''Geleceğe Dönüş''... 80'li yıllarda çekilen efsane filmler arasında yerini almış film serisinin adı... Michael J. Fox'un canlandırdığı Marty Mc Fly Jr karakterinin başrolde olduğu filmde yaşanan olaylar Hill Valley isminde kurgusal bir kasabada geçer. Filmin üç serisi boyunca kasabanın dört farklı zamandaki hali görülür...
Önce 1985 yılında yaşanır olaylar... Marty Mc Fly'ın yakın arkadaşlık ettiği Profesör Emmett Brown biraz çılgın, biraz dahi bir mucit bilim adamıdır. Her şey bu bilim adamının icadı olan zamanda yolculuk yapılabilen bir arabayla başlar. Filmin tüm konusunu yazacak değilim ancak kabaca anlatacak olursam bir takım aksilikler neticesinde Marty karakteri filmin ilk çekilen bölümünde babasının gençlik dönemine, 1955 yılına döner. Burada geleceği değiştirecek, hayatın akışına tesir edecek şeyler yapmaksızın kendi yaşadığı dönem olan 1985 yılına geri dönüşün çözümünü bulmak durumundadır. Tabi bu esnada bir taraftan da yaşadığı şehir olan Hill Valley'in 1955 yılındaki hali izlenir filmde. Olaylar geliştikçe ne kadar dikkat etse de bazı şeylere ister istemez dahil olmak durumunda kalması nedeniyle kendi yaşadığı yıla geri döndüğünde alternatif bir 1985 yılı ile karşılaşmış olur!
Bu film serisinin devamında da bir ara 2015 yılı (film çekildiğinde yıl 1985 olduğundan 2015 yılı çok daha ileri bir boyutta hayal edilmiş tabi filmde), bir ara 1885 yılı gibi dönemlerine şahit olunur filmdeki kurgu kasaba Hill Valley'in... Alternatif 1985, 1985, 1955 ve 1885 yılları olarak dört farklı dönem ve aynı kasaba Hill Valley..!
Bu farklı yıllarda kasabanın sembolü olan bir meydanı ve burada üzerinde bir saat olan şehir sarayı binası izlenir sürekli olarak... 1885 yılında henüz saatin yeni yapılmasına, 1985 yılında artık arızalı olan saatin onarımı için bağış toplanmasına şahit olunur. Ama filmin her serisinde bu meydan ve saat hemen hemen aynıdır! Sadece dönemsel farklılıklara bağlı teknolojik değişimler görülür o kadar... Filmin yönetmeni Robert Zemeckis aynı zamanda Bob Gale ile birlikte senaryo yazarıdır. Bob Gale, bu kasaba meydanı ile ilgili yaptığı bir yorumunda şöyle bahseder; “Bu durum daha senaryonun oluşmaya başladığı ilk zamanlardan beri hikâyenin en önemli parçalarından biriydi: Bir yeri almak ve 30 yıl boyunca bu yerin nasıl değiştiğini göstermek. Aslında her kasabanın başına gelen şey temelde aynıdır. Şehirlerin dışına büyük alışveriş merkezleri yapıyorlar ve merkezdeki tüm işyerleri yavaş yavaş ölüyor, artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.”
Hill Valley isimli kurgu kasabanın kuş bakışı görünümünde temel duruşu filmdeki yaşanan her farklı dönemde hemen hemen aynı olsa da senaristlerden Bob Gale'in bahsettiği gibi değişimler de izlenmektedir... Şimdilerde Karşıyaka'nın yaşamakta olduğu değişimleri de bir nevi bu filmdeki gelişmelere benzettiğimden yazdım ''Geleceğe Dönüş'' filmine dair bunca şeyi... Şehirlerin dışına yapılan büyük alışveriş merkezleri, merkezdeki işyerlerinin ayakta kalabilmek için harcadığı büyük çaba ve ne yazık ki pek çoğunun kapanması... Ancak konunun tek tarafı bu değil! Bir diğer taraftan da hoşa giden yönü olarak, değişimlere rağmen aynı kalabilen temel özellikleri itibariyle filmdeki kasabayla Karşıyakayı özdeşleştirdim..!
Eski Karşıyaka fotoğraflarına bakacak olursanız, yaşanan yapısal değişikliklere karşın vapur iskelesi tarihi boyunca var ve aynı yerinde duruyor hala! İskele önünde eskiden de olan seyyar satıcılar bugün de var... Sahilden geçen tramvay, atlı tramvay şeklinde önceden de mevcut ve bu günlerde ise günümüz teknolojisine paralel olacak şekilde tramvay tekrar olacak! Çarşı girişi yine hareketli, ''hergele meydanı'' yine bugünlere benzer yoğunlukta, sadece insanların giyim kuşamları dönemsel farklılık arz ediyor o kadar... Ve bunlara benzer daha pek çok şey de sıralanabilir...
Her şehrin kendine has bir karakteri vardır ve bu karakteristik özelliklerini koruyarak yeni nesillere devretmek de önemlidir. Karşıyaka'nın da bunu bizlere tıpkı filmdeki kasaba Hill Valley gibi yaşattığına canlı canlı şahit oluyoruz. Başlayacak olan yeni tramvay seferleri bana bunları düşündürdü....
Evet yapımı süresince çok sıkıntılar çektik, evet bu hattın İzmir'le bağlantılı bir hale getirilmemesi halinde mevcut olduğu kadarıyla ne derecede gerekli olduğu konusu halen tartışmalı, evet bu yapım süresince ben de gördüğüm ve yanlış olduğunu düşündüğüm şeyleri veya tehlike arz eden durumları eleştirel bir bakış açısıyla buradan dile getirdim ancak bitip de seferlerin başlama aşamasına gelindiği şu günlerde aklıma gelen ''geleceğe dönüş'' filmi serisiyle konuya daha bir ılımlı, daha bir sempatik bakmaya başladım. Ya da bazı şeyler kaçınılmaz olunca psikiyatrideki mantığa uydurma kavramına paralel olarak kendimi mutsuz etmemek için konuya pozitif bir bakış açısıyla bakmaya kendimi zorluyor da olabilirim, bilemiyorum..!
Nihayetinde, benim göremediğim ama anne-babamın görüp bildiği atlı tramvaylardan sonra benim daha farklı versiyonunu uzun yıllar sonra görmüş olacağım tramvay kavramıyla tanışacağım ve benim çocuğum ise kendini bilmeye başladığı andan itibaren tanışmış olacak... Ve ne yalan söyleyeyim bu durum beni heyecanlandırıyor...
Umarım; dozunda ve belli noktalarına dair eleştiri yapanlardan tutun, en sert eleştiri yapanlarına kadar tramvay konusunda olumsuz düşünenlerin tamamının da görüşlerini olumlu yöne çevirecek şekilde bir konfor, rahatlık, görsel güzellik katar bu günün tramvayı da güzel Karşıyakamıza...
Umarım denizle bağlantıyı kesmesi gibi, yayalara karşıya geçerken tehlike yaratması gibi veya karayolu trafiğini sıkıştırması ya da yeni kazalara davetiye çıkarması gibi kaygıların da tamamı yersiz çıkar.
Böylece benim de çocukluk kahramanım olan ''geleceğe dönüş'' filmindeki Marty Mc Fly'ın yaşamaktan keyif aldığı kasabası Hill Valley gibi (değişimin karakterini bozamadığı bir Karşıyaka olarak) ben de bu güne kadar aldığım keyfi ölünceye kadar almaya devam ederek Karşıyakam'da yaşamayı sürdürürüm...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!