Bundan iki sene önce Karşıyaka Spor Kulübü'nün ileri gelenleri, Karşıyaka'nın tanınmış simaları, basketbola gönül veren ama en önemlisi yeşil kırmızı renkler için yürekleri aynı anda atan Karşıyakalılar ortak bir paydada bir araya gelmişlerdi…
Tek bir hedef vardı: Pınar Karşıyaka'ya alt ligde bir pilot takım yaratmak!.. Karşıyaka basketbolunun gençlerine sahip çıkmak ve geleceğini garanti altına alabilmek...
Bu amaç uğrunda maddi manevi çok büyük emek harcandı 2 sene...
Sonunda liglerde yapılan değişiklikle beraber ortak paydadaki bu değerli insanların buluştuğu Bostanlıspor, Türkiye Basketbol 2.Ligi'nde mücadele etme şansını elde etti.
Amaç ilk günden beri değişmemişti ve Bostanlıspor, Pınar Karşıyaka Gelişim'in davet edilmesi şartıyla (Bölgesel Lig'de davet sırası yeşil kırmızılı ekipte olsa da her koşul düşünülerek çekilme karar dilekçesi TBF'ye verilirken bu detay da altı çizilerek eklenmişti. Aksi durumda lige devam edilecekti) ligden çekilerek Karşıyaka'nın pilot takımının 2. Lig için önü açıldı.
İlk hedefe ulaşılmıştı...
Şimdi sıra zor olanda yani bu fırsatı sürdürebilmekteydi...
Olmadı...
İlk yılın sonunda geçmiş iki yılın emekleri çöp olup gitti...
Peki, hata neredeydi?
Sahiplenmemekti!..
Karşıyaka basketbolunun şu anını düşünürken, geleceğini sahiplenememekti.
Kulüp başkanından başlayında en aşağıya kadar inin...
Sahiplenememek!..
Kim üzerine alınıyorsa alınsın...
En genç takımdı, bütçe yoktu, destek yoktu, transfer yoktu şu bu bahanelere de sığınılmamalı kesinlikle...
Çünkü bu ligde oynama şansını yaratılırken emin olun hiçbirisi yoktu!..
Oysaki gelişim takımı tamamen A takım ile koordineli bir şekilde oluşturulmalıydı, yönetilmeliydi, yaşatılmalıydı.
A takımda gelişim takımıyla köprü görevini gören bir kişi hatta bir antrenör olmalıydı.
A takım staffı "zaman bulabildikçe" gelişim takımının idmanlarına da gelmeliydi.
A takıma oyuncu transfer edilirken gelişim takımı da düşünülerek transfer politikası izlenmeliydi.
Geç mi kalınmıştı? O zaman eldeki gençler bu takımda oynatılmalıydı!..
Oynatılabilmeliydi!..
Tıpkı Tofaş'ın yaptığı gibi yeri geldiği zaman sadece bu gençlerin oynayabilmesi için gelişim takımının maç günleri A takıma göre ayarlanmalıydı.
Son iki senede Karşıyaka altyapısından çıkıp A takımda şans bulamayan ve başka yerlerde oynamak zorunda kalan yetenekli isimler tekrar takıma kazandırılarak onlara yeni bir şans verilmeliydi... "Velilerinin kim olduğuna bakılmadan!.."
Neden gelişim takımı Selçuk Yaşar Tesisleri'ne götürüldü? Antrenman ve maç için Arena'da zaman yoktu demesin kimse...
Yaratılabilirdi!.. Yaratılmalıydı...
A Takım ile aynı salonda, onların terinin arkasından idman yapılmalıydı.
Takım tüm maçlarını Karşıyaka Arena'da oynamalıydı... Kadınlar Bölgesel Ligi ekipleri Karşıyaka Belediyespor ve Beckerspor oynuyorsa; Pınar Karşıyaka Gelişim'de oynayacaktı!..
Tüm takım toplu olarak katıldığı organizasyonda, toplantıda, idmanda tek tip giyinmeli, "takım" gibi olmalıydı.
En önemlilerinden biri ise maç öncesi ısınmalarda 12 kişi de ısınmalıydı!.. Isındırılabilmeliydi!..
Bu liste uzayıp gider.
Karşı taraftan da bu tezleri çürütebilecek açıklamalar gelir. Mutlaka da gelecektir… Ama her zaman dediğim gibi; "Altyapılarda alınan sonuçlarla değil de oyuncu olabilmiş sporcularla övünelim..."
Karşıyaka basketbolu, geleceği açısından çok önemli bir projeyi yönetimsel bazlı hatalar nedeniyle yok etmiştir.
Bir daha böyle bir şans ayağına gelir mi gelmez mi bilinmez… Neyse “geçmiş olsun....”
Bardağın dolu ve boş taraflarına bakmak gerekiyor… Öncelikle "Yöneticilik yokların arkasına sığınmak değil, yaratmaktır"
Başkan, yönetici, alt yapı sorumlusu…
Her kim olursa olsun, kendisi dışında kimseyi yanına yaklaştırmayıp kendisini kaf dağında görür; başarısız olur sonra da “Yalnızım… Yapa yaldız bırakıldım…” diye hayıflarsa herkes güler geçer!..
“Para yok”gerekçesine de sığınmasınlar. Altyapıdaki gelir çoğu kulüpte yok!..
Amaaaa...
Veliler yönetimde olduğu sürece bu sıkıntı devam eder gider… Bir arpa da yol alınamaz!..
“Benim oğlum… Senin oğlun…” devrine son verilmeli…
Karşıyaka Spor Kulübü'nün basketbolda büyük bir marka olduğu hiçbir zaman unutulmamalı…
Bu en üst ligde de olsa, en alt ligde de olsa…
Bazıları unutmasın ki; altın çamura düşse de yine altındır. Değerini hiçbir zaman yitirmez…
Anlayana…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!