Her toplumun farklı kültürel yapısı vardır. Maddi ve manevi unsurlardan oluşan kültür, bir biriyle aynı oranda gelişmeyebilir.
İnsanın ilk sosyalleşme süreci aileden başlayarak; arkadaş çevresi, öğrencilik, iş hayatı derken bu sürecin içinde harmanlanarak sosyalizasyonunu tamamlar.
Toplumlarda böyledir; değiştirirken değişirlerde.
Tarihsel gelişim sürecinde devlet kavramı oluştuğunda, yönetici sınıfı bir ailenin hanedanlığında, aşiretler, boylarla… Sürer. Babadan oğula devir olan yönetim süreçleri, savaşlarla kaybedildiğinde iktidar elden gider. Bir devlet yıkılıp diğer devletlerin boyundurluğu altına girer.
Uygarlaşmayla birlikte cumhuriyet dönemi başlar. Tarih cumhuriyet dönemi yönetimlerine geçişleri, kanlı ve çeşitli mücadelelerle nihayetinde devrimlerle meydana geldiğini göstermektedir. Cumhuriyetle yönetilen ülkelerde yönetici aktörler, siyasal partilerdir artık.
Belli aralıklarla yapılan seçimlerde her ülkenin kendi uygulamasına göre yeterli sayıda milletvekili çıkaran parti, hükümet etme hakkını kazanır. Giremeyenler ise muhalefette kalıp, eksikliklerini giderebilirlerse sonraki iktidar kendilerine gelir. Siyasi partilerin hedefi iktidar olmaktır. Zira; her partinin bir programı ve ideolojisi vardır. Bu ideolojinin halkta karşılığı yoksa, yada ideolojilerini halkta temellendirmeyi beceremiyorlarsa eğer, o zaman var olmalarının da anlamı yoktur. Demokrasilerde ise, azınlıkta olanların haklarının çoğunluk tarafından güvenceye alınması vardır. Demokrasi; bir kültür işidir aslında, maddi ve manevi kültür sonucu özümsenerek oluşur. Anayasanıza maddi olarak demokratik haklar diye yazılı olsa bile, eğer; toplum buna manevi olarak hazırlanamamışsa, diktatörlüklerin hüküm sürdüğü kaos ortamında yıkımlar yaşanır.
Ülkemiz bu yıl iki kez genel seçim yaşadı. 7 Haziran genel seçiminin sonucunda halk bir koalisyon kurulmasını öngörüyordu. Maddi unsurlar böyle olduğu halde demokrasiyi içine sindiremeyen, yani manevi olarak demokrasiye hazır olmayan partiler yüzünden beş ay sonra tekrar seçim oldu. Böylece halk: “Tek parti hükümeti kurulsun” dedi.7 Haziran seçimlerinden tamamen farklı çıkan 1 Kasım seçim sonucunda, on üç yıldır muhalefette kalan partilerin yönetimleri sorumluluklarını yerine getirmiyorlar. CHP Genel Başkanı Sayın KILIÇDAROĞLU’nun fedakar çalışmalarını çok beğenmeme, demokratik lider profilini taşıdığına inanmama rağmen, seçim sonuçlarının çıktığı bu tabloda; tek partinin ezici çoğunlukla iktidara gelmesinin farklı argümanları olsa bile, yine de; sürekli muhalefette kalarak seçim mağlubiyeti yaşayan partilerin lider ve yöneticilerinin bu gerekçeleri kılıf olarak gösterme kolaycılığı olamaz. Bu kolaycılık yetmezmiş gibi parti içerisinde aktif görev alan milletvekillerinin seçim yenilgisinde üzerlerine alınmadan sorun sadece genel başkandaymış gibi, üstelik bu konuda eleştirilecek en son insan olduğu halde, adaylık yoklamaları yapmaları ayrı bir sorumsuzluk örneğidir. Bu bağlamda CHP içinden ve dışından CHP yönetimine karşı şahinci çıkışları da hiç tasvip etmiyorum. Esas alınması gereken bir arada duruş dilini öngören ortak örgütçülük tutumu söz konusu olmalıdır.
Seçim sonuçları; maddi olarak ayan beyan ortada olduğu halde, sürekli muhalefette kalan siyasi partilerin yönetimleri bunun bir yenilgi ve değişimin olması gerektiğini görmemeleri demokrasi kültürünü manevi olarak içselleştiremediklerini göstermektedir. Siyasi partilerin içyapısı bile demokrasinin yeşermesine izin veremez bir demokrasi örneği sergilemeyi benimseyemezse halk demokrasiyi içselleştirmek için bir vahiy gelmesini mi bekleyecek?
Oysa ki, uygar ülkelerde başkanlar ve bakanlar dahi bir olumsuzluk durumunda istifa etmek gibi erdemli bir davranış gösterebiliyorlar. İletişim çağında yaşıyor olmamız kültürlerin birbirini olumlu yada olumsuz etkiler. Maddi seçim tablosu yöneticilere istifayı gösterdiği halde manevi olarak yerleşememesi uygarlık yolunda ilerlemesi gereken ülkemizde önemli bir kültürel gecikmeği beraberinde getiriyor.
Sizler koltuğunuzda bir şekilde partilerinizin içinde iktidarınızı koruyarak nimetlerinden yararlanabilirsiniz. Unutulmaması gereken ise, size oy vererek iktidar olmanızı isteyen halk, umutsuzluğa sürükleniyor. Başka bir Türkiye olmadığına göre; sizler, sırça köşklerinizden ayrılıp istifa etmek gibi onurlu bir davranışı içselleştirirseniz kanımca çok iyi olacak.
Zira; her oy bir insandır, bir umuttur, bir inançtır. Kağıttan oluşan bir pusula olarak görmeye devam ederseniz. Her oyun vebalini üzerinizde taşırsınız benden söylemesi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!