Çevre Yüce Allah’ın insana emanetidir. Çünkü insan, canlılar içinde çevreyi en üst düzeyde algılayabilen varlıktır. Bu sebeple Yüce Allah doğayı, göklerde ve yerde olan her şeyi insanın hizmetine vermiş ve insanı sorumlu tutmuştur.
Dini öğretilerimiz, israf ve savurganlıktan, aşırılığın her türlüsünden uzak durulmasını, tabiata zarar verecek her davranıştan kaçınılmasını istemiş, evrende tabii ve ekolojik bir dengenin varlığına dikkat çekmiş, bu dengenin bozulmaması gerektiğini belirtmiş, hayatı devam ettiren çevre şartlarının ve dengenin insanların eliyle bozulabileceğini bildirmiş, sorumsuzca davranışlar sergileyerek çevreyi bilinçsizce kullanmanın ve kirletmenin bütün canlılara zarar vereceğini ve sonuçta korkunç felaketlerin ortaya çıkabileceğini hatırlatmıştır.
Ekolojik dengenin bozularak korkunç felaketlerin ortaya çıkmaması için doğaya, bütün varlıklara sevgi ve rahmet nazarıyla bakan Hz. Peygamber, doğal kaynakların israf edilmemesini emretmiş, sokak ve caddelerin, yeşil alanların, avluların temiz tutulmasını öğütlemiş. Toprağın ekilmeksizin boş bırakılmasını hoş karşılamamış, toprağın işlenmesinin çevreye katkı anlamı taşıdığını vurgulamış. Su kaynaklarının korunması üzerinde ısrarla durmuş, akarsuların, durgun suların, denizlerin kirletilmesini yasaklamış. “Allah güzeldir, güzeli sever. Allah temizdir, temizi sever. Çevrenizi temiz tutunuz” buyurmuş.
Hz. Peygamber, en zor şartlarda bile olsa yeryüzünün ağaçlandırılmasını teşvik etmiş, “Birinizin elinde bir fidan varken kıyamet kopuyor olsa bile derhal onu diksin” buyurmuş, gereksiz yere ağaçların kesilmesini ve bitkilere zarar verilmesini yasaklamış. “Haksız yere bir serçeyi öldürenden kıyamet günü Allah hesap soracaktır” buyurarak hayvanların haklarının gözetilmesi hususunda uyarılarda bulunmuş.
Ne yazıktır ki insanlık, özellikle son asırda çevresiyle dostça, adil ve insaflı bir ilişki kuramadı. “Sakın dengeyi bozmayın” ilahi uyarısına riayet etmedi. Sınır tanımayan hırsıyla tabiatı, tabiat varlıklarını hoyratça kullandı. Kimyasal ve yapay ürünlerle tabiatı zehirledi. Tohumların genetiğini bozdu. Tertemiz nimetlere yazık etti. Çarpık kentleşme neticesinde tarım arazilerini beton yığınına dönüştürdü. Zehirli gaz ve dumanlarla atmosferi kirletti. Kanalizasyon sularını, tıbbi, kimyasal ve endüstriyel atıkları akarsulara, göllere, denizlere akıttı. Suya kandığımız nehirleri kirletti. Karnımızı doyurduğumuz toprakları çölleştirdi. Nefes kaynağı olan ormanları yaktı. Bazı bitki ve hayvan türleri neredeyse kaybolup gitti. Küresel ısınma nedeniyle kuraklık tehlikesi başladı. İklim değişiklikleri meydana geldi. İnsanlık adeta bindiği dalı kesti. Sonuçta çevre sorunları olarak adlandırdığımız küresel bir çevre bunalımı ortaya çıktı. Söz konusu bu bunalım, içinden çıkılamayacak devasa boyutlara ulaştı. Sadece insanı değil her türlü varlığı tehdit eder hale geldi.
Allah’ın bütün insanlığa ihsanı olan nimetlerin adil ve dengeli bir şekilde emanet bilinciyle kullanılması, kaynakların israf edilmemesi, çevrenin temiz tutulması ve huzur dolu bir dünya için çaba harcanması insanlığın ortak sorumluluğudur.
“Toprak çölleşip son ağaç kuruduğunda anlayacaksınız banknotların para etmediğini” dediği gibi bir Kızılderili atasözünün, çöl haline gelmiş bir dünyada yaşamak istemiyorsak çok geç olmadan, sahip olduğumuz değerleri yitirmeden geliniz hep birlikte birbirimize ve her varlığa saygı ve sevgi duyarak, şefkat ve merhametle çevremize sahip çıkalım ve çevremizi temiz tutalım. Tabiatta yüzyıllarca kalan ve zehir saçan plastik ve benzeri atıkları rastgele savurup atmak yerine geri dönüşüm kutularına atalım.
Beden ve elbise temizliğinin yanı sıra çevreyi koruyup güzelleştirmenin, çevre temizliğine dikkat etmenin ahlaki ve insani bir görev olduğunu, gelecek nesillere karşı bir sorumluluk olduğunu, çevreyi kirletmenin, kul haklarını ihlal etmek olduğunu, kul hakkı ihlalinin insanı ilahi mağfiretten uzaklaştıracağını unutmayalım.
Temizliğin, zarafetin ve nezaketin, ferahlığın timsali olalım. Gönlümüzü kibir, riya, haset, kin, düşmanlık gibi kötü duygulardan arındıralım. Tevazu, dürüstlük, sevgi, şefkat ve merhamet gibi güzel hasletlerle donatalım. Dilimizi kırıcı, incitici sözlerden, dedikodu, yalan ve iftiradan uzak tutalım.
Etrafımıza dış görünüşümüzle umut, söz ve davranışlarımızla huzur ve güven verelim. İçimiz, dışımız, çevremiz tertemiz olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!