Tarihte kök vatanımız Orta Asya’dan bu yana; Türk toplumlarında kadının eşit ve saygın yerini görüyoruz. Onun için, sevgili yurdumuzun başında da ANA vardır. Ana vatan deriz. Tarihin her sayfasında ve son İstiklal Savaşı’nda da onların kınalı elleri zaferlere ulaşmamızın hamurunu yoğurmuşlardır. SPOR bir toplumsal olaydır. Türk kadınları da ilk modern Olimpiyattan bu yana, milli formayı taşımaya başlamışlar, sporun çeşitli dallarında sık olmasa da podyuma çıkmışlardır. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında onları birçok spor dalında şeref kürsülerinde görmekten çok mutluyuz. Ninelerimizden başlayarak tüm kadınlarımızı sevgi, saygı ile kutluyoruz. Onları voleyboldan, cimnastiğe, güreşten, haltere, tekvandodan, okçuluğa, basketboldan, futbola, eskrimden, küreğe, hatta kış sporlarında yeni dallara kadar şampiyonalarda, kürsülerde görüyoruz. Bu başarıda en büyük pay, futboldan kazandıklarını amatör şubelere sarf eden fedakar spor kulüplerinindir. Onları futbolu biraz öne alan belediyeler izliyorlar. Bazı spor federasyonları ise nedense, isteğimiz çabayı ve tempoyu gösterememektedirler. Bu konuda sorulara cevap verecek makam Gençlik ve Spor Bakanlığı’dır. Amma; o da başta atletizm olmak üzere çözülmeyen bir suskunluğun içindedir.
Ülkemizde dinamik bir gençlik vardır. Onları erkeği ile kadını ile destekler, yol gösterir ve iyi eğitirsek, dünyadaki şampiyonluk kürsüleri ay-yıldızlarla donanacaktır. Bu inancı hiçbir zaman kaybetmemeliyiz.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!