Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin İzmir’de olmasından dolayı Karşıyaka’da yapılması planlanan opera binası projesi gündeme geldiğinde ‘’oh nihayet bizler de dünya çapında sanatçıları misafir edebileceğimiz ve üstelik de tüm körfezi kat etmeden gidebileceğimiz, hemen yakınımızda bir sanat merkezine kavuşacağız’’ diye düşünerek hem çok mutlu olmuş hem de büyük heyecan duymuştum. Proje şöyleydi;
2017’de ihalesi yapılıp, 2018’de yapımına başlandı. Ancak 2010’dan beri konu ile ilgili düşünceler ve hazırlıklar başlamıştı. 2010 yılında Ulusal Mimari Proje yarışması ile projesi belirlenen, mülkiyeti Büyükşehir Belediyesi’ne ait alanda yükselecek opera binası, sahip olduğu mimari özellikleri ve teknik donanımıyla uluslararası alanda da ön plana çıkacaktı. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ‘’opera sanatına özel’’ ilk yapım olarak da tarihe geçecekti.
Aziz Kocaoğlu’nun zamanında kararı alınan ve Tunç Soyer’in sonlandıramadığı projelerden birisiydi. Normal koşullarda da 2021 yılı Kasım ayında bitirilmesi öngörülüyordu. Mimarisi, sahne tasarımı ve eşsiz konumuyla dünyadaki örnekleri arasında öne çıkması planlanan binanın yapımını Çağdan Müh. Müt. San. Ve Tic. A.Ş. ve Waagner-Biro Austria Stage Systems AG konsorsiyumu üstlenmişti.
Konsorsiyumda yer alan Waagner-Biro, merkezi Viyana’da bulunan 170 yıllık bir inşaat firması. 1854 yılından bu yana dünyanın birçok yerinde sembolleşen sanat mekanlarına imza atmışlardı. Sydney, Venedik, Viyana, Berlin, Moskova, Kopenhag, Buenos Aires, Rio, Seul, Şangay gibi kentlerin opera ve tiyatro binaları en çok bilinenleri…
25 bin metrekarelik bir alan üzerinde inşa edilecekti ve 1435 kullanıcı kapasiteli ana salon ve sahneler, 437 seyirci kapasiteli küçük salon ve sahnesi, prova salonları, opera bölümü, bale bölümü, 350 seyirci kapasiteli avlu-açık performans alanı, atölyeler ve depolar, ana hizmet birimleri, idare bölümü, genel tesisler, teknik merkez, 525 araç kapasitesine sahip otopark, binanın ön fuaye olarak adlandırılan bölümünde kitapçı, opera dükkanı, bistrosu ve bilet gişesi ile bütün gün açık tutulan sosyal bir mekan olacaktı. Toplamda 73 bin 800 metrekarelik inşaat alanına sahip olacaktı.
Peki sonra ne mi oldu?! Önce Avusturyalı şirket konsorsiyumdan ayrıldı. Sonrasında bir süre Türk firma tek başına devam ettirmeye çalıştı ancak artan maliyetler nedeniyle onlar da sonradan çekildi. Bugüne kadar 350 milyon liraya yakın para harcandığı iddia edilen binanın yüzde 40-45’i tamamlanıp öylece kalakaldı. Projenin tamamlanabilmesi için de 1,5 milyar liralık bir kaynak gerektiği söyleniyor.
Tabi tek sorun bu da değil. Belki de daha önemlisi bina ile ilgili fonksiyon değişikliği kararı alınmış ya da alınacak olması. Asıl sorun da bu bence...
Yaşlı Bakım Merkezi olacağı iddiaları ortaya atıldığında ilk etapta Tunç Soyer orasının opera salonu olarak yapılması ile ilgili olarak ‘’ne yapıp yapıp bitireceğiz’’ şeklinde bir beyanda bulunmuştu. Fakat sonrasında Cemil Tugay ‘’Opera binası konusu teknik bir konu. Benim ön bilgimle, Türkiye’de yapacak firma yok. Yurt dışından hizmet alınca da anormal bir fiyat oluşuyor. Bizim ihtiyacımız olan opera binası mı, yoksa başka bir şeye evirelim mi konusunu konuşuyoruz. Operadan vazgeçip burayı kongre merkezi haline getirme fikrimiz var.’’ şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Yani sonuç olarak hevesimiz kursağımızda kaldığı gibi Karşıyaka’nın belki de en değerli yerinde bir beton yığını ile de baş başa kalmış olduk…
Bunun sorumlusu en baştan maliyet hesabında hata yaptıysa eğer Aziz Kocaoğlu mu veya ‘’ne yapıp yapıp bitireceğiz’’ diyerek demeç verdiği halde sözünü tutamayan Tunç Soyer mi ya da opera binası gibi son derece özellikli bir oluşum ile ilgili olarak ‘’böyle bir şeye ihtiyacımız var mı acaba’’ zihniyetindeki Cemil Tugay mı bilemiyorum ve takdiri siz okurlarıma bırakıyorum. Belki de hepsi sorumlu!..
Özellikle de başka bir şeye dönüştürme fikrine ise kesinlikle karşıyım. Yanındaki caddeye bile Opera Caddesi adı verildikten sonra, şehrimize adeta sınıf atlatacak olan bir projeden zaten pek çok yerde yapılabilecek sıradan bir kongre merkezine evrilme fikri bence alınabilecek en çaresizce karar olur…
Önce planlandığı şekilde tamamlanma ihtimalini yaratmak için bütün yollar denenmelidir. Bu yollar arasında gerekirse hangi bakanlık bu konuyla ilgiliyse o bakanlığa devredilerek tamamlanması seçeneği de yer almalıdır. Yeter ki kendine has özelliklere sahip olacak olan, Türkiye’nin belki de en büyük ve en güzel opera binası olacak olan, Karşıyaka’ya büyük değer katacak olan bu proje en başta planlandığı gibi bitirilsin…
Karşıyakalı çocuklar sanatla büyüsün. Sanata hiçbir ilgisi olmayan yetişkinler sanatla ilgilenmeye başlasın. Karşıyakamıza katacağı prestijin gururunu da hep birlikte yaşayalım…
Cemil Tugay’ın bir ara yapmış olduğu, ‘’bizim ihtiyacımız olan opera binası mı’’ şeklinde bir cümle de içeren açıklamasına cevabım da net; ‘’evet, bizim Karşıyakalılar olarak en başta yapılan projede anlatıldığı gibi, böylesine bir opera binasına çok ama çok ihtiyacımız var’’.
Sağlıcakla kalın!..
(Girne Caddesi girişinde üzerinde Ata’mızın fotoğrafının da yer aldığı saatin işler hale getirilmesi konusunda belediye başkanımız Sayın Yıldız Ünsal’a hitaben yakın bir zamanda yazdığım bir yazımda ricacı olmamın hemen akabinde geçenlerde o saatin –her ne kadar 10 dk kadar geri kalıyor olsa da- artık çalıştığını gördüm. Yazımın ardından kısa sürede bunun olması tabii ki bir tesadüf de olabilir ve zaten önceden planlanmış bir şey de olabilir ama her ne şekilde olduysa da önemli olan sonuç diyerek Yıldız Başkanıma teşekkür ediyorum)
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!