Günümüz insanı teknolojik gelişmelerle birçok vasıtalara sahip oldu. İletişim büyük bir ivme kazandı. Dünya bir köy kadar küçüldü. İnsan bir anda her yere ulaşabiliyor.
Ancak özellikle büyük kentlerde insanlar yalnızlık çekiyor. Büyük gökdelenlerin 15. katında yalnız oturan insan, kapısını çalan bir dostun, bir arkadaşın özlemini çekiyor.
Büyük Şair Fuzulî;
“Ne yanar kimse bana, âteş-i dilden özge
Ne çalar kimse kapım, bâd-ı sabâdan gayrı”
diyor bir şiirinde. Yani, bana gönlümdeki ateşten başka hiç kimse yanmaz, bahar rüzgarından başka kimse kapımı açmaz diyor. Yalnızlıktan dolayı içi yanan, yüreği sızlayan Fuzulî etrafında hayatı paylaşacak kimse bulamadığını, yüreğindeki yangından başka ona sahip çıkacak kimse olmadığını, kapısını çalacak bahar rüzgarından başka hiç kimse bulamadığını ifade ediyor.
Çağımızın en büyük sorunlarından birinin de “yalnızlık” olduğunu düşünüyorum. Gittikçe mekanikleşerek yalnızlığıyla baş başa kalmanın ürpertisini yaşıyor insan.. İnsan bir dost arıyor. Halini soracak, derdini anlatacak, içini dökecek...Odasına çekilerek bilgisayarının başında hiç kimseyle konuşmadan zaman geçiren insan gittikçe yalnızlaşıyor. Ancak bunun farkında değil.
Artık insanların kadim dostları internet ve televizyon olmuş. Bu teknoloji harikaları insanlar arası iletişimi hızlandırmak için ortaya çıkmışken, aksine insan ilişkilerine, insanlar arasındaki muhabbete müdahele eder hale gelmiş. İnsani ilişkiler gittikçe yüzeyselleşmeye başlıyor. İnsanlar anne babalarını, dostlarını, arkadaşlarını, akrabalarını arayıp sormaya, ziyaret etmeye fırsat bulamıyor. Artık her şeyi sorduğumuz internetimiz var. Gözlerimizi ayırmadan seyrettiğimiz televizyonlarımız var. Ve artık daha yabancıyız birbirimize, daha sevgisiz, daha yalnız, daha mesafeliyiz...
Her şey büyük bir hızla değişirken, yeni davranış kalıpları ve yeni alışkanlıklar hayatımızın baş köşesine kuruluveriyor. İnsanlar arasındaki bağlılık, sıcaklık, dostluk ve dayanışma zayıflamaya başlıyor.
Hayat şartlarının tabii bir sonucu olarak günün büyük bir bölümünü ev dışında çalışarak geçiren aile fertleri akşam saatlerinde de bilgisayar veya televizyonun çekim gücüne kapılıyor. Bu durum aile fertlerini birbirinden koparan bir kısır döngü haline geliyor. Sonuçta aynı çatı altında yaşayan, birlikte ama yalnız yabancılar gibi oluyor. Dışarıdan gelen, mutfağa geçip birşeyler atıştırıp odasına giderek elektronik ortam üzerinden dış dünyaya dalma telaşı içinde adeta. Diğer aile fertlerinin evde bulunduğunu da umursamadan. Aile fertleri evin içinde, odalarında ailesinden bağları kopuk bir vaziyette dış dünyada başkasıyla iletişim halinde bulunuyor.
Mahallemizde oturan yaşlı insan, penceresinden günlerce seyrediyor, sokaklardan gelip geçenleri mahzun mahzun... Evine gölgesinden başka giren olmuyor. Belki de sıcak bir dostun özlemini çekiyor. Sıcak bir el arıyor tutunacak...
Büyük kentlerde insanlar yalnızlık çekiyor. Gerçek bir dostun özlemini çekiyor. Birçok insanla iletişim halinde olmasına rağmen bu ilişkiler tatmin edicilikten uzak kalıyor. Kalabalıklar içinde yalnızlıklarını yaşıyor. Çoğu zaman üstesinden gelemedikleri sorunlar karşısında sessiz çığlıklarını kimseye duyuramıyor. Toplumsal diyalogları en asgari düzeye inen insan güçsüz, dayanıksız hale geliyor.
Gelecekte insanlığı bekleyen en büyük tehlike; yalnızlık ürpertisi ve onu iliklerine kadar donduracak soğuk dost özlemi olacak... Günümüz insanı ailesine, yaşlı büyüklerine, anne babasına, dostlarına, arkadaşlarına, akrabalarına daha az zaman ayırıyor.
Hayatın bitmek bilmeyen telaşesi içinde onlara zaman ayıralım. Arayıp soralım, ziyaret edelim. Yalnızlığa, ilgisizliğe terketmeyelim. Bütün bunları da herhangi bir çıkar ve menfaat gözetmeksizin sevgi ve saygıyla, içtenlikle, samimiyetle yapalım.
Hz. Peygamber’in bildirdiğine göre hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeksizin birbirini ziyaret edenler ,Yüce Allah’ın sevgisini kazanırlar. Hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeksizin birbirini sevenler, Allah’ın sevgisini hakederler. Hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeksizin birbiriyle yardımlaşanlar Allah’ın sevgisine ererler.
Sevgiyle kalın. Hoşçakalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!