Geçenlerde bankada işim vardı. Banka müdürlüğü yapmış bir babanın evladı olmama karşın oldum olası sevmemişimdir bankalarda herhangi bir işlem yapmayı. Zaten bankalarla genellikle sadece mecburiyetten yapmam gereken ödemeler nedeniyle ilişkisi olan birisiyim. Gün gelir hesabımdaki yekünü nasıl idare edeceğimle ilgili işlem yapabileceğim mali güce de erişebilirim umarım. Herneyse...
Eşimle birlikte banka şubesine girdik ve sıra numaramızı numaratörden alıp beklemeye başladık. İşlem sırasının bize gelmesi 2,5 saati bulunca bana da uzun bir süre boyunca bir takım gözlemlerde bulunabilme imkanı doğmuş oldu. Gözlemlerim gişe sırası bekleyenlerin o esnadaki hal ve tavırları ile ilgiliydi. Bunun nedeni ise, bekleyen değil de çalışan tarafta yer aldığım poliklinik günlerimde o esnada sırasını bekleyen hastaların takındıkları hal ve tavırlarla bir kıyas yapma isteğimdi! Hadi şimdi sizlerle iki resim arasındaki farkları bulma oyunumun sonuçlarını paylaşayım;
-Banka sırası bekleyenler, banka şubesinden içeri girip numaratörden sırasını alırlarken, Poliklinik sırası bekleyenler hastaneden içeri girip yarı yarıya oranda bunu yapıyorlar. Yarısı numaratöre uğramadan kayıt görevlisinin yanına, yüzüne inanılmaz heyecanlı bir ifade oturtarak ''benim işim çok acil, hemen bana şu branşa kayıt açın'' şeklinde konuşmak suretiyle direkt koşturuyorlar. (bu noktada acil hastalar için acil servis diye bir kavram olduğundan bahsetmeme gerek var mı bilmiyorum!).
-Banka sırası bekleyenler bekleme süreleri ne olursa olsun gişe görevlisinin yanına mütemadiyen gidip de ''ne oluyor yahu, ne diye sıram gelmiyor'' veya ''şu kişi benden sonra gelmişti, ama benden önce işleme alındı'' gibi bir takım ifadelerde bulunmuyorlar (münferit olarak olabilse de genelde bu böyle). Üstelik bu sükunetlerini korurlarken ekranda yanan numara sürekli olarak değişken bir sıra izliyor olduğu halde... Diyelim ki kendi numarası 348, fakat ekranda yanan numara bazen 700'lü, bazen 1100'lü, bazen 500'lü bir sıraya dönüşüm geçirip duruyor ve kendi kategorisi olan 300'lü sayılara dair ekranda bir numara yanıp da kendine sıra gelmesine 6 kişi falan kaldığını görünce mutlu da oluyorlar!!! Kendi kategorisindeki sayılara gelmesi yaklaşık yarım saat sürdüğü ve bu hesaba göre önündeki 6 kişinin bitip de kendine sıra gelmesinin minimum 3 saati bulacağını düşünmeksizin hem de... Ve bir Allah'ın kulu sormuyor da ''bu sayılar hangi düzene göre böyle sürekli dönüşüm gösteriyor'' diye! (konuyla ilgili hiçbir bilgilendirme yapılmadığı halde)
Poliklinik sırası bekleyenler ise henüz poliklinik saati başlamadan, kendi sırasını beklememek için, önceden tanıdığı doktorunu ya tuvalete girerken ya da daha elinde çantasıyla odasına çıkmak için asansör beklerken ya da hastane koridorunda görünce hemen yakalayıp sonuçlarını göstermeye çalışıyorlar ki bu en masumu... En masumu diyorum, çünkü poliklinik koridorunda arı kovanındaki arılar gibi henüz muayeneler başlamamışken dahi bir şeylerden sürekli şikayetçi olup söylenmekte olan hastalara muayeneye alınma sırası ile ilgili gerek duvarlardaki açıklayıcı yazılar gerekse sözlü olarak her türlü bilgi verildiği halde bazen direkt yüzümüze sarfedilen kötü sözler ve hatta darp girişimi bazen de arkamızdan fakat duyabileceğimiz bir ses tonunda sarfedilen hakaretler gibi şeylere maruz kalıyoruz çoğu zaman muayeneye alınma sıraları ile ilgili olarak... Hastanenin işleyişinin aksamaması için yasal olarak tanınmış bir hak olan hastane çalışanının önceliği, engelli hastanın önceliği, 65 yaş üstünün önceliği ve ameliyatlı hastanın ameliyat yarasıyla uzun beklememesi için olan önceliği gibi kavramlar yazılı ve sözlü olarak anlatıldığı halde maalesef sonuç değişmiyor.
-Banka sırası bekleyenler beklerken kendilerine ayrılmış olan banklarda, sandalyelerde, koltuklarda gayet güzel oturarak bekliyorlar. Kimse gidip de işlem yapmakta olan gişe görevlisinin karşısındaki müşterinin arkasına geçerek volta da atmıyor, kafasını uzatarak laf da atmıyor... Poliklinik sırası bekleyenler ise kendilerine ayrılan koltuklarda çok nadiren oturuyorlar ve sadece ayakta durmakla da kalmayıp poliklinik kapısının önünde orada edindikleri yeni arkadaşlarıyla veya yanındaki bir yakınıyla yüksek sesle (içerdeki hasta ve doktorun birbirini anlamasını engelleyecek düzeyde yüksek sesle hem de) yanısıra içerik olarak da sürekli hastaneyi-doktoru kötüleyen nitelikte koyu bir sohbete dalıyorlar.
Bu kadarına da razıyız, ancak genelde bir sonraki aşamaya da geçiliyor ve poliklinik kapısı açılarak, içerde hasta varken ve muayenede olup da durumu müsait olmama ihtimali varken üstelik, yapılan taciz atışları başlıyor. Kimi zaman da kapı açılıp kafa uzatılmakla da kalınmayarak direkt içeri dalınıyor ve, ya ''ben sadece sonuç gösterecektim'' ya ''evde küçük çocuğum ya da yatalak hastam var'' ya da ''işe dönmem lazım geç kalıyorum'' gibi sadece kendisinde olduğunu zannettiği mazeretlerle öncelik tanınma taleplerine geçiliyor. Bu ne yaman çelişkidir ya Rab! Hem sıranın adilce takip edilmediğinden yakınacaksın hem de söz konusu kendin olunca öncelik isteyeceksin!! Ahh gözünü sevdiğim banka sırası bekleyenler...
-Banka sırası bekleyenler ne kadar süre boyunca beklemiş olurlarsa olsunlar gişe memurunun yanından ayrılırken güler yüzle ayrılıyorlar. Poliklinik sırası bekleyenler ise muayeneleri tamamlanıp, üstelik de canlarıyla, sağlıklarıyla ilgili bir şeyler yapıldığı halde muayene odasından ayrılırlarken sanki rahatsızlıklarının nedeni doktormuşcasına yüzlerinde son derece negatif bir ifadeyle muayene odasını terkediyorlar (istisnalar tabii ki de var o ayrı). Doktor hep güler yüzlü olmak zorunda, ancak doktordan medet umduğu halde gelen hasta doktora karşı güler yüz göstermek zorunda değil tabi ki... Doktor insan mı sanki!..
Yukarıdaki satırlarda yaptığım kıyaslamalar sonrası karşılaştığım bariz farkların dayandığı nedenler aslında çok net! Doktorun ne yazık ki sürekli vatandaşla karşı karşıya getirilmesine yönelik yapılan politikalar ve medya yayınları gibi faktörlerin yanısıra doktora erişebilirliğin sistematiğindeki temel yanlışlar ve doktorun direkt bakanlığa şikayet edilebilmesine yönelik hazırlanmış olan özel telefon hattı gibi başka hiçbir mesleğe yönelik yapılmayan uygulamalar burada kısaca sayabileceğim sadece birkaç örnek. Nedenlere yönelik ayrıntıya girmeye kalksak başlı başına ayrı bir yazı konusu olur zaten. Ancak mesleğine dair yakınmayı değil, koşullara rağmen iyi niyetini korumayı tercih eden birisi olarak konuyu daha da uzatmak istemiyorum...
Bankada sıra beklememin bana tanıdığı gözlem imkanı beraberinde bir takım saptamalarda bulunmamı da sağladı. Ve bu saptamalarım da ne yazık ki kendi kendime içimden ''keşke'' ile başlayan pek çok cümle kurmama yol açtı. Ne diyebilirim ki! Allah tüm meslektaşlarıma ''banka sırası bekleyenler'' tarzında ''poliklinik sırası bekleyenler'' nasip eylesin... Amin
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!