Neden; Karşıyaka'da son zamanlarda sıklaşan elektrik kesintileri pek çok açıdan can sıkıcı bir hal almaya başladı. Evinde bebeği, küçük çocuğu olan, kış gecelerinin soğuğunda çocuklarının hasta olmaması derdinde. Ya da sürekli yaşanan git gellerin yol açtığı elektronik cihaz arızaları zaten karnını doyurup fatura ödemeye bütçesi ancak yeten ailelerin belini büküyor. Daha bunun yaşlısı, hastası var...
Yani sonuç itibariyle yaşanan şey sadece basitçe bir arıza olmaktan çıkıp sosyal bir sorun haline gelmiş durumda. Sosyal bir sorun olmakla beraber, bunun çilesini çeken vatandaşlara ise bu konuda hiçbir yetkili tarafından açıklama yapılmıyor! ''Güç bende, yetki bende, ben yaptım oldu, sana da sormadan katlanmak düşer'' mi denmek isteniyor acaba?
Ya da tramvay inşaatının tramvay çilesine dönüştüğü şu günlerde, yaşanan bu kesintilerin nedeninin de yine bu inşaat çalışmaları esnasında sürekli yap boz tahtasına dönen alt yapı tesisatlarının yer değişikliğinden kaynaklandığını söylemeye çekiniliyor mu?! Bu konuda bir bilgim yok. Zira hiçbir bilgilendirme yapılmış değil ve o nedenle de sadece tahmini bir olasılığı ortaya atıyorum.
Hadi geçtim insana saygı gereği olmasını, burada şu anda benim de yaptığım gibi farazi laf üretmelerin önüne geçmek açısından en azından makul açıklamalar yapılmalı...
Yapılmıyorsa da neden?!
Neden; Her şehrin kendine ait bazı sembolleri vardır. İzmir için de pek çok sembolünden bir tanesi hemen her Akdeniz şehrinde olduğu gibi palmiye ağacıdır. Tramvay inşaatının ilk planlamasında Karşıyaka'da yüzlercesinin yerinden edileceği bir durum söz konusuydu. Bu konuda karşılaşılan tepkileri dikkate alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Aziz Kocaoğlu derhal gereğini yaptı ve proje değişikliğine gidildi. Bu noktaya kadar her şey güzel...
Ancak inşaat sürecinde bazısı mecburiyetten, bazısı ise çok yakınından geçen ray hattının oluşturulması esnasında yapılan kazılarda köklerinin zedelenmesinden dolayı yine zayi oldu! Bu kayıpların sınırlı, kabul edilebilir düzeyde ve kayıpların yerine de yenilerinin dikilmesi şeklinde olması beklenirken her geçen gün yeni palmiye kayıplarının yaşanmaya devam ettiğini gözlemlemek çok üzücü gerçekten.
Mesela yine benim anlayamadığım bir şekilde vapur iskelesi ve anıt arasındaki orta refüjde yer alan palmiyelerin dördünün ikisi tamamen, ikisi de yakın zamanda tamamen olacak gibi görünen kurumuş halleri neden meydana geldi?! Tramvay güzergahında da değiller üstelik. Sanki birileri kasıtlı olarak köklerine bir takım toksik maddeler dökmüş de ondan olmuşcasına bir izlenim yaratıyor..!
Acaba bu ağaçların numaralandırması, oluşan kayıpların nedenlerinin tespiti, kasıtlı zarar veren varsa yakalanıp cezalandırılması ve en azından kayıp sayısı kadar palmiyenin anında tekrardan dikilme işleminin yapılması uygulanamaz bir şey mi?
Yapılmıyorsa da neden?!
Neden; Yine tramvay inşaatı yine bir ''neden'' sorusu... Sonucunun tüm bu çekilenlere değer ve çok olumlu olması umuduyla bunları soruyorum!
Şehrimizde yaşayan insanların deniz kenarına ulaşabilirliği iyiden iyiye güçleşti Yakında yaklaşık yüz metre önündeki denize hasretle bakan ama yanına yaklaşamayan bir şehir ahalisi olacağız kaygısındayım. Şimdilik inşaat halinde olması nedeniyle bu durumun yaşandığını, fakat bitip de gerekli düzenlemeler yapılınca böylesi bir sorunun kalmayacağını umduğum, buna inanmak istediğim tramvay güzergahının şu sıralarda deniz kenarına ulaşmak isteyenler için neredeyse ancak engelli koşu ve uzun atlama dereceleri olanlarca deniz hasretini giderme şansını bulacağı bir durum yarattığı maalesef gerçek...
İnşa halindeki hatta, güzergah boyunca en azından yıllardır olan trafik lambaları geçiş noktalarında insanların güvenle ve rahatça deniz kenarına ulaşabileceği düzenlemeler yapmak çok mu güç?! (kimse zaten var demesin lütfen, olanların nasıl olduğu aşikar!)
Yapılamıyorsa da neden?!
Neden; Kentsel dönüşüm başlığı altında yapılan şehrin şantiye alanına dönmesi, yayaların yürüyeceği kaldırım, araçlarınsa içine girip çıktığı çukur olmayan yol bulmakta zorlandığı durum olanca hızıyla sürüyor. Bu durumun bitip de tozsuz, topraksız, çukursuz ve kaldırımlarından çoluğuyla çocuğuyla rahat rahat yürünebildiği bir şehre kavuşabilmek ise değil yakın vadede çoook çok uzun bir dönemde bile pek mümkün olabilecek gibi görünmüyor. Belki torunlarımızın torunları bu yıkımların (tamamen olmasa da) büyük oranda bitmiş halini görebilirler. O da belki..!
Peki bu harabeye dönüşmüş ortama alışıp, engelleri aşıp hayatın rutin işerini yapmaya adapte olmaya çalışan insanların kimi zaman elini kolunu tamamen bağlayan, vahşi batıdaki haydutlar gibi yol kapatanlara ne demeli?! Üstelik sadece kentsel dönüşüm maksatlı inşaat yapanlar da değil bunu yapan... Konunun bir de evden eve taşımacılık şirketleri boyutu var ki tam evlere şenlik! ''Ben eşya taşıyorsam, gerisi teferruat'' zihniyetiyle, ''bütün yollar benim'' yaklaşımıyla davranıyorlar resmen. Öyle ki, kimi zaman belli bir noktaya ulaşmanın başka bir alternatifi de olmayan yollarda bile bunu yapmaktan hiç bir çekince duymuyorlar!
Neden bu tip aymazlıklara dair hiç bir tedbir alınamıyor ya da hiç olmazsa bunu yaptıkları zaman tespit edilenlere yönelik caydırıcı yaptırımlar uygulanamaz mı?!
Yapılamıyorsa da neden?!
Neden; Son olarak da, gerçek ve yeterli bir pivotu olmayan Karşıyaka'nın Frankfurt'ta Fraport Skyliners'da oynayan Morrison isimli oyuncu karşısında düştüğü acze bakarak diyorum ki; şu Patway denilen adam neden hala bu takımdan yollanmaz?!
Yapılamıyorsa da neden?!
Sadece basit bir takım sorulara verilecek olan basit cevaplar bile, inanın bu şehrin sakinlerinde kendisini insan yerine koyan yetkililerin olduğu duygusunu yaratmak suretiyle çok önemli bir moral motivasyonu, yaşadığı yere daha da bir sahiplenmeyi ve kendisi için çalışanların yaşadığı-yaşattığı aksiliklere daha bir hoşgörüyle bakmayı sağlayacaktır...
Sağlıcakla kalın..!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!