İnsan ölümlü bir varlık, bir fani... Bâki olan sadece azamet ve ikram sahibi Yüce Rabbimiz...
Atatürk, dünya tarihinde gelmiş geçmiş en büyük liderlerden birisi... Deha sahibi bir asker. Büyük bir düşünür ve fikir adamı. Çağa damgasını vurmuş bir önder.
Diğer milletlerin devlet adamlarına göre farklı özellikler taşıyan bir lider Atatürk. Bu farklılıklardan birisi de, O’nun söylev ve demeçlerinde zaman zaman kendisinin bir fani olduğunu vurgulaması ve bu gerçeği dile getirmesi...
Atatürk’ün İzmir’de yaptığı bir konuşmada, hepimizin hafızasına yerleşmiş şu sözleri bunun en güzel örneği;
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Vatanımızın parçalanıp işgal edildiği, milletimizin esir edilmek için binbir eza ve cefaya uğratıldığı, milletimizin var olmak veya olmamak gibi zor bir tercihle karşı karşıya bırakıldığı en zor günlerde Mustafa Kemal Paşa Türk Milletine önder olmuş. Anadolu’da Kurtuluş Savaşını başlatmış. “...Ta ki, son din yurdunu yitirmesin, ta ki milletimiz köle olmasın...” demiş. Emperyalist güçlere Türk Milletiyle beraber karşı koymuş. Kendisinin de çok güzel ifadelendirdiği gibi, “Tevfikât-ı Subhaniye” ile vatanı düşman işgalinden kurtarmış. Misak-ı Milli sınırları içerisinde yeni bir Türk Devleti kurmuş. Yirminci yüzyılın başında büyük bir eser meydana getirmiş... Türkiye Cumhuriyeti Devleti...
Atatürk, tesis ettiği eser olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve inkılabını şöyle tarif etmiş;
“Uçurumun kenarında yıkık bir ülke...türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... yıllarca süren savaş... ondan sonra içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız inkılaplar... İşte Türk genel inkılabının bir kısa ifadesi...”
Hak vaki olmuş... 10 Kasım 1938’de Atatürk Allah’ın rahmetine kavuşmuş. Aramızdan ayrılmış ebedi aleme göçmüş. Hakk’a yürümüş... Yıllar önce söylediği gibi onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti milletiyle bu günlere erişmiş.
Dünyada güzel bir nâm ve eser bırakmış, kalplerde taht kurmuş insanlar, eser ve iyilikleriyle, güzel isimleriyle aramızda yaşarlar. Kendileri vefat etmiş olsa bile...
Hz. Ali; “Vefat ettikten sonra da yaşamak isteyen ölmez bir eser bıraksın” demiş. Atalarımız; “At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır” demiş.
Büyük şair Baki’ de; “Bâkî kalan bu kubbede, hoş bir sadâ imiş.” derken bu dünyada hoş bir sesin, güzel bir davranışın ve eserin sonsuza dek kalacağını ve hayırla anılacağını, faydalı, güzel bir eser bırakanın asırlar geçse de unutulmayacağını belirtmiş.
Vatanımızı işgalden kurtaran, milletimize bayrağımızın dalgalandığı, ezanımızın okunduğu, hür bir vatan bırakan, Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Aziz Atatürk kadirşinas milletimizce asla unutulmadı, unutulmayacak... Daima şükranla, minnetle anılacak... Her zaman kalplerde yaşayacak... Onun “en büyük eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak.
Ebediyete irtihalinin yıldönümünde Aziz Atatürk’ü rahmet ve şükranla, özlemle anıyoruz. Ruhu şad olsun. Silah arkadaşlarının, şehit ve gazilerimizin, Zübeyde Hanım’ın ruhları şad olsun. Cumhuriyetimiz ilelebet payidar, milletimiz bahtiyar olsun.
Yüce Allah devletimizi, milletimizi her türlü kötülükten, deprem, sel gibi tabii afetlerden, salgın hastalıktan muhafaza buyursun. Kimseyi darda ve zorda bırakmasın.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!