Atletizm tarih boyunca sporların anasıdır. Arkeolojik çalışmalarda karşımıza çeşitli atletizm dallarında hep sporcu atlet heykelleri çıkar. Türkiyemizde ise 1870’de Galatarasay Lisesi’nde öğretmen Curelle ile başlayan ilk atletizm atılımı, 1900’lerin başında modern manada gündeme gelmiş, 1912 Stockholm Olimpiyatlarında Türk atletleri yarışmışlardı. Bu yıl 100’ncü yılını kutlayacak 1924 Paris Olimpiyatında Türk ekibinde başta merhum Ömer Besim Koşalay olduğu halde atletizm ekibi yer almış, daha sonra Macar antrenör Ratkai Gula’nın eğitimci olarak federasyonda görev alması ile değerli atletler yetişmeye başlamıştı. 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde Türk atletizminin kayda değer (1948 Londra Olimpitayatlarında merhum Ruhi Sarıalp’in 3 adımdaki bronz madalyası) tek başarısı vardır. Atletizmde son olarak (2008 Pekin’de 2 gümüş, 2012 Londra’da 1 altın bir gümüş madalyayı dopinginden kaybetmiştik) Amma; özellikle 2021-23 dönemi, maalesef yönetim yetersizliği ve hataları ile atletizmde siyah bulutlar getiriyor. Konulara rahmetli kardeşim Cüneyt Koryürek gibi cesaretle eğilen birkaç atletizm bilen ve seven Öcal Uluç ve Necdet Ayaz gibi yazarlardan başkası da görünürde yok! Türk atletizminin artık tüm atletizm gönüllülerinin katılacağı bir devrime ihtiyacı vardır. Her söylentiye değil, belgelere; Dünya Atletizm Federasyonu’nun cezalarına ve kararlarına bakmamız lazım. Konu; ‘devleti yönetenler adam kayırıyorlar’ gibi suçlanmalara kadar varmadan toplanacak bir şura ile Türk atletizminin hem yönetim kadrosu yenilenmeli, hem de gelecek planı çizilmelidir. Başta Fenerbahçe ve ENKA, Galatasaray ve diğer iyi niyetle atletizm branşına yer veren spor kulüpleri bu şurada yer almalı, seslerini yükseltmeli ve Türk atletizmine destek vermelidirler. Bu devrimi ve Türk atletizmini layık olduğu çizgiye ulaştıracak olan çabaları alkışlamaya hazırız.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!