1857 yılında Selânik’e bağlı Langaza kasabasında Sofuzade Feyzullah Efendi ve Ayşe Hanım’ın çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi, Balkanların Türkleştirilmesi için Karaman’dan gelip bölgeye yerleştirilen Konyarlar adı verilen yörüklerdendi. Babası ona Zübeyde ismini koydu.
Okur yazar kadının çok az olduğu o dönemlerde, çocukluğunda okuma yazma öğrendi. Geleneklerine ve manevi değerlerine bağlıydı. Yardımsever, iyiliksever, ince kalpli bir insandı. Bilge bir kişiliğe sahipti. Ona Zübeyde Molla denilmekteydi.
1871 yılında Kocacık yörüklerinden Hafız Ahmet Efendi’nin oğlu Ali Rıza Efendi ile evlendi. Karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşayan bu uyumlu ve mutlu çiftin Fatma, Ahmet, Ömer, Mustafa, Makbule ve Naciye isminde altı çocukları oldu. Ancak, o dönemdeki salgın hastalıklar çocuklarının peşini bırakmadı. Fatma, Ahmet, Ömer ve Naciye farklı yıllarda hayatlarını kaybetti.
Zübeyde Hanım çocuklarının vefatıyla sarsılmışken bir de eşi Ali Rıza Efendi’yi kaybedince hayat onun için daha da zorlaştı. İki çocuğu Mustafa ve Makbule ile birlikte köye, kardeşi Hüseyin Efendi’nin çiftliğine göç etmek zorunda kaldı. Sabır ve fedakarlıkla, sevgi ve şefkatle büyüttü çocuklarını. Oğlu Mustafa’yı eğitimini tamamlaması, iyi bir eğitim alması için Selânik’teki halasının yanına gönderdi. Oğlu Mustafa, Şemsi Efendi Mektebini, Askeri Rüştiyeyi ve Manastır Askeri İdadîsini bitirip İstanbul’da Harp Okulunda öğrenime başladı. Teğmen rütbesiyle mezun olup Harp Akademisine devam etti, yüzbaşı rütbesiyle akademiyi tamamladı. Cepheden cepheye koştu, hayatının 18 yılı karargâhlarda, savaş meydanlarında geçti. Zübeyde Hanım oğluna hasret geçirdi uzun yılları.
Balkan Savaşından sonra sınırlarımız dışında kalan Selânik’ten birçok Türk gibi, kızı Makbule ile birlikte ayrılmak mecburiyetinde kaldı ve İstanbul’a geldi.
Birinci Dünya Savaşı sonrası Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşmasıyla, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son verilmiş, başta İstanbul olmak üzere vatanımızın dört bir tarafı işgal edilmişti. Mustafa Kemal Paşa Anadolu’ya geçip Milli Mücadele’yi başlatmaya karar vermişti. Samsun’a gideceği günün gecesi annesine ve kardeşine durumu anlattı. Oğluyla dertleşip konuşan Zübeyde Hanım, sabah dualarla Samsun’a yolcu etti oğlunu.
Milli Mücadele yıllarında Zübeyde Hanım büyük zorluk ve sıkıntılar yaşadı. İşgal kuvvetlerince evine sık sık yapılan baskınlar ve oğlu Mustafa Kemal Paşa hakkında duyduğu kaygı ve keder nedeniyle sağlığı bozuldu, kısmi felç geçirdi, görme yetisini kısmen kaybetti.
Mayıs 1919’da ayrıldığı Mustafa’sına üç sene sonra 1922 yılının Haziranında kavuşabildi ve Ankara’ya yerleşti. Büyük Taarruz öncesi elini öperek helallik isteyen oğlunu, bir annenin yapabileceği en içten duaları yaparak uğurladı cepheye. Büyük Taarruz’un ikinci günü oğluna yazdığı mektubunda “Sana dua ettiğimi bilesin. Sakın savaşı kazanmadan dönme” dedi... Ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa savaşı kazandı. Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman İzmir’e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu.
Ne yazık ki, Zübeyde Hanım zaferin ve özgürlüğün keyfini uzun süre yaşayamadı. Çünkü işgal yıllarında İstanbul’da başlayan hastalığı daha da ilerlemişti. İzmir havasının kendisine iyi geleceği düşüncesiyle ve müstakbel gelini Latife Hanım’la tanışmak amacıyla Karşıyaka’mıza geldi. 14 Ocak 1923’te Latife Hanım Köşkünde yaşamını yitirdi. Acılarla dolu hayatı son buldu. Karşıyaka’da ebedi istirahatgâhına tevdi edildi. Kurtuluş Savaşı’nın hüzünlü, gururlu, güçlü ve kahraman Türk kadınlarından biri olarak tarih sayfalarında yerini aldı.
Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi, Atatürk’ün Karşıyaka’mıza emaneti ve Karşıyaka’mızın aziz misafiri Zübeyde Hanım’ı vefatının 101. yıl dönümünde rahmetle ve şükranla anıyoruz. Ruhu şad olsun. Mekanı cennet olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!