İyilik; samimiyetle her hangi bir karşılık beklemeden, çıkar ve menfaat gözetmeden yapılan, insanlara yarar sağlayan davranışlardır. İnsanlığın zararına her hareket ise kötülüktür.
Beden sağlığından ruh sağlığına, ruhsal doyumdan toplumsal barışa, kişisel başarıdan aile huzuruna varıncaya kadar çeşitli alanlarda çalışan uzmanlar, iyiliğin arttırılmasını tavsiye ediyor.
İyiliğin iyileştirici gücü, günümüz dünyasında yeniden keşfedilmiş bir terapi yöntemi olarak kullanılıyor. İnsanın özünde var olan iyilik potansiyelinin açığa çıkması için bazı ülkelerde iyilik yapmak eğitim sürecinin bir parçası haline getiriliyor. Bir okuldan mezun olabilmek için belirli bir saat herhangi bir yerde gönüllü olarak çalışmak şart koşuluyor.
Dini öğretilerimiz Yüce Yaratıcı’nın hoşnutluğuna ulaşabilmek için iyilik yollarının ne kadar çok ve kolay olduğuna dikkat çekiyor. İnsanlara güler yüzlü davranmanın, tatlı dilli olmanın, bir engelliye yardımcı olmanın, yere atılmış bir çöpü çöp kutusuna atmanın, ağaç dikmenin, susuz kalmış bir ağacı veya hayvanı sulamanın, hastaya hal hatır sormanın, iki kişi arasını düzeltmenin, selam vermenin, helal rızık için çalışmanın, adaletli, alçak gönüllü, yumuşak huylu, hoşgörülü ve affedici olmanın, ilim öğrenmenin ve öğretmenin, yakınlara, komşulara, yoksullara, yetimlere yardım etmenin ve bunun gibi davranışların iyilik olduğunu söylüyor. Bedenî gücüyle, maddi imkanıyla, samimi duasıyla, tebessümüyle herkesin yapabileceği bir iyilik olduğunu belirtiyor.
İyilik yapmakla mutluluk arasında doğru bir ilişki var. İyilikte ferahlık var. Mutluluk ve sevinç var. İyi niyetle, sevgi ve saygıyla güzelleşen davranışlar hayatı anlamlandırıyor. İnsana huzur ve mutluluğu armağan ediyor. İyilik yapılanın gözüne, yüzüne ve davranışlarına yansıyan mutluluk, iyilik edenin yüreğinde yankısını buluyor. Kötülük ise vicdanları bunaltıyor. Adeta yeryüzünü insana daraltıyor. Hz. Peygamber, “İyilik güzel ahlaktır”, “İyilik; gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir. Kötülük ise, gönlünü huzursuz eden, içinde kuşku bırakan şeydir” buyuruyor.
Kötülük yapan kimse, kısa vadede yarar sağlar gibi görünse de yine kaybeden kendisi olacaktır. Kötülük yapanlar huzurlu olabilir mi? Atalarımız; “Ne ekersen onu biçersin” dememiş mi?
Başkalarını aldatarak yaşayanlar, başkalarının da kendilerini aldatacağını beklerler. İnsanları dolandıranlar, her an kendilerinin de dolandırılacağını beklerler. Daima kötülük yapanlar mutsuz, sevgisiz ve iç huzuru olmadan yaşarlar. Karnı aç bir çocuğun karnını doyurmak mı, yoksa küçük bir çocuğun elinden yediği elma şekerini almak mı? Hangisi mutlu eder insanı? Mutlaka aç bir çocuğun karnını doyurmak mutlu eder insanı...
Nitekim dini öğretilerimiz, insanın bencillikten uzaklaşıp başkalarına iyilik yaparak mutlu olacağını ve iç dünyasında huzur bulacağını belirtiyor. Çıkar ve menfaat gözetmeden, başa kakmadan, minnet altında bırakmadan, zarafetle, nezaketle yapılan iyiliğin bedelinin cennet olduğunu bildiriyor. Kimseyi kırmamayı, kimsesize kol kanat germeyi, muhtaçlara yardım etmeyi, yararlı insan olmayı, iyilikte yarışmayı, öğütlüyor. Ramazan ve oruç, başkalarının farkında olma bilinci kazandırıyor. Başkalarını düşünmeyi, başkalarının derdiyle dertlenmeyi hissettiriyor...
Karşıyaka’mızda gıptayla söz edeceğimiz, herkese örnek gösterebileceğimiz bir dayanışma geleneği var. Yardımlaşma ve dayanışma hasleti en güzel şekilde devam ediyor Karşıyaka’mızda. Tüm Sivil Toplum Kuruluşlarımız, Sevgili Karşıyakalılar iyilikte yarışıyor. Gönül zenginliğini maddi imkanlarıyla birleştirerek yardıma muhtaç olanlara el uzatıp onları sevindiriyor. Gerçek ibadetlerden birisi de budur.
Bir yetimi sevindirmek, bir ihtiyaç sahibini gözetmek, bir hastanın tedavisine katkıda bulunmak, dara düşene teselli sunmak, bir yalnızın yüreğine sevgiyle dokunmak, gülümsemesine vesile olmak insanı nasıl da mutlu ediyor. Kişisel mutlulukla mutluluk olmuyor. Gerçek mutluluk başkalarının da mutluluğunu görerek yaşanıyor. Bir şarkımız ne güzel söylüyor:
“Şu dünyadaki en mutlu kişi, mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi, sevmeyi bilendir
Şu dünyadaki en zengin kişi, gönül fethedendir
Şu dünyadaki en üstün kişi, insanı sevendir.”
Öyle ise iyilik yapalım. Bir iyiliğin ucundan tutalım. İyiliklerimizi çoğaltalım. Kötülük, iyiliği yaymakla engellenebilir. İyiliklerin çoğaldığı bir dünyada kötülükler kimseye zarar vermeyecek bir marjinalliğe itilebilir.
Dünyamız, ahiretimiz iyilik ve güzelliklerle dolsun. Gözünüz, gönlünüz aydınlık olsun. 8 Mayıs Cumartesi gününü Pazara bağlayan gece idrak edeceğimiz bin aydan daha hayırlı, bir ömür kadar değerli ve kıymetli Kadir Geceniz mübarek olsun. İnsanlığın barış, huzur ve esenliğine vesile olsun. Her şey gönlünüzce olsun...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!