Zamanında İstanbul'da kahvecilik yapan biri varmış. Kahvehanesi her dinden her milletten insanla dolup taşarmış. Bir gün, yeniçerilerden kabadayılığa meraklı olan bir tanesi bu kahvehaneye gelmiş, kılık kıyafetinden Rum olduğunu anladığı kişiye bakarak, "Herkese benden kahve, bu Rum'a verme" demiş. Kahveci herkese kahvesini vermiş, en son da iki fincan kahveyi almış gitmiş Rum'un yanına oturmuş. Yeniçeri hiddetlenecek olmuşsa da kahveci, "Bu kahveler senden değil, benden" diyerek onu yatıştırmış.
Aradan biraz zaman geçmiş, Sisam Adası'nda Rumlar isyan çıkartmış. Hikâye bu ya, bu kahvecide isyanı bastırmaya giden askerler arasındaymış, fakat esir düşmüş. O zamanlarda Rumlar esirleri köle pazarında sattıkları için bizim kahveci de köle pazarına çıkarılmış, kaderine boyun eğmiş beklerken gelen bir Rum tarafından satın alınmış. Alan adam kahveciyi peşi sıra yürüterek ıssız bir sokağa getirmiş ve dönüp "Beni tanıdın mı? Ben o yeniçeriye rağmen kahve ikram ettiğin kişiyim. Sen unutmuş olabilirsin ama kırk yıl geçse de ben o kahveyi unutmam. Şimdi özgürsün, yolun açık olsun" demiş. İşte "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" sözü buradan gelmekteymiş.
İnsana misliyle geri dönmeyen bir iyilik yoktur. İyilik yapanlar çevresinde iyi insan olarak kabul görür ve daha çok sevilirler, ihtiyaç halinde daha kolay destek bulabilirler. Öfkeli, saldırgan ve bencil insanlar ise yalnızlık duygularını daha çok yaşar, daha az tercih edilirler ve zor yardım bulurlar.
İyilik, sosyal ilişkilerimizi geliştirir. İyilik insanı mutlu eder. İyilik, karşı tarafı mutlu ettiği kadar, iyilik yapan kişiyi de mutlu etmektedir. Yapılan iyiliğin sonucunda oluşan pozitif ortamda neşe, sevinç ve güven gibi olumlu duygular paylaşılır.
İyilik, hayata anlam katar. İnsan, kendi çıkarını düşünmeden bir yardım yaptığı zaman hayatından tatmin olmakta, değerli bir şeyler yapmış olmanın getirdiği duygu ile anlamlı bir hayat yaşamaktadır. İyi olabilmek ve iyilik yapabilmek önemli bir erdemdir. Ve ancak erdemli bir yaşam, anlamlı bir hayatın yoluna ışık tutar.
Yapılan araştırmalarda, iyilik yapmanın mutluluğu arttırmasının yanı sıra iyiliğin fiziksel sağlığımıza da olumlu katkıları olduğu belirtilmektedir. Uzmanların belirttiğine göre, iyilik korku, kaygı ve stresi ve depresif duyguları azaltırken sakinlik ve güvenlik duygularını arttırmaktadır. Kan basıncını düşürerek genel kalp sağlığını iyileştirmeye destek olmakta, özgüven ve iyimserliğin artmasına, ikili ilişkilerde bağlanma duygusunun güçlenmesine yardımcı olmaktadır. İyilik yapmak, vücudumuzun en yıkıcı tepkilerinden stresi azaltıp dolaylı olarak stres kaynaklı sağlık sorunlarından insanı korumaktadır.
İyilik; maddi ve manevi imkanlarıyla insanların faydasına olacak işler yapmaktır. İyilik; kimi zaman güzel ahlâk, erdem ve fazilettir. Kimi zaman da hayır-hasenat, sadaka, fitre ve zekattır. İyilik bazen de bir tebessüm ve kucaklama, tatlı bir söz, güler yüzdür. İyilik; yalnıza, arkadaşa, yorguna dayanak, garibe sığınak olmaktır. Yetime kol kanat germek, yaşlının elinden tutmaktır. İyilik; karşılık beklemeden vermek, gücünü, tecrübesini, malını, sevgisini ve merhametini dünyevi bir karşılık düşünmeden paylaşmaktır. İyilik; bir defasında ağaç dikmek, öbür defasında aç kalan bir hayvanı doyurmaktır. Komşuya götürülen bir kap yemek, yol sorana yolu tarif etmektir. İyilik; dua ve niyazdır, selamdır. Hz. Peygamberin ifadesiyle “İyilik; gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir. Kötülük ise gönlü huzursuz eden ve içinde bir kuşku bırakan şeydir”.
Ne hazindir ki günümüzde iyilik, kötülük kadar insanlığın gündeminde yeterince yer bulamıyor. Kötülük, gün geçtikçe adeta dünyamızı kuşatıyor. Sevgi ve saygı, şefkat, merhamet ve adalet ve insan haklarına saygı gibi güzel duygular adeta can çekişiyor. Dünyamız savaşların, işgallerin, zulüm ve şiddetin pençesinde acılar çekiyor. İyiliğin azaldığı dünyada, sadece kendi çıkarını düşünen, empati, diğergâmlık duygularından yoksun, vahşi, saldırgan insan modelinin yaptığı kötülükler çoğalıyor. Bu olumsuzluklarla başa çıkabilmenin yolu da iyiliği hayatımızın tüm alanına yaymak ve iyilikte yarışmaktan geçiyor.
İdrak ettiğimiz Ramazan ayını fırsat bilerek iyiliklerimizi çoğaltalım, maddi imkansızlıklar içerisinde bulunan, zor şartlarda hayatlarını sürdürmek zorunda kalan insanlarımızın maddi ve manevi yardımına koşarak problemlerini çözmeye gayret edelim, hoşgörü ve bağışlayıcılığımızı ön plana çıkaralım, zaman zaman ihmal ettiğimiz akraba ve komşuluk ilişkilerimize önem verelim. Ramazan ayı milletimiz ve bütün insanlık için hayırlara, iyilik ve güzelliklere vesile olsun. Ramazan ayımız mübarek olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!