''Mayıs 1919. İzmir'in işgal edileceği kesinleşmişti. Yunan postalı vatanımıza basmak üzereydi. Mustafa Necati Bey, İzmir Atatürk Lisesi (o zamanki adıyla İzmir Mekteb-i Sultanisi) öğretmeniydi. 'Bu kadar kolay olamaz, olmamalı' dedi, için için kaynayan İzmir'in yurtseverlerine haber saldı, 'mektepte buluşalım!'
Süleyman Ferit (Eczacıbaşı) bey, miralay Kazım (Özalp) bey, miralay Süleyman Fethi bey, Moralızade Halit bey, Vasıf (Çınar) bey, Ragıp Nurettin (Ege) bey, Gavur (Mümin) bey, gazeteci Hasan Tahsin bey... İsimlerini tek tek buraya sığdıramayacağım doktorlar, avukatlar, tüccarlar, liman işçileri... Mektepte buluştular. İlhak-ı Red Heyet-i Milliye kuruldu. Protesto mitingi kararı alındı. Bildiri yayınlandı. El ilanı şeklinde basıldı. Daha mürekkepleri kurumadan İzmir Atatürk Lisesi öğrencileri tarafından, en başta Konak ve Kordon tüm İzmir'de dağıtıldı (bildiriyi birebir yazmıyorum ancak içeriğinde, başkaldırı için bugünkü Bahribaba parkı olarak bilinen Maşatlık'ta toplanılması çağrısı vardı. 14 Mayıs 1919'da Maşatlık'ta iğne atsan yere düşmüyordu).
Maşatlıkta toplanan kalabalığa son konuşmayı Mustafa Necati bey yaptı. Doğma büyüme İzmir çocuğuydu. Mezun olduğu İzmir Atatürk Lisesi'nde öğretmendi. Meydanı çın çın çınlatan şu sözleri söyledi; 'İzmir Yunan'a ilhak ediliyor, işgal başlıyor. Bu akşam güzel İzmirimizde son ve tarihi akşamımızdır. Ayaktayız. Vakar ve sukunetinizi muhafaza ediniz. Vatan ordusuna iltihaka hazırlanınız. Teslim olmayacağız!'
İzmir Atatürk Lisesi Kuva-i Milliye'dir. Milli mücadelenin ilk direniş bildirisi orada yazıldı, milli mücadelenin ilk direniş mitingi orada örgütlendi. Öğrencilerinin tamamı şehit veya gazi olduğu için, Çanakkale Savaşı'nda ve Kurtuluş Savaşı'nda mezun veremeyen lisedir... Bu tescilli özelliği nedeniyle 'devlet şeref madalyası' ve ' istiklal madalyası' verilmesi için resmi talepte bulunan Türkiye'deki ilk ve tek lisedir.
Mustafa Necati bey... Mustafa Kemal'in yol arkadaşıdır, harf devrimini gerçekleştiren, tevhid-i tedrisat devrimini gerçekleştiren, ortaöğretimi parasız hale getiren, yabancı okulları denetim altına alan, köy enstitülerinin temelini atan milli eğitim bakanımızdır. Henüz 35 yaşındayken rahmetli olduğunda Atatürk'ün adeta dövüne dövüne, 'ah Necati, ah Necati' diye ağladığı tek kişidir.
Öğretmenleri ve öğrencileri itibariyle bakarsak... Efsane belediye başkanımız Behçet Uz mesela, oradan mezun oldu, İzmir Atatürk Lisesi olmasaydı, İzmir Fuarı olmazdı. İlk Türk operasının bestecisi Adnan Saygun, İzmir Atatürk Lisesi'nde müzik öğretmeniydi. Sözleri Süleyman Sevgel'e ait olan marşımızın bestesini o yaptı; 'bize iman veriyor hür vatanın hür sesi, ebediyen var olsun İzmir Atatürk Lisesi'... Şükrü Saracoğlu, Şemsettin Günaltay iki başbakan, dört milli eğitim bakanı, 12 bakan, iki genelkurmay başkanı çıkardı. Ahmet Haşim, Halid Ziya Uşaklıgil, Necati Cumalı, Neyzen Tevfik, Hanri Benazus, Salah Birsel, Samim Kocagöz, Şadi Çalık, Selim Sırrı Tarcan, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Attila İlhan... İzmir Atatürk Lisesi olmasaydı, hayatımızda olmazlardı.
1 Şubat 1931'de kahraman liseyi onurlandırmak isteyen Atatürk bizzat geldi, öğretmen olarak sınıfa girdi, matematik dersi verdi. 1888'den beri 40 binden fazla mezunu var. Övünmek gibi olmasın biri de benim... Doğrusunu isterseniz hangi üniversiteden mezun olduğumuzun pek önemi yoktur, ömrümüzün sonuna kadar madalya gibi taşırız, bizzat Atatürk'ün ders verdiği sınıfların öğrencisiyiz, kuvayi milliye'nin kalesi, devrimlerin bekçisi, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, İzmir Atatürk Liseliyiz...''
10 Ağustos 2017 tarihli Yılmaz Özdil'in yazısının büyük kısmını alıntıladığım yukarıdaki satırları niçin mi buraya taşıdım?! Çarşamba günü oynanan FIBA Europe Cup E grubundaki ikinci maçımızda Groningen ile oynanan müsabakanın devre arasındaki vals gösterisinin herkeste uyandırdığı hayranlığın yanısıra, o gösteriyi sunanların İzmir Atatürk Lisesi öğrencileri olmasının da ayrı bir değer taşıdığına vurgu yapmak için!..
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına dört kala; bir başkaldırının, esarete isyanın sembolü olmuş, armasında bu karakterine ve milli mücadeledeki yerine ithafen Ata'mız tarafından verilen ay-yıldız'ı taşıma şerefine nail olmuş tek kulüp olan Karşıyaka Spor Kulübü'nün basketbol maçının devre arasında böylesi güzel bir vals gösterisini sunanların dayandığı tarihi geçmişin de tıpkı Karşıyaka Spor Kulübü gibi olmasının bu güzelliğe ayrıca çok daha güçlü bir anlam kattığını da bilen bilmeyen herkese buradan duyurmak için...
Kaf Sin Kaf'ımızın 107'nci doğum gününde, bir Atatürk Liseli olarak bu çifte gururu yaşamanın verdiği mutlulukla ''yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Kaf Sin Kaf, yaşasın hür vatanın hür sesi İzmir Atatürk Lisesi'' diyorum!..
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!