Eurobasket 2005 Elemelerinde İtalya deplasmanına çıkan 12 Dev Adam kazanabilecek kadar oynayamayınca İtalya’ya kaybetti. Büyük bir sorun mu bu kayıp? Asla değil çünkü çok avantajlı bir grupta 3 takımın birden turu geçeceğini düşünürsek en kötü 2. olarak turu atlarız. İzlanda ve Macaristan gibi Basketbolda adı anılmayan ülkelere takılma olasılığımız binde bir ihtimal. O yüzden işimize bakalım. Her kayıp aslında öğreti olarak önemli kazanımlar getirir. Önemli olan yanlışlarımızı , eksiklerimizi görüp kısa sürede gidermek ve boyutumuzu değiştirebilmek. Uzun yıllardır eski parlak günlere dönüş için çabalıyoruz ama ortada görünen bir şey yok ne yazık ki.
Dün gece tıpkı bizim gibi önemli eksikleri olan İtalya, derli toplu, planlı, savunma ve ribaund konsantresi iyi seviyede bir Basketbol oynayıp kazanmayı hak etti. Melli’yi kullanıp zorlanmadan sayılar ürettiler. Biz ise set hücumlarımızda herkesin eline topun değdiği, bol perdelemelerden her oyuncu için opsiyonların olduğu hücumları denedik. Önce İtalya’yı yakaladık ve sonra geçtik.Tarık Biberovic’in attığı güven dolu üçlükler ile ayakta kaldık ama işin içine katılan oyuncuları çoğaltamadık. İlk yarıda ortada olmayan Melih 2. yarıda müthiş oynadı ve takımı geri döndürdü. Kendine has mesafe tanımayan üçlüklerle maçın içinde kalmamızı sağladı. Ancak İtalya çok akıcı, çembere giden, çok fazla perdeleme kullanıp boşu yaratan hücumlarla özellikle boyalı alanda kolay basketler buldu. 24 saniye hücum süresinin 15 saniyesinde top Kenan’ın elinde kalınca üretim azaldı. Sertaç’ın ara ara verdiği katkılar yetmedi. İlk yarı oyuna girdikten sonra çok iyi oynayan Yiğitcan önümüzdeki maçlar için beni çok umutlandırdı. Telekom’da da iyi bir sezon geçirmesi onun bu yola baş koyduğunu kanıtlıyor. Umarım diğer oyuncularımız da kendine bir Milli Takım hedefi koyarak kendini geliştirir çünkü her şey kafada bitiyor. Var olan ve hazırda kullanılmayı bekleyen yetenekler var. Ancak bu, kişinin ne kadar konsantre olup kullanabildiğine bağlı. Mesela Biberovic’in hedefleri var ve yıllardır çok çalışıp gelişiyor. Jasikevicius’un gelişi de onu resmen sınıf atlattı. Dün gece müthiş oynadı çünkü Saras ona özgüveni ve sınırsız atış hakkını vermişti. Savunma gayreti de iyi ama çok daha geliştirmeli. İleri seviyelerde oynamak istiyorsa buna mecbur.
Buğrahan, Sadık Emir, Ercan, Berk ve Okben verimli bir gece geçiremediler. Özellikle Sadık Emir kendini sadece sayı dışı atışlara konsantre ettiği için gereken yerlerde zayıf kalıyor. Çember altından kaçtıkça daha değerli olmayacağını birileri ona anlatmalı. Vakit varken, tren kaçmadan değişimi gerçekleştirmeli yoksa kaybı büyük olur. Erkan henüz yeni döndü ve bu yüzden eleştirmek komik olur. Zamana ve form tutmaya ihtiyacı var. Çok uzun sürmeyecektir.
Gelelim Devşirme konusuna. Çok uzun yıllardır herkesin bildiği gibi sürekli bu alışkanlığımızı eleştiririm. Bir ara Dixon-Larkin-Wilbekin vardı aynı anda. Dixon emekli edildi ve 2 devşirme kaldı. Şimdi Tarık var. Bunların hepsi çok iyi oyuncular ama biz sürekli devşirme oyuncunun eline bakınca kendi oyuncularımızı geliştiremiyoruz. Kaybolan yetenek o kadar çok ki. 85 milyonluk ülkede 3 tane devşirme oyuncu gündemimizde ise Basketbol adına hiç bir şey yapmadığımız nettir. Her ülke yeni yerli oyuncular üretiyor ve geliştiriyor. Biz hep devşirme üzerine kurgu yapıyoruz. Dün gece gözlerim Kerem Konan’ı aradı ama göremedi. Alt yapı Milli Takımlarında çok iyi oynadığı gibi bu sezon Beşiktaş’ta da bence harika oynuyor. Dün gece Kerem kadroda olsa Melli ve Ricci’nin işi eminim ki çok zor olurdu. Bu çocuk hem kulübünde hem Milli Takımda çok savaşıp formayı hak ediyor ve aslında fark yaratıyor. Enerjisi,konsantresi ve sertliği mükemmel. Daha ne ister bir teknik kadro? Arada hepimiz çok agresif olduğunda Dusan’a kızıyoruz ama Dusan Türkiye’ye geldiğinden beri hangi Türk oyuncuya dokunduysa hepsi sınıf atladı. Onuralp, Yiğitcan, Ene Berkay, Kerem Konan, Ömer Utku Al, Tolga Geçim, Ayberk Olmaz ilk aklıma gelenler. Hatta Ahmet Düverioğlu Bursaspor’da ligin tozunu attı. Eminim ki yarı sezonda Efes’e gitmese Egemen Güven de parlayacaktı. Dusan şimdi de aynı işi Beşiktaş’ta yapıyor. Yıllardır ortada olmayan Beşiktaş takımı zirve takipçisi oldu. Demek istediğim şu. Dusan oyuncu odaklı çalışıyor. Önce çalıştırıp geliştiriyor, sonra da misyonu yükleyip sahaya atıyor. Bu kadar basit. Ayrıca çok güvendiğini de hissettirince oyuncuların omuzları dikiliyor. Bize bu gerekiyor oyuncu kazanmamız için. Yoksa problem Devşirme değil bizim tembelliğimiz. Taşıma suyu ile değirmen dönmüyorsa Devşirme oyuncularla da bir yere kadar gelinebiliyor. Ülkede Milli Takıma olan inanç ve güveni üst seviyeye taşımalıyız. Heyecansızlık ve umutsuzluk her şeyi berbat eder.
İzlanda’yı tabi ki dağıtıp yola devam edeceğiz. Türkiye liginde Türk oyuncuları geliştiremezsek iyi bir Milli Takımımız olmaz. Bu çok basit. NBA’ciler geldi de ne oldu? Evimizde Hırvatistan’ı yenip Şampiyona biletini alabildik mi?
Akıllıca plan ve program gerek. Sadece günü yaşıyoruz. Bu da bize bir şey kazandırmıyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!