Toplum hayatında öfkenin önemli boyutlara ulaştığını görmek hepimizi üzüyor. Her yıl yapıldığı belirtilen “Dünyanın En Sinirli Ülkeleri” araştırmasında ülkemizin ikinci sırada yer aldığı belirtiliyor. Sık sık televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında öfkeyle gözü kararmış insanların yaptığı vahşeti görmek ve bu haberleri okumak ne acı... Birçok insanın öfkesine hakim olamaması sonucu faturası ağır bedellerle karşılaştığını görüyoruz. Bir anlık öfkeyle nice hayatlar sönüyor. Bir anlık öfkeyle nice aileler temelinden sarsılıyor. Bir anlık öfkeyle nice yuvalar yıkılıyor. Bir anlık öfkeyle nice dostluklar, arkadaşlıklar bozuluyor, kalpler kırılıyor, gönüller inciniyor.
Öfke deprem gibi... Birkaç dakika süren bir depremin tahribatının uzun süre onarılamaması gibi, bir anlık öfke sonucu yapılan kötü davranışın zararı ve olumsuz etkisi uzun süre giderilemiyor. Bir anlık öfke sonucu kırılan insanın kalbi de bin sözle yapılamıyor.
Öfke, insanı taşkın davranışlara yönelten, şuuru perdeleyen ruhsal bir olay. Öfke halinde olan bir insan, şuuruna ve davranışlarına hakim olamıyor. Öfke ile beraber akıl da uçup gidiyor. Öfkeli insan sağlıklı, dengeli, bilinçli ve isabetli karar veremiyor.
Öfkesini kontrol etmeyi beceremeyen ve duygularına yenik düşen insan, belki de kısa bir süre sonra pişman olacağı, “keşke yapmasaydım, keşke söylemeseydim” diyeceği çirkin, kaba, söz ve davranışlarda bulunabiliyor, kanunlarımıza göre suç, dinimize göre günah olan şiddete yönelebiliyor. Kısacası hiç de insani olmayan hareketlerde bulunup hem kendine hem çevresine zarar verebiliyor. Öfkeyle kalkıp zararla oturuyor.
Hz. Peygamber, üç kez tekrarlayarak “bana öğüt ver” diyen birine üç defasında da “öfkelenme” demiş. “Su ateşi söndürür, sizden biri öfkelendiği zaman yıkansın, abdest alsın” buyurmuş. Yıkanmanın, abdest almanın insandaki olumsuz duyguları, negatif enerjiyi alıp götürebileceğini, öfke ateşini söndürebileceğini belirtmiş. “Biriniz öfkelendiğinde ayakta ise hemen otursun. Öfkesi giderse iyi. Şayet gitmezse o zaman da yaslansın” demiş. Öfke halindeyken eylemsizlik diyebileceğimiz yöntemin uygulanabileceğini ifade etmiş. Geçen saniyeler belki de insanı daha aklı selim düşünmeye götürüp sakinleştirebilir, konunun öfkelenilecek bir konu olmadığını düşündürebilir.
Öfke, insanın yaratılışında var olan bir duygu. Bu duygunun tamamen yok edilmesi mümkün değil. Öfkeyle başa çıkmak, onu yenmek de kolay değil. Öfkelenen insan sabırla, ağırbaşlılıkla, sükunetle davranıp iradesine hakim olabilirse işte o zaman kâmil insan olur. Yüce Allah, öfkesini yenen, ağırbaşlı, yumuşak huylu, affedici insanları sever, onlardan razı olur. Allah’ın övgüsüne mazhar olabilmek için öfkeye hakim olunmalı. “Gerçek güç gösterisi, rakibini yenmek değil öfke halinde öfkesine hakim olabilmektir” buyurmuş Hz. Peygamber.
İnsanın muhakeme gücünü zayıflatan öfkeli anlarda insanlar, aile fertleri birbirine anlayış göstermeli. Daha sonra pişman olacakları maksadını aşan ifadelerden, kırıcı davranışlardan sakınmalı. Öfkeye öfkeyle karşılık vermemeli. Öfkeye öfkeyle karşılık vermek yangına körükle gitmek gibidir. Sonuçta yangın büyür, onulmaz yaralar açabilir. Bir anlık öfkeye hakim olamamanın ızdırabını uzun süre yaşamak zorunda kalabilir insan. Sabırla davranıp, sakin bir zamanda doğru bir üslupla konuşmak üzere bekleyebilmek, sükunetle, ağırbaşlılıkla hareket etmek ise ateşi söndürmek için üzerine su dökmek gibidir. Öfkesine mağlup olmuş bir insana karşı, durumu soğukkanlılıkla değerlendirip olumlu davranışla karşılık vermek, af ve merhametle davranmak ise büyük bir kahramanlıktır.
Öfke, şiddet ve nefret insanlığın karanlık yönüdür. Sevgi, şefkat ve merhamet insanlığın aydınlık olan gerçek yönüdür. Karanlık ancak aydınlıkla, ışıkla yok edilir. Öfkeye öfkeyle, şiddete şiddetle cevap vermek karanlığın tuzağına düşmektir. Medeni insana yakışan yanlış ve kötülüğü atmak, doğruya ve güzele koşmaktır.
Öyle ise aile ve akraba münasebetlerimizde, komşuluk ilişkilerimizde, arkadaşlıklarımızda, işyerlerimizde, trafikte, çarşıda, pazarda ve ticaretimizde kısacası günlük hayatın akışı içinde olur olmaz yerde parlayıp öfkemize yenik düşmeyelim,. Sükuneti, itidali, sabrı tercih edelim ve öfke kontrolünü başarabilen olgun bireylerden olalım. Çünkü en güçlü insan öfkesine hakim olabilen insandır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!