Karşıyaka Haber'de yazmaya başladığımdan beri her yeni sezon öncesi Karşıyaka basketbol takımının tek tek oyuncu analizini kendimce yapmaya çalışıyorum. Karşıyaka söz konusu olunca bu aslında çok da kolay bir iş değil. Çünkü hemen her sezon yeni bir yapılanma ve yeni oyuncularla devam eden yeni bir başlangıç oluyor Karşıyaka'da. Yabancı oyuncu transferleri ise bütçe ile paralel olarak genelde çok da adı duyulmamış isimlerden oluşuyor. Dolayısıyla o oyuncuların kariyer geçmişerine dair bilgiye erişim günümüzde her ne kadar kolay olsa da, oyun içersindeki yapabilirlikleri ve yetenekleri ile ilgili yorum yapabilmek, genelde daha önceden hiç bilmediğin bu oyuncular için ancak birkaç maçta yer alan video görüntülerini izlemekle mümkün olabiliyor. Bu çerçevede de yorumlarla ilgili yanılma payı yüksek olabiliyor...
Çocukluğumdan beri basketbolla iç içe olan ve amatör olarak da olsa bu sporu yapmış birisi olarak ise bu güne değin bazılarını önceden tanımadığım yeni oyuncularla ilgili (sınırlı izleme imkanına sahip olmama karşın) sezon öncesi öngörülerimin çoğu kez doğru çıkması benim için mutluluk verici. Ancak hata yapmamak sadece Allah'a özgü olduğundan kabu edilebilir bir yüzdede benim de yanıldığım durumlarla yüzleşmedim de değil! Allah insana yanıldığı için mutluluk duyacağı yanılgılara düşme şansı versin. Tıpkı sezon öncesi Karşıyaka basketbol takımından iyi savunma yapabilmek anlamında beklentimin düşük olduğunu söylemiş olmam gibi...
Deplasmanda oynanan son Fenerbahçe maçında Karşıyaka'yı ayakta tutan iki temel faktör vardı. Birincisi iyi savunma, diğeri ise Assem Marei... Koç Özhan Çıvgın'ı takımın bu denli diri savunma yapmasını sağlamasından dolayı tebrik etmek lazım. Hani demiştim ya Allah insana düştüğü yanılgılardan dolayı mutluluk duyacağı yanılgılar nasip etsin diye, ne yazık ki düştüğüm diğer bazı yanılgılarımdan dolayı ise son derece üzgünüm. Genelde sezon öncesi oyuncu analiz yazılarımda ilk etapta kariyer geçmişi ve istatistiki verileri gibi objektif bilgiler verdikten sonra oyun içindeki katkılarına bakarak yaptığım subjektif yorumlarımda ise iyimser olmaya çalışırım. Çünkü daha sezon başlamamışken enseyi karartmanın yanlışlığına inandığımdan ve ayrıca da söz konusu Karşıyaka ve basketbol olduğunda her zaman için iyi şeyler yapılabileceğine duyduğum inançtan dolayı... Bu sezon öncesi de oyuncularla ilgili genel olarak pozitif olan yorumlarımdan iki tanesi maalesef benim için büyük hayal kırıklığı oldu. Bu hayal kırıklığı devamlılık arz etmez umarım. Kastettiğim Kameron Chatman ve Deividas Gailius...
Chatman'ın kolej ligi performanslarını izlediğimde oyun zekası, dış şut yeteneği ve atletik özellikleri dikkatimi çekmiş ve beklentimi yüksek tutmuştum. Tek kaygım ilk Avrupa tecrübesi olmasıydı. Ancak zaman geçtikçe bu ilk tecrübe tedirginliğini üzerinden atmasını ve yeteneklerini sergilemesini beklerken ne yazık ki bu beklentimi karşılayamadı.
Gailius için ise hem Litvanya gibi bir ekolün basketbol milli takımında görev almasından dolayı hem de dış şut yüzdesinin yüksek olmasından dolayı yeni bir John Diebler olabileceği yönünde beklentim vardı. Bunun olabilmesi için de oyun içinde kendisine pozisyon yaratılması gereğinden bahsetmiştim. Sezonun ilk maçlarında kendisine uygun pozisyonlar yaratılmadığı gibi, az süreler verilerek eli soğuk tutuluyor diye yüksek beklentilerim henüz yerini hayal kırıklığına bırakmamıştı. Ancak son zamanlarda bu durumlarla ilgili gereği yapıldığı halde ve özellikle de Fenerbahçe maçında pek çok kez kendisine uygun fırsatlar yaratıldığı halde atması ''gereken'' üç sayılık şutları sayıya çeviremedi. Gerçek bir hayal kırıklığıydı benim için!
Takımın bir diğer şutörü olması beklenen Erving Walker da Gailius'tan farklı değildi! Zaten 21'de 5 olan takım üç sayı yüzdesi de bunun somut bir göstergesi. Maç sonu fark 8 ve 21 denemeden sadece 8 tanesi bile çemberin içinden geçse, ligde namağlup, Euroleague'de 10'da 9 yapmış Fenerbahçe'yi kendi sahasında mağlup etmenin haklı gururunu yaşayacaktık. Erving Walker sezon öncesi sözlerimi destekler nitelikte oynuyor. 15 sayı 8 assist'e bakınca faydalı olduğunu düşündürse de bugüne kadar oynadığı maçlara genel olarak bakılacak olursa öncelikli kaygısının kendi istatistikleri olduğu gerçeği görülebilir. Kastettiğim rakamsal değerler değil, kastettiğim takıma takım oyuncusu olarak katması gereken değerler...
Assem Marei için ise ayrı bir paragraf açmak lazım. Bunu fazlasıyla hakediyor. Fenerbahçe karşısında tabiri-caizse tam bir ''cesur yürek'' davranışı sergiledi. Kendinden fizik olarak daha güçlü ve kariyer geçmişleri göz kamaştıran oyuncular arasında verdiği mücadele her türlü takdiri hakeder nitelikteydi. Hem savunma hem de hücum rebaundlarında doğru yer tutuşu ve savaşçı karakteri ile son derece başarılı oluşunun yanına, attığı 29 sayıyı da ekleyince bence maçın adamıydı. Bunu da sadece bu maça özel yapmadı Marei. Oynanan 9 lig maçının 8'inde double double yapmış olan bir istikrar abidesi olarak göze batıyor. Hiç tartışmasız Karşıyaka'nın en iyi transferi ve iyi ki de 2 yıllık sözleşmeye imza attırılmış durumda. Bu durumda önümüzdeki sezon dev bütçeli kulüpler talip olacak olsa dahi ya gönderilmeyecek ya da gönderilmek durumunda kalınacaksa da bu oldukça iyi bir getiriyle olacaktır...
Özetle, Karşıyaka sezon başından beri her maçta aşama kaydetti. Tofaş maçıyla yaşanan hüsran sonrası oyuncuların birbirlerini daha da iyi tanımaya başlamasının verdiği katkıyla, koçun aldığı tedbirler birleşince en azından bir takım hüviyeti oluştu. Zaman zaman yaşanacak inişler yine görülecektir mutlaka, ancak muhteşem taraftarıyla birlikte Karşıyaka bunları da aşacaktır. Bunu söylerken, sadece çalışmaya devam etmek ve taraftar desteği ile belli bir aşamaya gelinip o noktada kalıncağı gerçeği de unutulmamalı. Bu takımda bazı acil değişimlerin yapılması gereği göz ardı edilmemeli. Ya bazı oyuncularla yol yakınken vedalaşmayı düşünmeli ya da şartlar buna el vermiyorsa da takım içinde kendilerinden beklenenleri yapabilmelerini sağlayacak tedbirler ivedilikle alınmalı. Bu takımın şu an 5 numara ihtiyacının da önüne geçen iyi bir şutör ihtiyacı olduğu gün gibi aşikar. Bu şutörü gerekirse ekstra şut idmanları yaptırarak içimizden çıkartacağız, bunu başaramıyorsak da yarattıkları hayal kırıklıklarıyla bazı oyuncuların bizleri daha da fazla üzmesine daha fazla prim tanımayacağız. En azından bunun böyle olması gerektiği yönünde bende oluşan ciddi bir kanaat hakim.
Tüm takımın ''cesur yürek'' olacağı günleri en kısa zamanda görebilmek umuduyla...
Sağlıcakla kalın..!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!