Gündem şu anda tamamen coronavirüs üzerine... Bulaş yolları, korunma tedbirleri ve görülme sıklığı medya tarafından halka anlatılmakta. Devlet yöneticileri de tedbirler alıp vatandaşı uyarmakta. Halkın büyük bir çoğunluğunda ise tedirginlik hakim. Dozunda tedirginlik gerekli zaten. Önemli olan paniğe kapılmamak. Hem bir vatandaş olarak hem de hekim bakış açısıyla ben de konuya dair bazı şeyler söyleme ihtiyacı duydum. Bunların bazıları iç rahatlatıcı olabileceği gibi, bazıları ise temkinli olmak konusunda rehavete kapılınmaması gerektiğine dikkat çekici olacaktır düşüncesindeyim. Şöyle ki;
Coronavirüs sanki yokken var olan bir virüsmüş gibi algılanmakla beraber aslında mevcudiyeti zaten bilinen bir mikroorganizma. 500'den fazla alt türü mevcut. Gündemde olan coronavirüs ise yeni saptanan bir alt tip olarak nitelendirilebilir ki zaten bu nedenle de ilk tespit edildiği günlerin ardından daha doğru bir tanımlamayla ''yeni coronavirüs'' olarak adlandırılmaya başlandı.
Aşina olduğumuz nezle, grip, alerji belirtilerinden başlangıçta verdiği belirtileri ayırt etmek güç ama mümkün. Ateş, yorgunluk, öksürük gibi belirtiler grip ile birebir örtüşmekle beraber bu virüsün temel farkı akciğer tutulumuna bağlı olarak yaşattığı solunum zorluğunun belirgin oluşu. Nezle durumunda ise öksürük ve solunum zorluğu beklenmezken ateş nadiren, yorgunluk ise bazen görülebilmekte. Alerjik durumlarda solunum zorluğu bazen olabilirken ateş görülmesi beklenmemektedir. Yani bazı ufak ayrıntılar mevcut olsa da ayrımını yapmak için yine de kendi harcayacağımız çabayı değil, sağlık profesyonellerine başvurularak doğruya ulaşmayı tavsiye ediyorum herkese.
Coronavirüs ile enfekte olanlarda ortalama ölüm oranı yüzde 3,4... Diğer bir bakış açısıyla; enfekte olsanız bile yüzde 96,6 oranında iyileşeceksiniz! Ölüm yüzdesi özellikle 60 yaş üstünde ve eşlik eden ek sağlık sorunları olanlarda daha yüksek. Yaşı 60'ın üstü olan eş dost yakınlarımızı öncelikli olarak korumalıyız ve genel olarak da her yaş grubunun kendine iyi bakması, başka bir takım hastalıklara yakalanmaması veya mevcut bir rahatsızlığı varsa onu kontrol altında tutacak tedbirleri alması, bağışıklığını güçlendirmesi gerekiyor.
Tüm bunlar zaten coronavirüs gündemde olmasa da yapılması gereken şeyler aslında. Çocuklarda ise bugüne kadar 9 yaş altında coronavirüse bağlı ölüm bildirilmiş değil. Bu bağlamda da çocukların taşıyıcılığından bahsedilmekte, fakat aktif hastalık belirtileri göstermediği söylenmekte... Yani küçük çocuğumuzu büyüklerimizden değil, büyüklerimizi küçük çocuklarımızdan korumak gerekiyor bu durumda!
Bulaş olmaması için alınacak tedbirler de yine öyle çok özel veya çok farklı bir virüs olduğu için çok çok acayip tedbirler falan şeklinde de değil... Zaten her zaman dikkat edilmesi gerektiği halde coronavirüs gündeme gelmeden önce çok da dikkat edilmeyen basit hijyen kuralları sadece. Kendi adıma ben zaten mümkün olduğunca tokalaşmamayı tercih eden birisiyimdir. Bu belki de cerrah olmamdan kaynaklı olarak, asepsi-antisepsi kurallarına dikkat konusundaki hassasiyetim nedeniyle bende gelişen bir refleks olabilir. Ancak içinden geçtiğimiz şu günlerde benim bu tercihimin doğruluğu artık hemen herkes tarafından kabul görmüş vaziyette. Çünkü coronavirüsün temel bulaş yolu temas!
Öksürme ve hapşırma nedeniyle büyük damlacıklarla yayılıyor olmakla beraber ancak korunmasız yüzünüze doğrudan meydana gelebilecek bir öksürme veya hapşırmayla enfekte olabilirsiniz. Yaygın olan bulaş şekli ise bu damlacıkların bulunduğu yerlerle temas. Çünkü bu damlacıkların temas ettiği her yer ortalama 1 hafta boyunca bulaşıcı olur (buna giysiler de dahil) ve enfekte olan kişilerin temas ettiği yerler de potansiyel olarak bulaştırıcı konuma gelir. Dolayısıyla enfekte yerlerle temas sonrası burnunuza veya ağzınıza elinizi götürmeniz temel bulaşma nedeni olacaktır. O nedenle zaten en fazla dikkat çekilen konu el hijyeni ve tercihen su ve sabunla yıkayarak, en az 30 saniye, parmak araları, el sırtı, baş parmaklar unutulmadan!.. Su ve sabun bulma şansı yoksa eğer, yüzde 60'tan fazla alkol bazlı el dezenfektanı da kullanılabilir... (Bu paragrafta; ABD'de coronavirüs konusuna hakim bir virolog olan James Robb'un verdiği bilgilerden faydalanılmıştır)
Kullanılacak olan maskeler de temelde iki açıdan işe yarıyor. Sizin bir başkasına bulaştırıcılığınızı önlemek ve elinizi gayri ihtiyari burnunuza veya ağzınıza götürmeniz halinde ağız-burun temasınızın önüne geçerek sizi korumak! (Yapılan bir çalışmada, farketmeden ağzımıza-burnumuza günde ortalama 90 defa dokunduğumuz tespit edilmiş).
Kalabalık ortamlara keyfi nedenlerle gitmemek, görüştüğümüz kişilerle 1 metre mesafeyi korumak ve hasta olmasından şüphelendiklerinizle 15 dakikadan uzun süre birarada durmamak, el hijyeni başta olmak üzere temel hijyen kurallarına uymak, kendimizde hissedeceğimiz bir belirtide hemen bir sağlık kurumuna başvurmak şu aşamada yapılabilecek basit ama en etkili tedbirler. Haziran gibi yayılımın azalmaya başlayacağı söyleniyor. Aşı çalışmalarında önemli bir aşamaya gelindiği açıklanıyor, ancak yine de 6 ay ile 18 ay gibi bir zaman diliminden bahsediliyor aşı ile ilgili çalışmaların tamamlanması için gerekli olan süre olarak...
Konunun belki de en olumlu tarafı; yurdum insanı gerçekten de olması gerektiği şekilde el yıkamaya başladı bu vesileyle! Umarım kayıpsızca atlatacağımız şu coronavirüs illetinden sonra da bu el yıkama durumu kalıcı bir alışkanlığa dönüşür. Şimdi sıra geldi dişleri fırçalayıp, yerlere çöp atmamaya! Yavaş yavaş normal insan olacağız inşallah... Yoksa şu coronavirüs bizlere çeki düzen vermek için mi gönderildi yaradan tarafından! Şaka bir yana, konuyu herkes ciddiye alıyor ve kaygılanıyor zaten ama bunu yaparken herkes beraberinde gerekli tedbirleri de alsın lütfen! Panik yok, tedbir ve dikkat var!.. Kayıpsızca atlatmanın formülü bu! Hepimize bol şans...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!