Geçmişten günümüze içerisinde pek çok güzellikleri barındıran Kurban Bayramıyla bir kez daha buluşmanın mutluluğunu yaşamaktayız.
Bayramlar, kendi iç dünyamızdan başlayarak sevgi ve huzuru topluma yaymanın, birbirimizi kardeş bilip daha çok gözetmenin ve hoş görmenin, kısır çekişmelerden, anlamsız kırgınlıklardan uzaklaşarak barışmanın, öksüzleri, yetimleri, garipleri sevindirmenin ve sonuçta birbirimizin gönlüne girmenin sevincini yaşadığımız, insan olma üst kimliğinin öne çıktığı kutlu zaman dilimleridir.
Kurban, bütün semavî dinlerin, Hz. Adem’den başlayan Hz. Musa ve Hz. İsa ile devam eden Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa ile son bulan ilahî vahyin bütün safhalarında yer almış bir ibadettir.
Kurban ibadetinde, her ibadette olduğu gibi Allah’a yakınlaşmanın, O’nun rızasını kazanmak için fedakârlıkta bulunmanın ve O’na teslimiyetin sembolize edilişi vardır. İnsanın sahip olduklarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşabilmenin mutluluğunu tatmasının da fırsatıdır.
Milletimiz kurban ibadetine ayrı bir önem vermektedir. Ancak bu ibadetin yerine getirilmesi kadar o ibadeti ifa ederken gözetilmesi gereken ilke ve amaçlar da önemlidir. İnsana saygı, çevrenin korunması, temizlik, yaratılana şefkat ve merhamet her zaman gözetilmesi gereken temel duyarlılıklardır.
Bu sebeple kurban edilecek hayvana eziyet yapmayalım, kesimi ehil kimselere yaptıralım. Sağlık kurallarına ve hijyen kurallarına riayet edelim. Çevreyi kirletmeyelim. İbadetin nezahetine ve letafetine zarar verecek her türlü davranıştan uzak duralım.
Kurban ibadetinin sevabını, çevre kirliliği meydana getirerek, insanları rahatsız edip, kul haklarını ihlâl ederek azaltmayalım. Kul hakkı ihlâlinin insanı ilahî mağfiretten uzaklaştıracağını unutmayalım.
Bayramın gerçek bayram olarak yaşanabilmesi için, başta aile büyüklerimiz olmak üzere bütün yakınlarımızı, akrabalarımızı, komşularımızı, dostlarımızı, hastaları, kimsesizleri ziyaret edelim. Ebediyete irtihal etmiş büyüklerimizi rahmetle yad edelim. Kesilen kurban etinden ihtiyaç sahiplerine ulaştıralım. Sahip olduğumuz nimetleri onlarla paylaşalım.
Bu paylaşma ve kaynaşma gününde, hiç kimseyi bayram coşkusunun dışında bırakmamaya özen gösterelim. İnsanı insan olduğu için sevip Yaradandan dolayı hoş görüp dünyaya rahmet penceresinden bakalım. Etrafımıza sevgi ve barış tohumları ekelim. Düşmanlık, dargınlık ve kırgınlıkları ortadan kaldıralım. Barış, dostluk, kardeşlik ve güven içinde bir hayat sürdürelim.
Sevgili Peygamberimiz; “Hepimiz Ademin çocuklarıyız, hepimiz topraktanız”, “Birbirinize kin gütmeyiniz, birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize darılıp sırt çevirmeyiniz. Allah’ın kulları! Kardeş olunuz” buyurmuş. Bayram vesilesiyle kardeşliğimizi pekiştirelim. Ailevi ve sosyal ilişkilerimizde sevgiyi daima ön plana çıkaralım. Sevginin olmadığı yerde dostluk, barış ve kardeşliğin sözü edilebilir mi? Hz. Peygamber; “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de olgun mü’min olamazsınız” buyurmuş. Başkalarını sevdiği oranda sevilmeye layık olur insan. Çevremizdeki bütün insanları sevelim.
Sevgi ve kardeşlik… Birbirinden ayrılması mümkün olmayan iki kavram. Bunlara üçüncüsünü eklemek gerekir; o da bayram… Sevginin, kardeşliğin olduğu her yerde bayram vardır. Şairin dediği gibi,
Şu dünyadaki en mutlu kişi, mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi, sevmeyi bilendir
Şu dünyadaki en bilgin kişi, kendini bilendir
Şu dünyadaki en soylu kişi, insafa gelendir
Şu dünyadaki en zengin kişi, gönül fethedendir
Şu dünyadaki en üstün kişi, insanı sevendir.
Bütün dünya buna inansa, bir inansa
Hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutuşsa
Birlik olsa
Uzansak sonsuza…
Hayatımızın her safhasının bayram gibi veya bayrama benzer bir atmosferde geçmesi dileklerimle… Bayramınız mübarek olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!