Deprem... İnsanoğlunun belki de en büyük çaresizliği! Ateist olanı bile ''Allaaah!!'' diye bağırtan, o anda kimisinin buz kesip donduğu, kimisinin çığlık atıp nereye kaçacağını bilemediği çaresizliğin tavan yaptığı saniye veya dakikalar... Saniye veya dakikalar ama sanki insanın hayatının gözünün önünden film şeridi gibi geçtiği sonsuz bir süreç hissi veren zaman dilimi...
Şayet biter de başına bir iş gelmezse kendi kendine (belki de daha önceden de defalarca yapıp da sonradan unuttuğun gibi) bir sürü yeni kararlar aldıran durum. İnsana hayatta ne kadar ufak meseleleri ne kadar da büyüttüğünü düşündüren, bir daha asla ufak detaylara kapılmama sözü verdirtip kişisel hırslarından arınma kararı aldırtan doğa olayı... Şayet yıkıma sebebiyet verirse de sonuç ya maddi hasar, ya maddi hasar yanında bir de yaralanma, ya da nihai son yani ölüm..!
Ölüm, var mı daha ötesi?! ''Kaybedenler Kulübü'' filminde geçen bir replik geldi aklıma ''ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir?'' Yaratıcı güç tarafından insanoğluna öyle bir irade verilmiş ki, öleceğini bile bile yaşayabilme iradesi... Ancak deprem gibi böylesi anlarda bu iradenin en güçlü olduğu kişilerde bile bir kırılma anı yaşanıyor. Yaşamıyorum diyen de ya yalan söylüyordur, ya da idrak sorunu vardır kanaatimce. Peki ölümün yaşı, ırkı, cinsiyeti, yaşadığı sabit bir coğrafyası var mı? Ölüm herkes için ölümdür... Her ölenin ardında bıraktığı bir hayatı, sevenleri illa ki vardır. Deprem=ölüm demiyorum. Depremden insanların bu kadar korkmasının nedeni, o anki aczinden ve nihayetinde ölüm olasılığının bulunduğunu bilirken bir şey yapamamaktan kaynaklanıyor diyorum. Korkunun nedeninin vardığı temel nokta ölümdür diyorum yani...
Madem ki ölüm her yerde ölüm, madem ki her insan için ardında bırakılan şeylerin olduğu nihai son, öyleyse İzmir ve çevresinde en ciddi şekilde hissedilen son depremden sonra bile yapılan haberlerin çoğunda niçin hala ''İstanbul depreminin habercisi mi?'' gibi yorumlar yapılıyor::! Van'da deprem oldu, onca insan kaybedildi, haberlere bakıyoruz ve ''deprem İstanbul'da da hissedildi'' şeklinde!! Çanakkale'de, Manisa'da ardı arkası kesilmeyen sarsıntılar uzun bir dönem sürdü, ekranlara çıkan konunun uzmanları ise uzun uzadıya bu sarsıntıların hangi fay hattında meydana gelip İstanbul'a tesir edecek bir fay kırığı ile alakalı olup olmadığını tartıştı..!
Bakınız, can her yerde can'dır. En az İstanbul'da yaşayanınki kadar değerlidir, İzmir'de, Çanakkale'de, Manisa'da, Van'da, Erzincan'da, Gölcük'te, Erzurum'da veya herhangi başka bir yerde yaşayanın da canı... Söz konusu insan canıysa öyle adet hesabı da yapılmamalıdır. Tıpkı 10 teröriste karşı bir asker şehit veriyoruz gibi düşünülmemelidir. Ateş düştüğü yeri yakar. O bir kişinin eşinin, çocuğunun, ana babasının yaşadığını bir Allah bir de onlar bilir. Dolayısıyla kimse kalkıp da bana İstanbul 15 milyonu geçti, İzmir onun üçte biri kadar bile değil muhabbeti yapmasın lütfen! Deprem İzmir'de mi oldu, önce İzmir ve çevresi konuşulacak. Deprem Van'da mı oldu, önce Van ve çevresi konuşulacak! Bu budur, ya da en azından böyle olmalıdır...
Gönül ister ki hiç bir yerde doğal afetler veya kazalar, savaşlar yaşanmasın, ancak yaşanan bir durum varsa da öncelikle o durumdan en çok etkilenen yer ele alınmalıdır! Zaten sosyal anlamda, siyasi anlamda iyice kutuplaşmış güzel ülkemin insanlarını böylesi yaklaşımlarla insani anlamda da ayrıştırıp insanlıktan çıkartmamak lazım! Nerdeyse konu öyle bir noktaya varıyor ki; ''senin depremin yüzünden benim burda da deprem oluşacak, sen ne pis adamsın öyle, al depremini başına çal'' gibi trajikomik diyaloglar başlayacak gibi yakında..! İstanbul'da da depremler, felaketler olmasın, güzel İzmirimizde de, Van'da da, Erzincan'da da hiç bir yerde olmasın... Bir yerde kötü bir şey olduğunda ise medya tarafından gözlerin hemen İstanbul'a çevrilmesi alışkanlığı da terkedilsin temennisindeyim ayrıca!
Evet yaşanan bu deprem hepimizi çok korkuttu. Özellikle de çocuklarımız için endişelendik. Yapılan açıklamalar da çok iç rahatlatıcı değil maalesef. Hani bu deprem oldu da stres azaldı, daha büyük deprem olasılığı ortadan kalktı gibi bir bilimsel durum da yokmuş ortada. Öyleyse ne yapacağız! Korkunun verdiği gerginlikle yalnızca kendimizi düşünüp, başka insanların üzüntülerine, sıkıntılarına kayıtsız mı kalacağız!! Tıpkı İstanbul medyasının yaptığı gibi... Hayır, asla böyle bir durum olmayacak. İzmir insanı hayatı, yaşamayı sever ve deprem kaygısıyla ne hayatı kendine zindan eder, ne de ülkesinin bir başka yerinde bir sıkıntı yaşanması halinde kayıtsız kalabilir. Biz bizlere ait güzel hasletlerimizi koruyalım da, belki İstanbul da İstanbul diyenlere her konuda olduğu gibi bu konuda da örnek teşkil ederiz...
Herkese çok çok geçmiş olsun, Allah beterinden korusun!
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!