Bizim çocukluğumuzda boş vakitlerimizi değerlendirmenin yolları bugünün çocuklarından çok daha farklıydı. Bunun böyle olması da aslında gayet doğal. Zira değişmeyen tek şey değişimin kendisidir…
Bizim anne-babalarımızın çocukluğunda yaptıkları şeyler ile bizim çocukluğumuz nasıl ki farklılıklar içeriyorsa bizlerin çocuklarının da çocukluklarını farklı şekilde geçirmesi gayet normal. Ancak ‘’çocuk’’ kavramı toplumların en değerli unsurudur ve onları önce kendine, sonra ailesine, sonra da topluma ve ülkesine faydalı bireyler olarak yetiştirmek için gereken yönlendirmelerin yapılması da yetişkinlerin olmazsa olmaz vazifesi olmalıdır…
Bizim çocukluğumuzda sokaklarda arkadaşlarımızla top oynardık, yöresel ifade farklarına göre ifade edecek olursak meşe, bilye veya misket oynardık, çelik çomak oynardık, yağ satarım bal satarım oynardık, saklambaç, istop, yakartop vs vs…
Ve tüm bunlar hem birebir temasla sosyalleşmeyi sağlar hem de fiziksel aktivitede bulunmak sureti ile bedensel sağlığımızı olumlu yönde etkilerdi. Hiç değilse açık havada temiz hava alır, tenimiz güneş görürdü…
Evdeki aktivitelerimizde bile elimizdeki malzemelerle kendi uydurduğumuz oyuncaklar bulur yaratıcılığımızı geliştirirdik en azından…
Televizyon bile belli saatlerde ve belli programları izlememize izin verilen bir şeydi. Zaten o zamanlar TRT, devlet televizyonu misyonunu layıkıyla yerine getirdiğinden televizyon izlesek bile olimpiyatlar, artistik buz pateni şampiyonası, yüzme müsabakaları, belgeseller, Pazar konserinde Hikmet Şimşek ustanın yönetiminde klasik müzik gibi bizlere katma değer sağlayan programlar sayesinde sosyokültürel anlamda kendimize katkı sağlardık…
Gel zaman git zaman devir değişti haliyle…
Bizlere çocuk klasikleri okutularak büyütülürken, şimdilerde ise kitap sadece bir aksesuar veya okul kitapları ile sınırlı bir meta olarak kaldı maalesef. Her şey you tube, tik tok, reels, instagram, facebook vs vs haline dönüştü…
İnternet ortamındaki kime ait olduğu konusunda yalan yanlış atıflar yapılan sözler ezberlenerek onların asıl sahiplerinin kim olduğu dahi bilinmeden yer alan bu sözleri veya cümleleri ezberleyip kültürlüymüş gibi yapan ama aslında öyle olmayan bir nesil türedi ne yazık ki!
Hele ki bir takım internet ortamında yer alan ve çocukları hedefleyen oyunlar var ki büyük tehlike saçıyor…
O ortamlarda çocukları tuzağına düşürmeye çalışan çocuk istismarcıları da var, oyunların kendi içeriğinde sapkın ilişkilere örnek teşkil ederek taze dimağları bilinçaltından ince ince zehirleyen eylemler de var, şiddet de var, yasalara aykırı eylemlere teşvik de var, korkutucu şeyler de var… Yani her türlü zarar verici unsur yer almakta…
Şayet teknoloji doğru kullanılırsa bilgiye erişim kolaylığı açısından son derece faydalı ve gerekli ama bunu denetleyecek ve zararlı olanları ayıklayacak olan mekanizmalar da aktif olarak işletilmeli…
Çocuklarımız gözünü tabletle, telefonla güne açıyor ve yatarken uykuya dalma sürecinde bile bu böyle devam ediyor maalesef. Sadece manen değil bedenen de büyük zarar görüyorlar…
Dikkatinizi çektiyse şayet yeni nesilde göz bozuklukları bizlerin çocukluğuna kıyasla çok ama çok daha fazla artmış durumda. Bu sadece sağlığa zararlarının belki de küçük bir örneği. Hareketsizliğe bağlı sorunlar, kapalı ortamları açık havaya tercih etmelerine bağlı sorunlar, vücutlarının aldığı zararlı ışınlar da ayrıca diğer sağlık sorunları…
Bu konuda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önümüzdeki yıl devreye girmesi planlanan yasal düzenlemeler gündemde. Ve ben bunu tüm kalbimle destekliyorum. Çünkü ne yazık ki anne-babalar da kendi konforları için çocuklarının eline bir tablet veya telefon tutuşturmaktan vazgeçmezlerken, çocuklar da buna karşı kendilerinde gelişen ciddi bağımlılığı kendi iradeleriyle aşma şansına sahip değilken bu konuda devreye girecek olan yasal yaptırımlar belki kısmen de olsa bu sorunu azaltabilir…
Herhangi bir konuda yasaklamanın çözüm olamayacağına inanan birisi olarak henüz kendi kararlarını kendi kendilerine doğru bir şekilde alma konusunda sıkıntı yaşayabilecek yaşlarda olan çocuklarımız için bu konuda getirilecek bir kısıtlama veya yasağa destek veriyorum. Belki de hayatımda ilk kez bir yasağın destekçisiyim!
Dünyada bu anlamda pek çok örnek var;
- Çin'de 16 yaş altındaki çocukların sosyal medya hesabı açması ebeveyn iznine bağlı. Çin'de ayrıca saat 22.00-06.00 arasında mobil cihazlara giriş ve internet erişimi de yasak.
- ABD'de bazı eyaletlerde 14 yaş altındakilere sosyal medya kullanımının yasaklandığı yasa onaylandı. 2025'ten itibaren geçerli olacak.
- Fransa'da 15 yaş altındakilerin sosyal medyaya girmesi için ebeveyn iznine bağlı.
- Güney Kore'de 16 yaş altındaki çocuklar için gece 24.00-06.00 arasında çevrim içi oyun yasak.
- İngiltere'de 13 yaş altındakilerin çevrim içi platformlarda hesap açmaları sınırlı.
- Rusya'da 13 yaş altındakilerin çevrim içi platformlarda hesap açmaları sınırlı.
- İtalya'da 14 yaş altındakilerin cep telefonu sahibi olması ve 16 yaş altındakilerin sosyal mecralarda profil açması yasak.
- Avustralya'da 14 yaş altı için sosyal medya yasağı var. Yasağa uymayanlara ciddi cezalar, yaptırımlar uygulanıyor. 16 yaş için yasa çalışması yapılıyor.
- Yunanistan çocukların sosyal medya kullanımıyla ilgili çalışma yürütüyor.
- İrlanda'da da 16 yaş altındakilerin akıllı telefon kullanımının tamamen yasaklanması tartışılıyor.
Hal böyleyken ülkemizde de bir an önce gereğinin yapılması 8-9 yaşlarında bir kız çocuğu babası olarak ve bu konu ile baş etmede ciddi sıkıntı yaşayan bir ebeveyn olarak en büyük dileğim.
Sağlıcakla kalın!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!