Ülkemizde toplumun en fazla izleme oranı olan Futbolda süper lig başladı. Başlaması ile birlikte her maç sonuna ilk defa kaybeden kulübün başkanları sonrada azda olsa kazananlar. Federasyona, hakemlere, futbol federasyonuna ver yansın, fair playe sığmaz sözlerle adeta saldırıyorlar. Peki, bunu nasıl önleriz? Bu konuda spor basınına düşen bir görev var mı? diye düşündüm. Eli kalem tutanlara bir önerim var. İlk olarak 3 büyük kulübümüz Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın tarihteki örnek başkanlarını incelesinler ve özelikle 1950 futbolda profesyonelliğin kabul edildiğinden bu yana göreve gelen başkanların maç sonlarında, transfer olaylarındaki davranış ve değerlendirmelerini toplasınlar. Örnek olarak Fenerbahçe’den:Şükrü Saraçoğlu, Zeki Rıza Sporel, İsmet Uluğ, Faruk Ilgaz, Galatasaray’dan :Suphi Batur, Yusuf Ziya Öniş, Refik Selimoğlu, Ulvi Yenal, Beşiktaş’dan :Abdullah Ziya Kozanoğlu, Hakkı Yeten, Süleyman Seba, Şekip Okçuoğlu’nun olaylar karşısında davranış ve beyanatlarını kapsayan kitabada: “Bir Spor Kulübüne Başkan olmak’’ adını versinler. Böylece spor kulüplerine başkan olacaklara bir elkitabı hayata geçirilsin. Bu arada bir anımı da örnek olarak vermek isterim. 1960 larda idi. Cumhuriyet gazetesinde çalışıyordum. Galatasaray kulübünün eski binasında başkan Suphi Baturun yanında oturuyordum. O sırada voleybol şubesinin bir sorumlusu heyecanla geldi ve başkana’’ Fenerbahçe’nin en iyi oyuncusunu alıyoruz’’ dedi. Başkan Batur şöyle bir baktı ‘’ Bundan İsmetin haberi varmı?’’ diye sordu. Bu ismet Fenerbahçe’nin başkanı ünlü Yavuz İsmet Uluğ idi. Santral memuresine ‘’ ‘’Bana İsmet beyi bağlayın’’ dedi. Konuşma şöyle devam etti ‘’ İsmet Merhaba, bizimkiler sizden bir voleybolcu alıyorlarmış senin iznin var mı? Karşıdan İsmet Uluğ alsınlar’’ dedi. Selamlaştılar. Bu olay büyük kulüplere nasıl başkan olunur? Sorusunun cevabıdır bence. Her ikisini saygı ve rahmetle anıyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!