Çocuklar geleceğimizin teminatı ciğerparelerimizdir. Dünya hayatının süsü, Allah’ın bir emanetidir. Bu devrede onların en çok ihtiyaç duyduğu şeyler sevgi, şefkat ve merhamettir. Çocuklara sevgi, şefkat ve merhamet ise tıpkı kurak bir çöldeki bitkiye su gibi, hava gibi zaruri bir gıdadır. Onların sağlam ve sıhhatli bir ruh yapısına sahip olarak yetişmesi, ancak, sevgi dolu bir ortamda büyümesiyle mümkündür. Anne ve babanın çocuklarına verecekleri en ucuz fakat en kıymetli hediye şefkat ve sevgileridir. Sevginin, şefkatin kalktığı, yok olduğu bir aile, bir dünya karanlık bir havaya bürünmüş demektir.
“Küçüklerimize şefkat ve merhamet göstermeyen bizden değildir” buyuran peygamberimiz, masumiyetin simgesi olan çocuklara sıcak bir ilgi, sevgi ve şefkat göstermiş. Bu, sert mizaçlı bazı bedevilerin şaşkınlığına yol açmış.
Hz. Peygamber bir gün torunu Hz. Hasan’ı öpüyormuş. Orada bulunan bir şahıs Peygamberimizin bu davranışını yadırgamış, “ Doğrusu benim on çocuğum var, hiçbirini öpmüş değilim” demiş. Bu kez yadırgama sırası Hz. Peygamber’ e gelmiş ve şu anlamlı uyarıda bulunmuş; “Merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.”
Bir defasında da bedevilerden bir grup insan Peygamberimiz’in yanına gelmiş. Peygamberimiz’in torunlarını öptüğüne tanık olmuşlar ve “Siz böyle torunlarınızı öper misiniz?” demişler. “Evet” cevabını alınca da olumsuz bir tavır takınmışlar. Bunun üzerine Peygamberimiz; “Allah sizin kalplerinizden şefkat ve merhameti çekip almışsa ben ne yapabilirim?” buyurmuş.
Bir adam Hz. Peygamber’in yanında otururken oğlunu dizine, kızını ise yere oturtunca hemen müdahale eden Peygamberimiz, “Çocukların arasında eşit davranmadın, adil olmalısın” diye ikaz etmiş.
Dinimiz kız çocuğunun dışlanmasına ve incitilmesine, haklarından mahrum edilmesine asla müsaade etmemiş. Kur’an-ı Kerim, kızı olduğunu duyunca kahrolan, yüzü öfkeden kapkara kesilen, utançtan insan içine çıkamayan cahiliye araplarını açıkça kınamış, onların kız çocuklarına karşı tutumlarını cahillik ve beyinsizlik olarak nitelemiş.
Kur’an’ın gönderilişinin üzerinden on dört asır geçmesine rağmen, Müslümanlar olarak kız çocuklarına karşı izlenen ayrımcılık ve kadın hakları konusunda hâlâ Yüce Yaratıcı’nın kınadığı bir konumda olmamız esef verici ve düşündürücü bir olay değil mi? Diğer taraftan kızlarına karşı son derece şefkatli ve merhametli bir baba olan, genç kız ve kadınların hor görülmesine, zorla evlendirilmesine, dövülmesine müsaade etmeyen, kızlarını iyi eğitip yetiştiren ebeveynleri cennetle müjdeleyen Hz. Peygamber’in babalığını örnek alabildiğimiz söylenebilir mi?
Kadını erkekten aşağı ikinci bir cins olarak algılayan, oğlunu kızından üstün gören, kız çocuğunu sevinçle bağrına basamayan cahiliye zihniyeti bugün de aramızda mı dolaşmakta acaba?
Kız çocuklarını, aile kurma sorumluluğuna sahip olmadan evliliğe zorlamak ve bunu İslam dininden hareketle meşrulaştırmaya çalışmak büyük bir günahtır. Bu yanlış tutum ve söylemin dinimizin evlilik anlayışıyla hiçbir ilgisi yoktur. Çocukların ihmal ve istismarı en büyük zulümdür. Nerede, nasıl, ne zaman olursa olsun ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, çocukların ihmal ve istismarı, insanlık dışı bir eylemdir. Çocukları mağdur eden, geleceklerini karartan hiçbir söz ve davranışın mazereti ve meşruiyeti olamaz. Bir çocuğun hayatını karartmak hem Allah katında hem de insanlık önünde hesabı verilemeyecek ağır bir suçtur.
Çocukların küçük yaşta evlendirilmesi asla kabul edilemez. Dinimize göre kadın ve erkek hem duygusal hem de zihinsel olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilemez. Nitekim ülkemizde evlilik yaşının asgari sınırı on sekiz olarak kanunlarla belirlenmiştir. Anne-babalar başta olmak üzere herkesin evlilik yaşı ile ilgili kanunlarımızla belirlenen sınırlara riayet etmesi hem dini hem hukuki bakımdan gerekli bir davranıştır. Ayrıca ailede huzur ve mutluluğu sağlamanın bir şartıdır.
Yüce Allah’ın bir emaneti, ailenin ziyneti ve sevinç kaynağı olan çocuklarımızı sağlıklı bir aile ortamında, ilgi, sevgi, şefkat ve merhametle ve güzel ahlakla yetiştirelim. Şiddet, baskı, korkutma ve yıldırma gibi olumsuz tavırlardan uzak duralım. Eğitimlerine, sosyal, psikolojik ve kültürel gelişimlerine özen gösterelim. Onları her türlü kötülükten, her türlü ihmal ve istismardan koruyalım. Çocuklarımıza yönelik her türlü ihmal ve istismara karşı hep birlikte mücadele edelim.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!