Şiddet denilince belki de görünür olduğu için ilk akla gelen fiziksel şiddet olmaktadır. Şiddet ya görünmüyorsa? Görünmeyen sopalarla insanın insan olma vasfına vuruluyorsa, onuru zedeleniyorsa mesela? Benliği yaralanıyorsa? Bakışlarla tokatlanıyor, sözlerle tekmeleniyorsa, aşağılanıyorsa kadın? O zaman şiddet yoktur denilebilir mi? Eşi tarafından hakarete uğrayan, azarlanan, küçümsenen, emekleri takdir edilmeyip sürekli eleştirilen kadın şiddet görmüyor diyebilir miyiz? Küfürlü sözler, hakaretler, iftiralar ezmez mi insanı? Şiddet görmüyor diyebilir miyiz anne ve babasıyla, akrabalarıyla görüşmesine izin verilmeyen kadın? Maaşına el konulmuş yaşlı büyükanne şiddetle karşı karşıya değil midir? Şiddet sadece fiziksel boyutuyla değil, sözel, ekonomik ve psikolojik boyutlarıyla da ciddi bir problemdir. Din, ahlak, ve hukuk bakımından kesinlikle kabul görmemiş bir eylemdir.
Şiddet, bir müslümanın sorunlarını çözmeye çalışırken başvuracağı bir yöntem asla olamaz, olmamalıdır. Müslümanı “elinden ve dilinden diğer insanların zarar görmediği kimse” olarak tarif eden Peygamberimiz, hayatı boyunca hiçbir varlığa, hiçbir şekilde şiddet uygulamamış, hiçbir varlığa el kaldırmamış, eşine, aile fertlerine ve tüm insanlara karşı gayet nazik ve hoşgörülü davranmıştır. Nezaket, zarafet ve letafet Hz. Peygamber’in en önemli özellikleridir. Sevgili peygamberimiz, bayanların hassas olduklarını, incitilmemeleri gerektiğini bildirmiş, “Allah’ın hanım kullarına vurmayın” buyurmuş. Eşine el kaldıranları kınamış, “Bu adamların sizin hayırlılarınız olduğunu sanmayın” buyurmuş. “Eşinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek sözler söylemeyin” buyurmuştur. Hz. Peygamber, genç kızların ve kadınların hor görülmesine, dövülmesine, zorla evlendirilmesine, geleneğin getirdiği haksız tutum ve davranışlara maruz kalmasına asla müsaade etmemiştir.
Şiddet kime, neye karşı ve hangi şekilde yapılırsa yapılsın dinimizin asla kabul etmediği bir davranış biçimidir. Kadına şiddet, gaddarlığın, seviyesizliğin ve cehaletin tezahürüdür. Kadına şiddet vicdansızlığın zirve noktasıdır.
Şiddetin meşru bir gerekçesi olamaz. Her ne sebeple olursa olsun bir kadının şiddete maruz bırakılması ve canına kıyılması en büyük zulümdür. İnsanlıkla bağdaşmayan büyük bir günahtır.
Kadın olsun, erkek olsun her insanın canı, onuru ve hakları dokunulmazdır. Kadın ile erkek arasındaki biyolojik farklılığın ötekileştirmeye gerekçe kılınması ve hak ihlallerine yol açması dinin, aklın ve vicdanın asla tasvip etmediği bir durumdur. Allah’ın kulları arasında yapmadığı bir ayrımı bizim yapmamız doğru değildir.
Kadını alçaltan, geride bırakan ve onu bastıran hiçbir toplum başarıya ulaşamaz. 5 Aralık 1934’te Fransa ve İtalya’dan 11 yıl, İsviçre’den 36 yıl önce Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir konuşmasında şöyle demiştir; “Bir toplum erkek ve kadın olmak üzere iki cins insandan oluşur. Bir bölümünü geliştirip diğer bölümünü geliştirmeden toplumun tümünün gelişmesi imkansızdır. Bir toplumun yarısı topraklara zincirle bağlı kaldıkça, diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün müdür?”
Dinimiz her insanın yaşama hakkını ve onun diğer temel haklarını dokunulmaz ve mukaddes haklar ilan etmiş, haksız yere insan öldürmeyi bütün insanlığı öldürmekle eşdeğer tutmuştur. Bu manada ne ailede ne de toplumda en ufak şiddete rıza göstermemiştir. Sevgi, saygı, şefkat ve merhameti ve adaleti emretmiş, haksızlığı ve her türlü kötülüğü yasaklamış, nezaketi, zarafeti, tatlı dilli, güler yüzlü olmayı öğütlemiştir. Dolayısıyla şiddet olarak nitelendirilecek her türlü söz, tavır ve davranışlardan kaçınılmalıdır.
Kırıcı olmak, kaba davranmak, kırıp dökmek, rencide edici davranışlarda bulunmak, buyurgan bir tavır takınmak, insanları birbirinden uzaklaştıran, başta aile olmak üzere kurumsal yapılara zarar veren, hatta dağılmasına neden olan kötü davranışlardır. İnsanlar arasında gönülleri kaynaştıran, ilişkilere derinlik kazandıran en önemli hasletler ise nezaket, zarafet ve letafettir.
Geliniz kimseye zarar vermeyecek, bilerek karıncayı bile incitmeyecek bir hayat tarzını benimseyip yaşama gayreti içinde olalım. Şiddet hayatımızdan uzak olsun. Sevgi ve saygı, barış ve hoşgörü hayatımıza hakim olsun. Kadına şiddet, kadın cinayetleri ve terör son bulsun. Kız çocuklarının ve kadınların aile içi şiddet, cinayet ve cinsiyet ayrımcılığı gibi olumsuzluklarla karşılaşmadığı, birbirimize insan olarak sevgi ve saygı duyduğumuz bir dünya dileğiyle... Herşey gönlünüzce olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!