Ne yaparsan yap; hangi çabayı gösterirsen göster, her dalda olduğu gibi basketbolda da kaybetmeye mahkumsun İzmir...
Bir kere "efsaneler yükseliyor” palavrasıyla, ülke basketbolunu oyuncu menajerlerine teslim ederek geleceğini yok eden federasyonun sevemediği, sevmek istemediği isimsin İzmir!..
Tesis fakiri olduğunu bile bile; yeni tesis yapmak yerine; peşkeş ihaleler ile çağ dışı salonları üstünkörü tadilata alarak daha da çağdışı bir görünüme sokan ve bu çağ dışılıkta oynatılmak zorunda bırakan Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın da sevmediği isimsin İzmir...
İzmirli üyelerinin bile İzmir’e yabancı olduğu Merkez Hakem Komitesi’nin yaramaz çocuğusun İzmir...
Disiplin Kurulu'nun maçının normal şartlarda tamamlanamaması için beklediği ve her maç sonunda haklı savunmalarına karşın defalarca cezalandırdığısın İzmir...
İzmirli teknik komiserlerin, İstanbul’daki ağabeylerine yaranabilmek için takımlarını harcadığı, her maçın burnundan getirildiğisin İzmir!..
Tribünde maçını izleyen İzmirli hakemlerin, kaybedenin İzmir takımı olduğunda gülümseyerek salonu terk ettiği için kaybedensin İzmir!..
Her İzmir takımının maçında yine tribünde olanların yarısının kaybetmen için içlerinden dua ettikleri nedeniyle kaybetmeye mahkumsun İzmir!..
Her hakemin önyargıyla geldiği şehirsin İzmir!..
Kendi şehrinin gazetelerinde bile sadece İstanbul takımlarıyla maç yaparken haber olabildiğin için keybedensin İzmir...
Gittiğin her deplasmanda rakip takımın mülki amirlerinin hemen hemen hepsi tribündeyken; sen maçlarını üvey evlat gibi oynadığın için kaybedensin İzmir...
Kendi evinde potansiyel suçlu gibi görülüp onlarca polis eşliğinde sahaya çıkarken; deplasmanlarda sanki bu ülkenin evladı değilmişsin gibi davranıldığı için kaybetmeye mahkumsun İzmir...
Nereden bakarsan bak işte!..
Kaybetmeye mahkumsun İzmir!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!