir belki bazılarına ama kazanmak da kaybetmek de önce düşüncede başlar. Sen idareci olarak zihnen her şeyi bitirdiysen, takım ne diye ben bu parkede koşuşturup ter döküyorum sanki demez mi! Ve bunun sonu mazaallah küme düşmeye kadar dahi varamaz mı!
Böyle bir düşünce yapısını ben kendi adıma tamamen reddediyorum. Sen hemen şimdi gerekli tedbirleri almaya, takımın önüne hedefler koyarak motivasyonunu diri tutmaya çabalayacaksın ki, o bahsettiğin yeniden yapılanma süreci de başarıya ulaşabilsin. Başarılar öyle dünden bugüne yakalanmaz. Karşıyaka'nın elde ettiği şampiyonluklarının her ikisinde de lütfen şampiyon olunan sezonların bir, hatta iki sezon öncesindeki takımın durumlarına bakın ve ne demek istediğimi görün. O şampiyonluklar ''geliyorum'' diyerek gelmişti. Bu sezon vaziyeti idare edip de gittiğiniz yeniden yapılanmada önümüzdeki sezon veya sezonlarda başarılı olmayı nasıl bekleyebilirsiniz anlayamıyorum doğrusu!
Sayın ''idareci'' sen ve böyle bir karara imza atan senin gibi ''idarecilerin'' almış olduğu bu karar büyük Karşıyaka taraftarı nezdinde yok hükmündedir bilesiniz. Bunu söylerken tabii ki de iyi niyetle çalışan ve söz konusu Karşıyaka ise her daim büyük düşünüp, her koşulda önüne hedefler koymaktan vazgeçmeyen fedakar Karşıyaka yöneticilerini hariç tutuyorum. Ancak yönetimde azınlıkta olduklarını umduğum ''idarecilere'' ise bir çift daha lafım olacak;
Karşıyaka basketbol takımı bu sezon da (başında bulunan bazı vaziyet idare edicilerine rağmen) sezon sonuna kadar taraftarınca en azından tribünlerden ''yönetilerek, yönlendirilerek'' onurlu bir şekilde, mağlubiyetleri içine sindiremeden savaşını sürdürüp olabildiğinin en iyisi olma çabasından asla vazgeçmeyecektir. Sayın vaziyet idare ediciler, bu duyguyu, sahip olduğunuz böylesi bir düşünce yapısıyla takıma verebilmeniz maalesef mümkün olmadığından işin asıl sorumluluğunu taraftar yüklenmek durumunda kalacak gibi duruyor. Yönetimde sayınızın az ya da tek bir numune olduğunu ümit ettiğim sizin gibilere rağmen, önce PAOK maçında sonrasında da ligde Karşıyaka, yense de yenilse de en azından adına yakışan mücadeleyi, önündeki hedeflerin (şartlar ne olursa olsun) bitmeyeceğine dair inancı tribünlerden alarak, verecektir beklentisindeyim... Karşıyakalılar bitti, demeden bitmez..!
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!