Salon içerisinde 5000’i aşkın taraftar...
Salon dışında bilet bulamayan ve belediyenin sahilde kurduğu dev ekranda maçı talip eden 10000’i aşkın yeşil kırmızı aşığı...
Gurbette olan ve televizyon başında on binlerce Karşıyakalı...
Hayalinin peşinde koşan kocaman bir aile...
Üst üste iki maç kazanmanın verdiği rehavet, Ivkovic’in Pınar Karşıyaka’nın tam saha presine çözümler üretmiş olması, Anadolu Efes’in yüzdeli dış şutlarına yeşil kırmızılı ekibin top kayıpları eklenince frk bir anda 16 sayıya çıktı konuk ekip adına...
Takımları 16 sayı geriye düşse de rağmen yukarıda bahsettiğim on binler asla inançlarından ödün vermedi...
Kenarda Ufuk Sarıca ve ekibi, oyunda 12 mangal yürek asla pes etmedi...
Öldürücü presi son 6 dakikada yeniden uygulayan ve sonuç alan; DJ Strawberry’nin oyuna ağırlığını koyması ve Diebler’in şutlarıyla Pınar Karşıyaka 16 sayıyı eritti...
Kenneth Gabriel’in üç sayılık basketiyle yer yerinden oynadı adeta...
Uzatmada gelen zafer 28 yıllık özlemi dindirmeye bir adım daha yaklaştırdı bu koskocaman aileyi...
Salonda öyle bir tablo vardı ki...
Heyecandan fenalaşanlar, ağlayanlar, yanında tanımadığı insana sarılanlar...
Hele ki downsendromlu çocukların ve görme engelli bir Karşıyakalının sevinci vardı ki
Anlatmaya kelimeler yetmez...
Şimdi kazanılacak bir maç daha var...
Hayalin gerçekleşmesi için sadece bir maç...
O maç ya İstanbul’da yada bir kez daha Karşıyaka’da kazanılacak...
Bunun sonucunu kestiremiyorum...
Ama Emin olduğum tek bir şey var
Şampiyonluk bu aileye çok yakışacak...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!