Bu gün ''Dünya Karşıyakalılar Günü''... Aslında Karşıyakalı için her gün, Karşıyakalı olmanın verdiği haklı gururu içten içe yaşayarak, ne mutlu ki Karşıyakalıyım diye hissederek geçiyor. Ancak zaman zaman bu iç huzuru bozacak türden birtakım şeyler bu farklı ve özellikli kavramı akla getirmeyi sekteye uğratabiliyor. Gerek kişisel yaşantıda meydana gelen olumsuzluklar, gerekse sportif anlamda yaşanan başarısızlıklar gibi... Bu açıdan bakıldığında yılın belli bir gününe yüklenen bu anlam çok da yerinde çok da doğru bir yaklaşım. Bu sayede Karşıyakalının Karşıyakalı olmaktan duyduğu haklı gururun hatırlatılması veya perçinlenmesi sağlanmış oluyor.
Yalnız, Karşıyakalı olmayı sadece bir spor kulübü çerçevesinde ele almak da hata olur. Tabi ki de Kaf Sin Kaf ve Karşıyaka şehri ayrılmaz bir bütündür. İç içe geçmiştir ve yaşayan bir bedenin hayati uzuvları gibidir. Bunu da Karşıyakalılık kavramının yaşatılması açısından avantaj olarak görüyorum. Birindeki bir düşüşü diğerinin sahip olduğu niteliklerle tamamlayarak sonsuza dek yaşatmayı sağlayacak bir avantaj... Değerli Karşıyakalı büyüğüm Meriç Köyatası'nın bir ara ifade ettiği gibi ''Karşıyaka sadece bir spor kulübü değil, aynı zamanda antiemperyalist mücadele ile birlikte Mustafa Kemal Atatürk'ün aydınlanma devriminin kalesidir...''
Altın yere düşmekle pul olmaz... Dönem dönem sportif anlamda yaşanan düşüşler de Karşıyaka'ya ve Karşıyakalılık kavramına zerre kadar değer kaybettirmez. Çünkü Karşıyakalılığın altında yatan anlam sadece bir spor kulübü sevgisi ve destekçiliği asla değildir. Bu anlamdaki düşüşleri; yüksek karakteri, hayata entellektüel bakış açısı, asla vazgeçmeyi bilmeyen mücadele ruhu gibi nitelikleri ile Karşıyakalılar illa ki tolere edecekler ve süreç içinde de toparlayacaklardır. Aslolan da bu değil mi zaten! Dik durmak ve karakterli olmak. Karşıyaka Spor Kulübü de bu halet-i ruhiye içersinde, yabancı takım hegemonyasına son vermek maksadıyla, bu günkü Karşıyaka Lisesi yakınlarındaki bir zeytin ağacının altında, bir grup vatansever tarafından kurulmadı mı zaten! O nedenle Dünya Karşıyakalılar Gününü sadece bir spor kulübünün kuruluş yılına atfen oluşturulmuş ve o spor kulübünün sevdasının yansıması gibi lanse etmemek lazım. Bunun bu şekilde algılanması en çok kendisini Karşıyaka'ya rakip olarak gören bir takım futbol kulüplerinin hoşuna gidecektir emin olun. Çünkü konuyu sadece spor kulübü düzeyinde ele almak Karşıyakalılık kavramının içerdiği onca pozitif niteliği göz ardı ederek Dünya Karşıyakalılar Gününün anlamını çok daha düşük bir seviyeye çekecektir.
Ben Karşıyakalıyım... Ve bu gün ben de her Karşıyakalı gibi bu günü kutlarken Kaf Sin Kaf diye bağırarak bu coşkuya katılacağım. Ancak bunu yaparken sahip olduğumuz Karşıyakalı olmak ayrıcalığının ne kadar kapsamlı bir kavram olduğunu unutmadan... Karşıyaka Spor Kulübü başkanı Mutlu Altuğ da zaten geçen seneki kutlamalar zamanında bu çerçevede bir demeç vermiş ve ''bizler Karşıyaka'nın sadece bir spor kulübü değil, bir yaşam kültürü olduğunu her zaman savunuyoruz...'' diyerek bu gerçeğe dikkat çekmişti!
Böylesi bir günü düşünmek, her sene kutlanır hale getirmek, Karşıyakalılara hediye etmek gerçekten inanılmaz güzel bir düşünce ve organizasyonun ürünü. Ve bu günü 1983 yılından beri kutluyoruz. Abisi Selçuk Maaruflu ile babamın okul yıllarından gelen yakın dostluğu nedeniyle kendisine ayrı bir sevgi ve saygı duyduğum bir diğer değerli büyüğüm, hakiki Karşıyakalı Sancar Maaruflu'nun ön ayak olması ve çok değerli Karşıyakalı büyüklerimizin de katılımıyla oluşturulan ''1912 Dünya Karşıyakalılar Platformu'' ile başlayan bu süreç büyüyerek bu günlere kadar geldi. Bundan sonrasında ise sonsuza dek aynı hızda büyüyerek devam edecektir inancındayım. Yeter ki Karşıyakalılık bilincini doğru kavrayalım ve yaşatma iradesinde kararlı olalım...
Kimisi buna belki de bozuluyor, diyor ki ''nedir bu yani, ayrımcılık değil mi?!''... Kimisi anlamıyor, ''niye böyle söylüyor ki acaba, farkı ne?'' diye düşünüyor... Kimisi kızıyor ''amaan, hadi ordan sen de'' diyor... Tüm bunlara karşın ben ise inatla tekrarlıyorum ''Karşıyakalı olmak ayrıcalıktır''... Memleketi Urfa olan gazeteci-yazar Bekir Coşkun'un geçen sene Eylül ayında Karşıyaka'da bir okulda yaşanan okul müdürünün andımızı okuyan öğrencilere yönelik takındığı tavır ve sonrasında da öğrencilerin müdürün oda kapısına astığı ''burası Karşıyaka'' notuna istinaden yazdığı yazısından birkaç cümleyi alıntılamak istiyorum; ''Bütün Türkiye'nin Karşıyaka gibi olmasını çok istedim, hayalimizdi bu, olmadı.../ Daldım; yine bir parktayız... Çocuklar oynuyorlar... Gözleri pırıl pırıl, yüzlerinde umut, başları dimdik... Bu millete inat, aydınlık geleceğe, güzel günlere doğru koşuyorlar... Gururlular... Burası Karşıyaka...'' Bozulana, anlamayana, kızana kısmen cevap olması umuduyla bu alıntıyı yaptım (uzun zamandır sağlık sorunlarıyla uğraşan Bekir Coşkun'a yazılarıyla birlikte, sağlıkla geri dönmesi temennilerimle).
Gururlan Karşıyakalı... Tevazu ve saygıyla...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!