‘’Biz Karşıyaka’lıyız’’ sloganına her Karşıyakalı’nın yüklediği farklı anlamlar olabilir. Çıkış noktası ile ilgili de pek çok farklı teoriden bahsedenler vardır illa ki! Kimisi kurtuluş mücadelesi yıllarında belli noktalardan geçiş için kullanılan ve Türk olduğunu ifade eden bir parola olarak kullanıldığını iddia eder. Bunun gerçekliğine dair somut bir veriye ulaşamadım ancak reddedebileceğim somut bir dayanağım da yok! Bir diğer ve bana daha akla yatkın gelen hikaye ise şöyle; Karşıyaka uzun yıllar boyunca İzmir’in sayfiyesi konumundaymış. Kalıcı bir yerleşke halini almadan önce de İzmir’in sahip olduğu bir takım yaşamsal ve kültürel ihtiyaçları giderecek yerlere sahip değilmiş. O dönemlerde İzmir tarafında yaşayanlar için küçük ve daha ziyade köy niteliğinde görülen bir yer olup dışardan şehre gelenlerce karşı taraf işaret edilip ‘’orası neresi?’’ diye sorulduğunda biraz da burun kıvıran bir tavırla ‘’orası mı! Orası bizim karşı yakamız işte...’’ şeklinde cevap verilirmiş. Gel zaman git zaman Karşıyaka ahalisinde buna pozitif yönde bir tepki geliştirilerek, yaşadıkları yere duydukları büyük sevgiye de paralel olarak Karşıyaka’ya daha da bir sahiplenme ve gelişimi için büyük bir çaba baş göstermiş. Bir süre sonra da İzmir tarafında yaşayanların bu tavrına yönelik içerlemek bir yana kabullenme, ‘’haa öyle mi o zaman tamam’’ anlamında ‘’biz Karşıyakalıyız’’ sözü dönüp dolaşmaya başlamış. Bu tabii ki de bir süreç zarfında olmuş ve Karşıyaka levantenlerin getirdiği batı kültürüyle, ilk başlarda soğukkuyu taraflarında konuşlanan Türklerin kültürünün güzel bir karışımından oluşan kendi kent kültürünü yaratmış, her anlamda kendi ihtiyaçlarını kendi içersinde giderebilen bir yere dönüşmüş. Birkaç satır önce ifade ettiğim gibi bu, etkiye-tepki hadisesi tamamen pozitif anlamda ve asla İzmir için negatif bir düşünce oluşturacak şekilde gelişmemiş. Bunu bir Karşıyakalı olarak çok net bir şekilde ifade ediyorum ve güzel İzmir’imizle sonsuza dek yüz yüze bakacak oluşumuzdan duyduğum keyifle söylüyorum.
Tüm bunları anlatmaktaki maksadım, Karşıyaka’nın kent kültürünün gelişim sürecinde, tamamen kendi içersinde yaşadığı devinimlerle oluşan bir durumun yaşandığı gerçeğine atıfta bulunmak. Böylesi bir kültürel gelişim geçmişi olan şehrin, henüz 1900’lü yılların başlarındayken dahi farklı dillerde neşriyatların elden ele dolaştığı bir yerin, kendi tiyatrosu olan, pek çok Akdeniz kentine nasip olmayan yalılarıyla, deniz banyolarıyla, bahçeleriyle, kafeteryalarıyla süslü sahili olan, denizinde yelkenlilerin süzüldüğü, gençlerinin giyim kuşam ve yaşam biçimiyle modern Türkiye’ye rol modeli olabilecek yaşam gustosu olan bir yerin bugün kendi kültürüne sahip çıkma konusunda maalesef bazı hatalara düştüğünü görmek gerçekten üzücü... ‘’Karşıyaka temelinde’’ her kültüre kucak açıp farklı kültürlerden elde edilecek kazanımları Karşıyaka’nın kendi kent kültürü içersinde harmanlamak gerektiğine inanıyorum. Kültürel kazanım ise bir başka yerin adıyla yiyecek içecek satan yerler açmakla olamaz. Bunun adına ancak içi boş özenti, kendini reddetmek, içeriğinde ne olduğunu bile bilmeden, ticari anlamda, bir ürünün daha çok sattığı bir semtin adını kullanmak suretiyle gelirini arttırmak kaygısı denir. Bununla da; sahip olunan kendine ait hasletlerden son derece lüzumsuz ve şehre kültürel anlamda hiç bir katkı vermeyecek basit nedenlerle uzaklaşılması sonucu doğacaktır. Daha net ifade edecek olursam; Karşıyaka’da bildiğim kadarıyla Nişantaşı diye bir mahalle yok! Ya da Beykoz diye bir semt, Üsküdar diye bir mesire yeri veya Suadiye diye bir sokak da yok! Kültür kaynaşmasına itirazım yok, ancak kültürle alakası olmayıp da kazanç kaygısıyla koskoca bir şehrin kendine ait olmayan isimlerle yozlaştırılmasına şiddetle itiraz ediyorum!! Tıpkı Karşıyaka çarşısının neredeyse bir dönerciler çarşısına dönüşmekte olmasına da itirazım olduğu gibi (bu tabii ki başlı başına bir yazı konusu olabilecek kadar ayrıntılı bir mevzu)..! Karşıyakalı olmak için Karşıyaka’da doğmak da gerekmiyor. Karşıyaka’nın kendine has birikimini anlayan, içselleştiren ve bunu sahiplenen herkes Karşıyakalıdır.( Bu son cümlede Karşıyaka yerine isteyen kendi memleketinin adını koyarak da okuyabilir. Bu durum her kendi kültürünü yaşatmak isteyen yer için geçerli zira!)
Karşıyaka bir kültürdür. Biz Karşıyakalıyız lafının içi de boş değildir. Moderniteyi, hoşgörüyü, çalışkanlığı, insan ve doğa sevgisini, sporu, temiz ve güzel giyim kuşamı, okumayı, sanatı, hayata pozitif bakmayı ve bence herkesin kendi memleketine yapması gerektiği gibi yaşadığı yeri çok sevip (fanatik bir takım taraftarı güdüsüyle değil) sahiplenmeyi ifade eder. Öyleyse tüm Karşıyakalıların tıpkı bir zamanlar olduğu gibi kendi kültürüne sahip çıkması ve kültür alışverişiyle yozlaşmanın arasındaki farkı çok da geç olmadan farketmesi temennisiyle diyorum...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!