Her yeni yıl, olması gereken dilekler ve temennilerle başlar. Gerçekleşmesi istenir tüm dilek ve temennilerin... Herkes herkese sağlık, mutluluk ve başarı dileklerini sunar. Bir önceki yıldan daha iyi olması dilenir yeni yılın...
Güzellikler temenni edilir her yeni yılda. Tatsız olaylar olmasın istenir. İstenmeyen durumlar olmasın. Kazalar olmasın, yangınlar, depremler, seller olmasın istenir. Hiç kimse acı ve ıstırap çekmesin istenir...
Hepsinden önemlisi barış istenir. İnsanlar kavga etmesin, gözyaşı dökülmesin. Şiddet olmasın, terör olmasın. Şiddet, terör ve savaş insanların dünyasında hiç yer almasın istenir. Dargınlık ve küskünlük olmasın. Sevgi, saygı, hoşgörü olsun. İnsanlar gülsün, mutlu olsun, bolluk ve bereket olsun istenir yeni yılda...
Ne hikmetse her gelen yeni yıl beklentilerle dolup taşmıştır. Her gelen yılda ümit, umut olmuştur. Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına rahmet yağardı denilmiş. Yenide marifet olsaydı insan büyüdükçe, yaş aldıkça daha mutlu olmaz mıydı?Bilirsiniz ki; her yeni eskiyor. Her insanın yıllar gelip geçtikçe ömrü de bitiyor. O halde sadece dilemek, temenni etmekle yetinmek bir işe yaramıyor. İyi dilek ve temennileri gerçekleştirebilmek için galiba biraz da gayet gerekiyor.
Hayat, sevinç ve mutluluklarla devam ediyor. Dünya denilen bu mekanda en güzel ve mutlu bir biçimde yaşamaya çalışıyor insan. Hayatı, insani değerlerle birlikte anlamlı, yararlı kılmaya çalışmak bir sorumluluk aynı zamanda.
Hayatın da insanın da fani olduğu bir gerçek. Önemli olan bu faniliği, baki duygularla besleyerek ebedileştirebilmek. Hayatı ebedileştirmenin önemli kuralı sevgiyle dolu olabilmek. Bütün yaratılmışları Yaratandan dolayı sevmek. Onlara sevgiyle karşılık verebilmek. Sevgiyle yoğrulmak, sevgiyle doğrulmak...
“Sevelim, sevilelim” diyor gönül insanı Yunus. Arkasından da ekliyor; “Dünya kimseye kalmaz” diyor.
Dünya bir değirmen gibi dönüyor. Yıllar durdurulamaz bir biçimde adeta rüzgar gibi gelip geçiyor. Giden geri dönmüyor. Geride kalan yalnızca güzel işler, güzel hatıralar ve sevgiler...
Dünyalara sığmayan nice insanlardan bugün ne kalmış ki, geriye? Dünya denilen istasyonda bir süre kalan yolcular bir gün mutlaka uğurlanıyorlar. Şairin dediği gibi; “Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.”
Önemli olan dünya hayatımızı sevgiyle ölümsüzleştirebilmek. Sevgiyle anılmak... Sevmek ölümsüz bir duygu. Sevgi ölümsüzlük...
Allah’ı ve yarattıklarını sevmek. Sevelim sevilelim. Ölümsüzleşelim. İnsanlık, sevgi, saygı ve hoşgörü gibi değerlerden gün geçtikçe uzaklaşmanın bedelini çok ağır ödüyor. Şiddet, kanlı olaylar, vicdan ve insaf sahibi her insanı derinden yaralıyor. Kin, nefret, şiddet, bencillik ve düşmanlıklarla yaşanamaz noktalara getirilmeye çalışılan dünyamıza sevgi tohumları ekelim. Sevgiyle sulayalım onları... Sevgiyle el uzatalım... Hayat sevgiyle anlam kazanıyor. Çocuk sevgiyle büyüyor. Küçücük bir fidan sevgiyle çınara dönüşüyor. Başarı sevgiye, mutluluğa.... Gerçek sevginin oluşturacağı ortamı bir diğer gönül insanı Hacı Bektaşi Veli şöyle resmediyor:
“Sevgi muhabbet kaynar yanan ocağımızda
Bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda
Hırslar kinler yok olur aşkla meydanımızda
Aslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda.”
Sevilmek de sevmek kadar güzel. Sevilmek aynı zamanda bir mutluluk. Dünya madem kimseye kalmıyor. Yıllar bir ırmak gibi akıp gidiyor. Bu ırmağı sevgiyle ölümsüzlük şelalesine dönüştürelim. “Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz”
Sevgi dolu bir dünya dileğiyle.... Yeni yılınız kutlu olsun. Milletimize ve bütün insanlara hayırlar getirsin. Yoksulluğun, açlığın, doğal felaketlerin, salgın hastalıkların yaşanmadığı, şiddet ve terör gibi üzücü olayların son bulduğu, barış ve kardeşliğin egemen olduğu bir dönem olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!