‘’Kimler geldi kimler geçti bu diyarlardan; Eczacıbaşılar, Paşabahçeler, Beslenler, Tofaşlar... Ne şampiyonlar gördük biz. Ne zaferler, ne üzüntüler yaşadık... Sonunda baki kalan kim oldu: Tabii ki Karşıyaka...
Karşıyaka gerçeğini herkes kabul etmeli, zaten ediyor da. Onları anlatmak isterken kelimelerin çaresizliğine şahit oluyoruz. Türkiye Ligi’nin kurulduğu günden bu yana hep vardı onlar. Hem de onca teknik adam, onca yıldız oyuncuyu Türk Basketbolu’na kazandırarak.
Onlar yetiştirdi, başkaları kaptı. Ama Karşıyaka efsanesi hiçbir zaman bitmedi. Karşıyaka’yı efsane yapan ne dersiniz; tabi ki taraftarı. Ama onlar sadece maça gelip takımlarını destekleyen bir avuç basketbolsever değil. Onlar hayatını basketbola endeksleyen, Karşıyakalı’lığın bir ayrıcalık olduğunu bilen ve bu yolda hiçbir zaman hedeften sapmadan ilerleyen bir gönüllüler topluluğu.
Bazıları diyecek ki; Biraz haksızlık etmiyor musun? Taraftardan başka sebepler yok mu Karşıyaka’nın başarısında!. Elbette var. Karşıyaka bir gençlik kulübü olarak diğer gençlik kulüplerinden çok ama çok farklı. Onlar futbolun yanında basketbolu üvey evlat gören diğer kulüpler gibi değiller. Başlarında basketbolu seven ve en az futbol kadar ona değer veren yöneticiler var. Ayrıca Karşıyaka’ya gelen bir basketbolcu oranın büyüsüne kapıldı mı bir daha vazgeçemiyor bu atmosferden.
Taraftarıyla, yönetimiyle sanki adrenalin deposu Karşıyaka. Basketbolcuların bu ortamdan hırs ve güç almaması mümkün mü?’’
Yukarıda tırnak içersinde yazdığım satırlar bir zamanlar basketbol adına yayın hayatında yer alan ‘’altıncı adam’’ isimli derginin 2002 yılı Ekim sayısından alıntı. Bir kısmını alıntıladığım yazının yazarı ise geçtiğimiz günlerde Hakk’ın rahmetine kavuşan ‘’İsmet Badem’’...
Bu yazıyı internet üzerinden falan da bulmuş değilim! Derginin çıktığı tarihte bizzat okuyup da yazının yer aldığı sayfayı, yazı çok hoşuma gittiğinden koparıp saklamıştım ve evimde saklı duran yerinden ne yazık ki aldığımız çok üzücü vefat haberi üzerine çıkarıp tekrar okuma gereği duydum. Yazının başlığı da ‘’Bir Efsanedir Kaf Kaf’’ idi ve sırf başlığı nedeniyle bile hastanemdeki dolabımın kapağına sanki bir postermişcesine bir süreliğine yapıştırdığımı da hatırlıyorum!
Tabi ki de sadece bu nedenle değil İsmet Badem’i kaybetmenin verdiği üzüntüyü yaşamam... Kendisi aynı zamanda sporun gülen yüzüydü de benim için. Murat Murathanoğlu ile birlikte yaptığı maç sunumlarında aralara serpiştirdiği esprileri olsun, oyuncularla ilgili yaptığı kendine has ve sempatik yorumları olsun kendisini tanıyan herkeste eminim ki aynı duygu ve düşünceleri oluşturmuştur.
Yukarıda bir kısmını alıntıladığım yazının 16 sene öncesine ait olduğuna da dikkat çekmek isterim! İçeriğindeki güzel ifadelerin değişmemesine ne kadar mutlu olmamız gerekse de ‘’onlar yetiştirdi, başkaları kaptı’’ cümlesinin de değişmemiş olmasına o denli üzülmemiz lazım maalesef...
İsmet Badem’in vefatı nedeniyle tekrar gün ışığına çıkardığım yazısının bizlere verdiği gururun yanısıra, kendisini kaybetmiş olmanın da derin üzüntüsünü yaşayarak Allah’tan rahmet diliyorum. Yazısının bitiş cümleleri ise şöyleydi; ‘’Benim güzel Karşıyaka’m, seni avuçlarım patlarcasına ayakta alkışlıyorum. Seni seviyorum, yüreğim, yüreğimiz seninle...’’
Biz de seni sevmiştik pozitif enerjinle, basketbolla alakası olmayanlara bile basketbolu sevdiren üslubunla... Işıklar içinde uyu sevgili İsmet Badem..!
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!