Anne, bir sevgi ve şefkat abidesidir, mutluluk kaynağıdır. Anne kalbi, sadece çocukluk döneminde değil, bir hayat boyu sevgi ve şefkat kaynağı olmaya, evladı için çarpmaya devam eder. Hiç kimsenin alamadığı hisleri o alır. Hiç kimsenin duyamadığı acıları o duyar.
Anne gerek hamilelik sürecinde, gerekse çocuğun büyütülmesi esnasında alışılagelmiş bir ifadeyle değil gerçekten eşsiz fedakarlıklarda bulunmaktadır. Bütün bu emek ve özverilerin arka planında şüphesiz ki annenin sevgi ve şefkat konusunda abidevi kişiliği yatmaktadır.
Anneliği öne çıkaran temel bir kavramdır şefkat. Sevginin en ileri boyutudur, ruhsal bir enerjidir. Çocuklar açısından en değerli kaynak, annenin çocuğa en değerli hediyesidir şefkat. Anne sevgisi çocuğun gelişiminde en temel ihtiyaç.
Şefkat, annenin önce rahminde, sonra kollarında taşınmış, kucağında büyümüş, annenin sütünü emmiş, ninnisini dinlemiş, nefesini, sıcaklığını hissetmiş herkesin yaşayarak öğrendiği derin bir duygudur.
Evreni ayakta tutan bir ruhtur şefkat. Evreni kucaklayan, coşku veren hayat enerjisidir, hayat iksiridir. Şefkat, varlığa sevgiyle dokunuş, gönül tahtına kuruluştur. Kalp inceliği ve gönül yumuşaklığıdır, zarafettir, nezakettir. Tevazu ile yücelmenin sevincidir. Şefkat, vahşete meydan okuyuş, çaresizliğe çare oluştur. Karşılık beklemeden tutup kaldırıştır. Diğerini hissediştir, diğerinin derdiyle dertlenip derman olma ve derman bulmadır. Sahibine mutluluk, karşısındakine güvenli bir sığınaktır. Allah’ın rızasına ulaşmanın, cenneti bulmanın yoludur.
Şefkat, sevgiyle yoğrulanların sahip olabileceği bir enerjidir. Annenin çocuğuna transfer ettiği, edeceği en değerli güçtür. Yüce Allah’ın anneye çocukları için lütfettiği değerli bir kaynak ve ayrıcalıktır.
Annedir şefkatin simgesi. Şefkat hissi anneyle özdeştir. Yaratılanlar içinde bu muhteşem özü taşıyan ve nakledebilen eşsiz varlıktır anne. Bu yüzden annenin hakkı ödenemez. Bu yüzden, cennet annenin ayakları altında...
Annelik sevgisi ve şefkatidir anneyi vazgeçilmez kılan. Bir başkası da alamaz annenin yerini. Annenin bu özelliği o derece belirgindir ki Hz. Peygamber, Allah’ın kullarına olan sınırsız şefkat ve merhametini anlatmak için bir başkasını değil, annenin çocuğuna olan sevgi ve şefkatini temsil getirmiş; “Allah’ın kullarına olan şefkati bir annenin yavrusuna olan şefkatinden kat be kat fazladır” demiş.
Bir gün yoksul bir kadın Hz. Peygamber’in eşi Hz. Aişe Validemizin yanına gelmiş. Sırtında iki çocuğu varmış. Hz. Aişe ona üç hurma vermiş. O da çocuklarına birer tane verip ötekini yemek için tam ağzına götürürken çocuklar onu da istemiş. Kadın o hurmayı da ikiye bölüp çocukları arasında paylaştırmış. Bu kadının şefkatine hayran kalan Hz. Aişe gördüklerini Hz. Peygamber’e anlatmış. Hz. Peygamber; “Bu şefkati sebebiyle, Allah o kadına mutlaka ya cenneti vermiş ya da onu cehennemden âzâd etmiştir” buyurmuş.
İşte Zübeyde Ana, sevgiyle, şefkatle yetiştirmiş çocuklarını. Ömrünü çocuklarına adamış. Hem annelik, hem babalık yapmış. Küçük yaşta yetim kalan oğlu Mustafa’ya gözü gibi bakmış. Allah sevgisi, vatan, millet sevgisi, ilim, irfan aşılamış. Eğitim öğretime yönlendirmiş, oğlunu Mustafa Kemal yapmış. Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Samsun’a giden oğlunu dualarla uğurlamış. Büyük Taarruz için Afyon’a giden oğluna mektup göndermiş; “Senin için dua ediyorum Mustafa’m zaferi almadan dönme. Ben seni beklemeyi bilirim” demiş. Kendini vatanına ve milletine vakfetmiş, hayatının büyük bölümü cephelerde, savaş meydanlarında geçmiş oğlunun en büyük destekçisi olmuş, sevgi ve şefkatiyle, duasıyla güç ve moral vermiş. Oğluna hasret, oğlundan gelebilecek kötü bir haberin endişesiyle göz yaşları içinde geçirmiş uzun yılları.
Zübeyde Ana’nın doğurduğu, yetiştirip Türk milletine armağan ettiği oğlu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletine önder olmuş, vatanı işgalden, Türk milletini esaretten kurtarmış, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş.
Vefatının 99. yıl dönümünde Atatürk’ün Karşıyaka’mıza emaneti Zübeyde Ana’yı rahmetle, şükranla anıyoruz. Ruhu şad olsun. Mekanı cennet olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!