9 gün tatil bitti... Ekonomik darboğazda olan ülkemizde ve üretmeye en fazla ihtiyaç duyulan dönemde böylesi bir tatil gerekli miydi değil miydi tartışması bir yana, tatil kavramına dair bazı saptamalarımı paylaşmak istedim.
Tatil tanımı kişiden kişiye değişmekle beraber, ortak paydası genel itibariyle insanlarda yarattığı psikolojik rahatlık olsa gerek. Kimisi için evde yapılacak bir takım aktiviteler ve fırsat bulunup da yapılamayan bir takım işlerin tamamlanması anlamı taşırken, kimisi içinse ''tebdil-i mekanda ferahlık vardır'' hesabı mevcut düzenden uzaklaşma anlamını taşıyor ki bu ikinci tercih genel olarak daha ağır basıyor. Tabi ki de ancak maddiyatla paralel olarak planlamalar eyleme dönüştürülebiliyor. Sahip olunan imkanlar dahilinde plan yapanlar kadar, tatil için kredi çeken veya kredi kartına yüklenen bir kesim de mevcut. Bu noktada da insanın aklına gelen soru; tatil bir zaruri ihtiyaç mı yoksa değil mi?!
Kendi adıma zaruri ihtiyaçlarım için borçlanan ve bunun dışında ayağımı yorganıma göre uzatan biri olmam nedeniyle ''tatil kredisi'' kavramını anlayabilmekte zorluk çekiyorum! Çoluk çocuğun elbette ki tatile ihtiyacı var. Hem fiziksel hem de zihinsel gelişimleri için... Bunu sağlamanın yolu bir zamanlar sadece yüklü miktarda paralar harcamaktan geçmiyordu. Kendi imkanları el vermese de bu imkana sahip olan aile büyüklerinin, akrabaların, yakın dostların yanında geçirilecek olan zamanlar çoluk çocuğun tatil tatmini gidermek için önemli fırsatlardı. Zamanla aile yapısındaki dönüşüm ve çekirdek aile kavramının toplumda iyice yer etmesiyle bu fırsat ortadan kalkmış oldu ve varılan sonuç, tatil için borçlanma haline dönüştü. Ve hatta öyle bir hale geldi ki; ''ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider .....'' dedirtecek boyuta vardı. Borçlanarak tatil yapanlardan tatil sonrası için altına girdiği yükü düşünmemeyi başaranlar ise tatil sürecinde yaşadıkları mutluluğun tadını da çıkartabiliyorlar. Ne mutlu onlara! Bunu başaramayanlar ise ailesinin tatil keyfini kaçırmamak için, altına girdiği yükün yarattığı manevi baskıyı kendi içinde yaşayıp yakınlarına belli etmemeye çabalamakla meşgul bir şekilde tatillerini yapıyorlar. Allah onların da yardımcısı olsun!
Hal böyleyken, tatilde karşılaşılan kişilerin ruh halleri ve bu ruh hallerinin de davranışlarına yansıması farklı farklı oluyor doğal olarak... Tatili; plajda en güzel yeri kapma, yollarda varılacak hedefe en hızlı ulaşma, alışveriş yapılan yerde en az sıra bekleme mücadelesi gibi görenlerin yoğunlukta olduğu yerlerde geçirenler için ise tatil adeta bir sinir harbine dönüşüyor ne yazık ki... Tatil psikolojisi tabi ki de sadece negatif yönde tecelli etmiyor. Normal gündelik yaşantısında tolerans gösteremeyeceği şeylere tatil rehavetiyle daha bir toleranslı hale gelen, normalde olmadığı kadar güler yüzlü hale dönüşen bir kesim de mevcut. Ancak, azınlıkta kalıyorlar maalesef. Temennim o ki bu tarz halet-i ruhiye içerisine girenlerin sayısının artması ve her iyi insanın da bu kişilerin yoğunlukta olduğu ortamlarda tatillerini yapabilmesi...
Benim için tatil, aileyle daha fazla vakit geçirme fırsatı anlamı taşıdığından geçen 9 günlük tatil sürecinde de yine kendi tatil rutinimizi yaşadık. Bizler tatil günlerimizde ya benim ya da eşimin anne-baba sayfiyesinde oluruz. Bu, hem aile bağlarının korunmasına, hem çocuğumuzun geniş ailede daha fazla bulunup bir takım manevi değerleri kavramasına yardımcı olduğu gibi hem de maddi anlamda bir nebze daha rahatlık, manevi anlamda da güven içersinde geçirilen bir süreç yaşatmış oluyor bizlere. Ailenin mutlu edilmesi kadar değerli olan bir diğer kavram da ailenin güvenliği olmalıdır düşüncesinden hareketle bu 9 günlük tatil sürecinde tatilin ikinci günü yola çıkıp sondan bir önceki günü de dönüş yoluna çıktık. Trafik terörüne kurban gitme olasılığını azaltmak için... Aldığımız kararın doğruluğunu da yolların nispeten boş olması nedeniyle görmüş olduk. Ancak yine de ciddi sonuçlar doğurabilecek iki ayrı tehlike atlattık! Bunun nedeni ise yolda, yukarıdaki satırlarda da bahsettiğim, tatilin tanımını yaparken varılacak hedefe en hızlı ulaşmayı ilk sıraya koyan hastalıklı zihniyete sahip olan kesimden birilerine denk gelmemizdi. Çok şükür kazasız belasız atlattık...
Ve bir tatil daha bitti! Dinlenme ve zihni boşaltma imkanı yanısıra bazılarının borcuna borç kattığı, ülke ekonomisinin üretmeden geçirdiği bir 9 günü daha yaşadığı bu sürecin ardından umuyorum ki daha enerjik, daha çalışkan olarak herkes işbaşı yapar ve yine umuyorum ki çalışmaktan yorgun düşüp de gerçekten ihtiyaç duyulan yeni bir tatil döneminde insanların çok daha aklı başında hareket edeceği günleri görürüz.
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!