Sivas İlinde, girişimci bir ruh kadınları maddi- manevi olarak korumak adına pembe renkli taksi düşüncesini hayata geçirmiş. Üstelik, şoförü ve müşterisi kadın olacakmış. Ne şirin, ne cici, ne şeker bir düşünce bu böyle, bayıldım!…
Değil mi ama kadınlar pembe taksilere binmeli, pembe tarife uygulaması ile pembe duraklar olmalı hatta bu duraklara sırf pembe kıyafetlerle gelmeliler. Şeker şeker bir yolculuk. Pembe bir taksiye bineceksiniz ve kadın bir şoför kullanıyor olacak. Diyelim ki bir erkekte, pembe taksiyle yolculuk yapmak istedi; olmaz efendim binemezsin, erkek milleti kadın taksiyi ararmıymış hemen 155 e bilgi verilecek besbelli kötü niyetli bir düşünce tarzı olduğu anlaşılıp önceden tedbir alınmış olacak böylece. Tabi kadınlarda diğer taksilere binme gafletine kapılır ve başına bir hal gelirse “kendi düşen ağlamazmış” deyip yine kendi haline bırakmakta caiz olur artık.
Peki, renklerle cinsiyetleri dizayn etmek kötü niyetli kişilere ben burdayım da deyip davetiye çıkarmaz mı? yani bak işte bu araçtaki şoförde, müşterisi de kadın denmez mi? Diğer taraftan sarı taksi şoförlerini birer suçlu namzeti olarak fişleyip evinin ekmeğini kazanan bu insanlara da haksızlık etmiş olunmaz mı? Üstelik işlenen cinayetlerin önemli bir kısmının aile bireyleri tarafından yapıldığını bile bile…
Kadınları korumak için sıkı sıkı giyindirdik, başlarını örttük, vücut hatlarını saklayacak kıyafetlere yerleştirdik. Kadını görünmez kılıp bir nevi askerlikte olduğu gibi doğa rengiyle uyumlu kıyafetlere yerleştirmek, kadının cismini görünmez kılmaya çalışmak, kadının sorunlarını çözmek anlamına mı geliyor? Biz kadını ikinci sınıf, öteki, sarılıp sarmalayıp sosyal alanda hatta ev içinde haremlik-selamlık uygulamalarıyla saklanacak bir cins olarak gösterdikçe; kadını, anne, eş, kardeş, erkeğin namusu kavramına indirgeyerek; melek, çiçek, tozpembe renklerle gösterdikçe zayıf, aciz, korunmaya muhtaç bir insan yada “cinsel obje” olduğu vurgusuyla kadını bir hedef olarak göstermiş olmuyor muyuz? Sizler! Kadını birey olarak yok saymak adına tarih boyunca kadının, “kadın insan kimliği” olduğu gerçeğini öteleyerek bu güne kadar taşımanız dahi, kadının; istekleri, amaçları olan, kişilikli birey olduğu gerçeğini yok edemeyeceğinizi halen görmek istememeniz, kadının insan olduğunu, sizler gibi eşit bireyler olduğunu ve onun, toplum içinde eşit, özgür bir şekilde yaşaması için gereken yasal düzenlemelerin yapılıp, kadınların yerine aksine yeltenenleri tecrit etseniz maliyeti daha ucuz ve daha insanca olmaz mı? Tüm mesele renkse, herkese pembe gözlükler dağıtılıp her yer tozpembe görüldüğünde çözümünde bulunmuş olduğunu mu düşünmüş olacağız?
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!