İki insan arasında sıradan bir ilişkinin çok ötesinde derin bir sevgi ve saygıyı ifade eden dostluk, insan olmanın bir gereğidir. Dostsuz hayat, desteksiz ve dayanaksız, arkadaşsız bir hayattır.
“Bir dost bulamadım gün akşam oldu” diyor ya şair, bir gün değil ömür boyu aranmaya değer en kıymetli şey “dost” olsa gerek bu hayatta.
Hayatı ailemiz, yakınlarımız, dost ve arkadaşlarımızla birlikte yaşarız. Onlarla birlikte hayatı paylaşırız. Mutluluğumuzu sevgi üzerine bina ederek hayatımızı anlamlandırmak isteriz. Sıkıntılarımızı, acılarımızı paylaşarak aşmaya, sevinçlerimizi paylaşarak çoğaltmaya çalışırız.
Hayatımızı anlamlandıran, bize yaşama sevinci ve mutluluğu veren insanların başında dostlarımız gelir. Hayatı paylaştığımız bu insanlarla dostça yaşarız. Gönüllerimiz, dostluğun insana güven veren yanıyla beslenir, sevgiyle donanır, özveriyle dost kalmanın mutluluğunu tadar.
Hayat, paylaşıldığı ölçüde bir anlam kazanır ve güzelleşir. Hayatın yükü paylaşıldıkça azalır. Dostumuzla duygularımızı, düşüncelerimizi, hayata bakışımızı paylaşırız. Hayata aynı pencereden bakarız. Söz ve davranışlarımızı hayatın güzelleşmesi adına dostluğun çatısı altında sürdürürüz. Dostumuzla sırlarımızı dahi paylaşırız. Her yönüyle güvendiğimiz kişidir dost. Sırları ifşa ederek emanete ihanet etmez. O bizi iyilik ve güzelliğe yönlendirir, hiçbir art niyet taşımaz.
Sıkıntılı, problemli zamanlar ve acılar dostun sözleri, davranışları ve sevgisiyle aşılabilir. Kara günlerimiz, dostun desteğiyle aydınlığa dönüşür. Atalarımızın “dost kara günde belli olur” dediği gibi, kara günlerimiz, dostumuzun gerçekten dost olup olmadığını ortaya çıkarır.
Dostumuz diye nitelendirdiğimiz bazı insanların “kara gün” sınavını kazanamadıklarında nasıl da üzülürüz! Güzel günlerimizde yanı başımızdaki kimi dostların, zorluklar karşısında bunaldığımız zamanlarda ortadan kaybolduğunu görür, yıllarca dost olduğunu zannettiğimiz bazı dostların bize yalnızca dost gibi göründüğünü fark ederiz.
Gerçek dost, dostluğunu yalnızca sözle değil, davranışlarıyla da ortaya koyar, fedakârlık yapmaktan çekinmez. Gerçek dosttan hiçbir zaman zarar gelmez. O, her zaman dost olmanın gereği dostça davranır, dostluğunu çıkarı için terk etmez. Her şey, çıkar ve menfaat olursa, gönülde sevgi ve merhamet ikliminden eser kalmaz.
Kendi çıkar ve menfaatinden başka bir şey düşünmeyen insanlar, küçülürler. Çıkar ve menfaatini ayaklar altına alabilen insanlar büyürler. Cenab Şehabettin’in dediği gibi, “menfaatler sandalyeye benzer. Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir”. Menfaat insanı her kılığa sokar, her dilden konuşturur. İki yüzlülüğün kuklası yapar.
Bencillikten uzak olmalı insan. Sadece kendini, kendi çıkarını düşünmemeli. Kendisi için istediğini diğer insanlar için de istemeli. Kendine reva görmediğini başkasına reva görmemeli. Mevlana’nın dediği gibi, “ya olduğu gibi görünmeli, ya da göründüğü gibi olmalı”.
İnsanlar, dostlar, arkadaşlar birbirini herhangi bir çıkar ve menfaat gözetmeksizin sevmeli, böylece Yaratan’ın rızasına ermeli. Dostluklar, arkadaşlıklar can bedende olduğu sürece devam etmeli. Pazara kadar değil mezara kadar devam etmeli, bir ömür boyu sürmeli. Hz. Peygamber, böyle dostlukları miske benzetmiş, “Faydalı, güzel dost, misk satan kişiye benzer. Sana bir şey vermese bile kokusundan istifade edersin” buyurmuş. Yine Hz. Peygamber sağlam temellere oturmayan, geçici çıkar ve menfaat çarkı üzerine dönen dostlukları, körükçüye benzetmiş; “Ya o senin elbiseni yakar, ya da onun çıkardığı pis kokudan rahatsız olursun” buyurmuş.
Dostluk, yağmurun getirdiği rahmet gibi birbirimize rahmet olmaktır. Dostluk; samimi, güvenilir vefakâr, fedakar, müsamahakâr olmaktır. Dostluk; karşılıksız sevebilmektir. Dostluk; paylaşmaktır, teselli etmek, aynı zamanda teselli olmaktır. Fırtınalı denizlerde güvenilir bir liman olmaktır. Zor zamanlarda gönül alıcı bir sözle mütebessim bir çehre sunabilmektir. Dostluk; dostun ayağına batan dikende dahi derdiyle dertlenebilmektir. Dostun hakkına riayet etmek, saygınlığına gölge düşürmemektir. Sevgi ve saygı, şefkat ve merhamet gösterme hususunda tek bir vücut olabilmektir.
Ne hazindir ki, insanın kalabalıklar içinde adeta yalnızlığa gömüldüğü, dostluk duygularının her geçen gün daha da yitirildiği zamanlardayız. Öyle ise hayatı dostluklarla, sevgi ve mutlulukların yaşanabildiği bir hale dönüştürmeye çalışalım. Hayatı düşmanlıklarla kirletmeyelim. Sevgi ve dostlukla aydınlığa taşımaya gayret edelim. Dünyamızı dostluk köprüleriyle donatalım, gönüllerde sevgi ve dostluk duygularını yeşertelim. Bir dost ararken şair günü gece ededursun, geliniz biz öyle bir dost olalım ki dostluğumuzla geceyi güne çevirelim.
Yüreklerin sevgiyle bezendiği, ellerin dostça kenetlendiği bir dünya dileklerimle.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!