(H.M.AKPINAR, BARTHOLOMEOS’LA BİRLİKTE BOŞUNA ZEYTİN AĞACI DİKMEDİ!)
Uluslararası Zeytin Konseyi tarafından bu yıl ilk kez kutlanmasına karar verilen ve ‘’dünya zeytin günü’’ ilan edilen 26 Kasım günü İzmir’de de çeşitli etkinliklerle kutlandı. Peki zeytin nedir? Sadece sofralarda yer alan bir besin maddesi mi? Yoksa yüklendiği çok daha farklı anlamlar da var mı?! ''Zeytin bütün ağaçların ilkidir'' denilir. İnsanlık tarihine baktığımızda taa Hazreti Adem'e kadar uzanır hikayesi. Efsaneye göre Hz. Adem'in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaçtan (zeytin, sedir ve servi) biri olan zeytin ağacı aynı zamanda ilk yeşerenidir. Tüm kutsal kitaplarda da zeytin ağacı; kutsallığın, bolluğun, sağlığın, refahın, bilgeliğin, adaletin, arınmanın ve hatta yeniden doğuşun sembolüdür. Yani insanlık için en önemli erdem ve değerlerin... ''Ölümsüz ağaç'' tır o! Ömrünü tamamladığında dahi köklerinden yeni bir ağaç filizlenir. Ortalama 700-2000 yıl yaşadığı kabul ediliyor ki bugün hala Girit'te yer alan ve en yaşlı zeytin ağacı kabul edilen ağacın 2000-4000 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Meyve vermeye de devam ediyor... Yine bir efsaneye göre Nuh tufanı sonrası Hz. Nuh suların çekilip çekilmediğini anlamak için bir güvercin salar ve bu güvercin ağzında yeni koparılmış bir zeytin dalıyla dönünce suların yeryüzünden çekildiğini anlar. İşte o ağzında zeytin dalı olan güvercin bu gün hala barışın simgesi olarak anılır. İnsanlığın zeytinle yeniden doğuşunun sembolüdür aynı zamanda. Zeytin ağacı ise tufanın yok edici gücüne karşı direnen ölümsüzlüğün...
Aziz Vukolos günü için İzmir’e gelen Fener Rum Patriği Bartholomeos’un Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ı şubat ayında makamında ziyareti sonrası birlikte St. Helen Kilisesi ve Denizkent Restaurant’ın bahçesine Atatürk’ün ‘’yurtta barış, cihanda barış’’ ilkesine istinaden zeytin ağacı dikerek verdikleri dostluk mesajları da boşuna değil yani anlayacağınız... Hem üstelik Karşıyakamızın spor kulübünün kuruluşu da Zühtü Işıl ve arkadaşlarının altında toplandığı bir zeytin ağacının gölgesinde olmuştu... Belki de sadece bir tesadüftü ama öyle de olsa ne güzel bir tesadüftür ki bunca anlamı bünyesinde taşıyan, kendisine kutsallık atfedilen zeytin ağacı ile anılıyor o güzel an..!
Eski Mısır'da zeytin tanrısal erdemlere eşlik ederdi... Dini ayinlerde arınma aracıydı!
Yunan mitolojisine göre de ''Tanrıların yeryüzüne bir armağanı''. Şöyle ki; bir gün Tanrı Zeus diğer Tanrılara yeni kurulan bir yerleşim yerine en güzel hediyeyi sunana, o yerin adının o Tanrının adı ile anılacağını vaadeder. Bunun üzerine denizler tanrısı Posedion oradaki insanlara çok ihtişamlı bir at sunar ve bununla rüzgardan bile hızlı koşabileceklerini, nice fetihler yapabileceklerini söyler. Athena ise insanlara bilgeliği kendisinin verdiğini söyleyerek mızrağını toprağa saplar ve buradan ince dallı, koyu yeşil yapraklı, beyaz çiçekli, yeşil meyveli bir ağaç çıkar. ''Benim hediyem budur'' der. Onlara yemek vereceğini, sıcaktan koruyacağını, şehirlerini güzelleştireceğini ve meyvesinin yağının tüm dünya tarafından aranır hale geleceğini söyler. İşte bu zeytin ağacıdır ve halk onu seçer. Şehrin adı da Athena olur. Bir süre sonra Posedion'un Atina'ya hakim olamamasına öfkelenen oğlu Halirrothios hediye edilen zeytin ağacını kesmek için elindeki baltasını salladığı anda mucizevi bir şekilde balta ters döner ve Halirrothios'un kafasını keser... Zaten sonrasında da antik Yunan uygarlığının 7 bilgesinden biri olan Atinalı Solon'un getirdiği yasalarla zeytin ağacı kesmenin cezası ölüm olacaktır!
Tüm kutsal kitaplarda olduğu gibi Kur'an-ı Kerim'de de zeytin ağacı mübarektir (Nur suresi). Zeytinyağlıları içki mezesi, zeytin ağacını da Hristiyan ve hatta Yunan bitkisi olarak niteleyenlerin özellikle dikkatini çekmek isterim..!
Sadece kendisine atfedilen efsanevi öyküler değildir zeytini değerli ve farklı kılan. Zeytin; su, protein, yağ, sellüloz, fosfor, kükürt, kalsiyum, klor, demir, bakır, manganez, A-C ve E vitaminlerinden meydana gelir. En başta kalp ve damar sağlığına faydalı. Doğal bir yaşlanma karşıtı...
Türkiye zeytin ağacı varlığında dünyada 4. ve zeytinyağı üretiminde de 5. sırada. Kişi başı yıllık tüketimde ise ne yazık ki gerilerdeyiz. Bizdeki tüketim kişi başına yılda 1-2 litre civarıyken Yunanistan ortalaması kişi başına yıllık 25 lt! Yapılacak etkili kampanyalarla bu tüketim oranımız arttırılabilir. Mevcut zeytin ağaçlarının daha etkin kullanılması ile de (üretim tekniklerinde atılacak adımlarla) dünya sıralamasında liderliğe oynayabiliriz. Bu anlamda devlet olarak önümüze konulmuş hedefler de var aslında. Ama bu hedeflerle uygulamalar örtüşmüyor maalesef. Yapılması planlanan yeni yasal düzenlemeyle mevcut olan ''zeytinlik sahalarının 3 kilometre yakınına zeytinyağı fabrikası hariç zeytinlerin üreme ve gelişimine zarar verecek hiçbir tesis yapılamaz'' anlamındaki koruyucu maddeyi; ÇED raporu uygunsa, ilgili bakanlıklarca alınmış kamu yararı kararı varsa, savunmaya yönelik stratejik ihtiyaç varsa vs vs vs gibi bir takım gerekçelerle ortadan kaldırıp, 25 dekarın altındaki zeytinlikleri de zeytinlikten saymayacaklar..! Böyle olunca da buralar enerji, maden, turizm ve inşaat sektörlerinin kullanımına açılabilecek. Türkiye'deki zeytinlik alanların ortalamasının 10-15 dekar arası olduğu düşünülecek olursa, mevcudun belki de yarısına yakını kaybedilecek...
Homeros'un kulağına fısıldayan zeytin ağacının dediğine bakacak olursak; ''herkese aidim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden önce de buradaydım, siz gittikten sonra da burada olacağım''. Umarım ''siz gittikten sonra da burada olacağım'' kısmı doğru olur. Ne diyeyim ki..! Halirrothios'tan da mı ders çıkarmazsınız?!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!