Ana başa taç imiş
Her derde ilaç imiş
Bir evlat pir olsa da
Anaya muhtaç imiş
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadeleyi başlatmak üzere Samsun’a çıkacağı günün gecesi, annesi Zübeyde Hanım’ın hayır duasını almayı ihmal etmemiş.
Atatürk’ün Büyük Taarruz için Afyon’a cepheye gidişini sezen Zübeyde Hanım oğluna mektup göndermiş. Mektubunda “Senin için dua ediyorum Mustafa’m. Zaferi almadan dönme. Ben seni beklemeyi bilirim.” demiş.
26 Ağustos 1922’de Kocatepe’de topçu ateşi başladığında, gözlerinden birkaç damla yaş süzülen Başkomutan Mustafa Kemal; “Allah’ım! Türk ordusunu muzaffer eyle. Türklüğün ve Müslümanlığın düşman ayakları altında esaret zincirinde kalmasına müsaade etme. Anacığım bize dua et” diye dua etmiş.
Zübeyde Hanım, oğlu Mustafa Kemal’e sevgisiyle, duasıyla, güç ve moral vermiş. Onun en büyük destekçisi olmuş. Hayatı hep cephelerde geçmiş oğlunu doğru düzgün görme imkanı bulamamış. Oğlundan gelebilecek kötü bir haberin derin endişesi içinde gözyaşlarıyla dua ederek geçirmiş uzun yılları. Hastalanmış, acılar, sıkıntılar yaşamış.
Atatürk, annesinin çektiği büyük sıkıntı ve acıları şöyle anlatmış; “Annem üç buçuk senelik bütün gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi. Bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi. Sonunda çok yakın zamanda onu İstanbul’dan kurtarabildim. Ona kavuşabildim ki, o artık maddi olarak ölmüştü, yalnız manevi olarak yaşıyordu.”
Kurtuluş savaşı zaferle sonuçlanmış, oğlunun büyük başarısını görmenin mutluluğunu yaşamış Zübeyde Hanım. Tedavi amacıyla geldiği Karşıyaka’da 14 Ocak 1923 tarihinde Latife Hanım Köşkünde vefat etmiş, Hakka Atatürk o tarihte Eskişehir’deymiş. Sevgili anneciğinin vefat haberini burada almış. Çok üzülmüş, gözlerinden yaşlar akmış. Fakat Onda vatan sevgisi her şeyden daha büyük. “Merhumenin münasip tarzda defin merasimini yerine getiriniz, Cenab-ı Hak millete hayat ve selamet versin” diyerek vatan görevine devam etmiş. Her zaman olduğu gibi kendisinden önce vatanını ve milletini düşünmüş.
Ulu Önder 27 Ocak 1923 tarihinde Karşıyaka’ya, annesinin kabrini ziyarete gelebilmiş ve annesinin kabri başında şu konuşmayı yapmış; “Annemin kaybından şüphesiz çok üzüntülüyüm. Annem bu toprağın altında. Fakat milli hakimiyet sonsuza dek devam etsin. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur. Evet milli hakimiyet sonsuza dek devam edecektir. Annemin mezarı önünde ve Allah’ın huzurunda yemin ediyorum. Bu kadar kan dökerek milletin kazandığı ve elde tuttuğu hakimiyetin korunması ve savunması için gerekirse annemin yanına gitmekte asla kararsız davranmayacağım. Milli hakimiyet uğrunda canımı vermek benim için vicdan ve namus borcu olsun.”
12 Ekim 1925 tarihinde de İzmir’e teşrif eden Atatürk Karşıyakalılara hitaben şunları söylemiş; “Ben İzmir’in tamamını tanır ve severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim. Yalnız bir tesadüf beni Karşıyaka’ya daha ziyade bağlamıştır. Karşıyakalılar! Anam sizin sinenizde, sizin topraklarınızda yatıyor, İzmir’i gördüğüm gün evvela Karşıyaka’yı ve orada sizin sinenizde, sizin topraklarınızda yatan anamın mezarını gördüm.”
Vefatının yıl dönümünde Atatürk’ü yetiştirip milletimize armağan eden büyük Türk kadını, ebedi Karşıyakalı Zübeyde Ana’mızı rahmetle, şükranla anıyorum. Ruhu şad olsun. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhu şad olsun. Şehitlerimizin, vefat etmiş gazilerimizin ruhları şad olsun. Makamları âli, mekanları cennet olsun. Yaşayan gazilerimiz sağolsun. Cumhuriyetimiz ilelebet payidar, milletimiz bahtiyar olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!