Elime kalemi aldığım günden beri yazıyorum. Bir kişi eğer bir konuda görev almaya karar verirse, o konunun uzmanı olmak için ne gerekiyorsa, onu yapmak zorundadır. Tıp fakültesini bitirmeyen doktor, Teknik üniversiteyi bitirmeyen mühendis, harp okulunu bitirmeyen subay olamaz. Olursa; sonuç felaket olur. Bizim konumuz spor olduğuna göre: Spor dallarından birisinde görev alacak olanlar da; o dalın okulunu, fakültesini, kursunu bitirmek durumundadırlar. Spor yazarlığı, yöneticiliği ise; daha fazla çalışma ve gayreti gerektirir. Ülkemizde maalesef spor yazarı olanlarda branş görevi oturmamıştır. Spor servislerinde çalışanlar ne görev verilirse onu yaparlar. Halen ancak birkaç branşta, basketbol ve yüzmede bir iki uzman, bir iki gazetede görev almaktadır. Spor servislerinin yöneticileri ise yukarıda belirttiğim tüm spor dalları konusunda yeteri kadar uzman değildirler. Geçen haftadan beni çok üzen bir örnek vermek isterim. Türk Eskrim Kılıç Milli Takımı, Avrupa şampiyonasında, Fransa’yı yenerek 3’ncü oldu. Bu haber bazı gazetelerde hiç yok, bir iki gazetede ise sayfanın dibinde ufacık yayınlandı. Meğerse, Türk Eskrim tarihindeki en büyük olaydır. 3 Silahşorlar efsanesinin yaşadığı Fransa; Eskrim dünyasında en önde gelen ülkelerdendir. Ülkemizde hakkıyla medyada yer verilmeyen eskrimdeki bu galibiyet tarihi bir olaydır. Böyle bir olayı gazetelerin manşetinde görmeyi bekledik. Ülkemizde Spora değer verirken; medya bu atılıma katılmalı, yöneticiler tüm elemanlarına, branşlarda eğitim imkanları tanımalı ve olayların değerlendirilmesini, bu uzman görevliler yapmalıdırlar. Milli sporumuz dediğimiz güreşte, bugün uzman bir spor yazarını göremiyoruz. O zaman “Kim, nasıl, hangi bilgi ile gerçek başarıyı kamuoyuna duyuracak?” sorusu masaya geliyor. Eğer gelecekte Türkiye’nin çocukları tüm şeref kürsülerine ambargo koyacaklarsa; bunun yolu, sporun her alanında eğitimdir. Yoksa kamuoyuna pireler deve, develer pire olarak yansıtılır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!