Sevgi, insanın kendisiyle, doğayla ve tüm insanlarla uyum içinde olması, onlarla bağımsızlığını kaybetmeden birleşmesidir. Sevgi insanın yaratılışında var olan bir duygudur. İnsan sevgisiz düşünülemez, sevgisiz gelişemez. İnsanın temel ihtiyaçlarındandır sevgi.
Gerçekten de eşleri birbirine bağlayan, aileleri ve insan topluluklarını kuran, aileleri saygı ve hürmet sınırında tutan, evleri neşelendiren ve süsleyen sevgidir.
Sevginin en çok arandığı yer aile yuvasıdır. Eşler arasında sevgiyi Yüce Allah koymuş ve birbirlerini sevmelerini emretmiş. Yüce Allah’ın koyduğu ve olmasını emrettiği şey ortadan kalkınca, onun yerini başka ne doldurabilir? Sevginin yerini hiçbir şey dolduramaz. Ailede sevgi vücuttaki kan gibidir. Sevgisiz bir aile mutlu olamaz. Sevgisiz bir dünya karanlık bir dünyadır.
Sabah akşam gürültü patırtı kopan, kavga edilen bir ev düşünelim. Küçüğün büyüğün tanınmadığı, küçüğün ezildiği, yaşlının horlandığı bir aile, bir topluluk hayal edelim. Birbirlerine yan gözle bakan, kuyusunu kazmaya, zarar vermeye çalışan bir aile, bir topluluk farzedelim. Çekilen sıkıntı, acı, üzüntü ve ızdırapları anlamada güçlük çekmeyiz. İlacı sevgidir.
Sevgi huzur kaynağıdır. Kalbinde sevgiyi kökleştiren insan kimseye kötülük yapamaz. Sevgi ateşi kalbe düştü mü kin ve düşmanlık samanları yanar, etraf saygı ve hoşgörü, şefkat ve merhamet, dostluk ve barış aleviyle aydınlanır. Sevginin olmadığı yerde ise karanlık ve cehalet vardır. Karanlığın gelişiyle aydınlığın kaybolduğu gibi, kalbe düşmanlık yerleşince de etrafa kin ve nefret tohumları saçılır.
Sevgi insanlıktır. Sevgiyle olgunlaşır insanın insanlığı. Hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeksizin sevebilmek ise sevginin en yüce mertebesi. Sevgili Peygamberimiz, çıkar ve menfaat gözetmeksizin birbirini seven ve bu duygularla bir araya gelenlerin Allah’ın sevgisini hak edeceklerini bildirmiş.
Sevgi kalp kalbe iletişimdir. Özellikle eşler, birbirlerine karşı duyduğu sevgiyi söz ve davranışlarıyla da göstermekten çekinmemeli. Sevgi dolu sözler söylemeli. Tatlı dilli, güler yüzlü olmalı.
Hiç kimse hakaret içerikli, kırıcı sözler duymak, kaba saba tavırlara muhatap olmak istemez. Bu tür söz ve tavırlar muhatabının kalbinde onulmaz yaralar açar. “Çivi çıkar izi kalır”, “Bıçak yarası onulur, dil yarası onulmaz” demiş atalarımız. Bir şarkımızda da şöyle denilmiş; “Dil yâresini andıracak yâre bulunmaz. Dünyada gönül yâresine çare bulunmaz.”
Kur’an-ı Kerim sözlerde kırıcılığın, davranışlarda kabalığın, hoşgörüsüzlüğün, merhametsizliğin kısacası taş kalpliliğin sağlıklı bir iletişimi engellediği için kurumsal yapıyı yıkan dağıtan bir niteliğe sahip olduğunu bildirmiştir. Asık bir suratla, soğuk bir yüz ifadesiyle, sesinde ürkütücü bir tonla olmayı otoriteden sayan, devamlı kusur ve eksik arayan ve mutsuzluk üreten bir insan sevgiyi çoğaltabilir mi? Sevgi, ancak sevgi ve saygının bulunduğu ortamlarda kazanılabilir.
Medeni ve olgun bir insan çevresi için acı veren, kötü konuşan insan değil, bilakis gönül sevindiren, tatlı konuşan insan olmalı. İnancımızda tatlı dilli olmak, gönül almak en büyük insanlık meziyetidir. Kalp kırıcı, gönül incitici sözlerden kaçınılmalı. Tabiri caiz ise konuşurken ağzından bal akıyor dedirtmeli insan. İşini ve sözünü zorlukla ve zorbalıkla yürütmeye çalışmamalı. Allah, ağır başlı ve yumuşak huylu insanları sever, onlardan razı olur.
Zorlama, şiddet ve baskı insanlarda karşı tepkiyi doğurur. Nefreti, hileyi, yalanı geliştirir. Baskı, şiddet ve zorlama insan haysiyetine aykırı bir davranıştır.
Dinimizde, şiddet ve zorlama değil kolaylık ve hoşgörü esprisi hakimdir. Kur’an-ı Kerim’de; “Allah size kolaylık ister, zorluk istemez” buyrulmaktadır. Anlamı çok yüce olan bu buyruk, insani ilişkilerde şiddeti ve zoru değil, kolaylık ve hoşgörüyü işaret etmektedir. İnsani ilişkilerde takip edilecek metodu göstermektedir.
Dinimiz sevgi ve barış dinidir. Nefret ettirmekten değil, sevdirmekten yanadır. Peygamberimiz; “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın müjdeleyin nefret ettirmeyin” buyurmuş, fiziksel, sözel, psikolojik her türlü şiddeti yasaklamış.
Sevgi merhametli olmayı gerektirir. Şiddet için eli kalkıyorsa bir insanın, yüreği sevgiden mahrum demektir. Sevgi, en büyük güçtür. Sevgiyle bağdaşmayan davranışlar ise güçsüzlüktür.
Olgun ve medeni bir insan şiddetin değil, sevginin tatbikçisi olmalıdır. Şiddetin ömrü kısa olur. Ama kalpler sevgiyle fethedilebilir.
Sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü ilke edinelim. İnsanı sırf insan olduğu için sevip saygı gösterelim. Yalnızca insana değil bütün varlıklara, hayvana, bitkiye, cansız varlıklara bile sevgi, saygı, hoşgörüyle davranalım. Yunus gibi “Yaratılmışı hoş gör, Yaratan’dan ötürü” diyelim.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!