Dünyamızda SPOR, toplumların vazgeçilmez bir parçası. Böyle olunca da toplumları yönetenler sporla yakından ilgilenmek durumunda bulunuyorlar. Spor bir savaş değil, bir dostluk, bir iş birliği, bir zeka denemesi, bir sağlık konusu ve bir yaşam tarzıdır. Cumhuriyetle birlikte ülkemizde devlet sporla yakından ilgilenmiştir. O günlerin havasına göre; bazı ülkelerden örnekler alınmış, bazen bağımsız olması gereken kuruluşlara el sokulmuş, sonra vazgeçmiştir. 2000’li yıllarda ülkemiz Türkiye’de SPOR denilince, hala yalnız futbol, hem de son yıllarda profesyonel futbol anlaşılmaktaydı. Son Tokyo Olimpiyatında Türk çocukları sporun yalnız futbol olmadığını gösterdiler.. Görevdeki hükumet uzun bir incelemeden sonra, özellikle spor kulübü adıyla anılan, gerçekte futbol kulübü olan kuruluşlarla ilgili yeni bir spor kanunu tasarısını BMM’ne sundu. Tasarı, özelikle kulüplerin arapsaçına dönen mali bunalımlarına çözüm üretmeyi hedeflemektedir. Bu konuda tasarı ile ilgili olan kuruluşlar, tasarı kanunlaşmadan görüşlerini söyleyeceklerdir. Burada ben tasarıda her gün spor sayfalarını kirleten kavgaların, çekişmelerin, karşılıklı yakışıksız tartışmaların unutulduğunu görüyorum ve soruyorum: Tasarıda FAİR PLAY neden yok? Ülke sporuna bir biçim verilirken, topluma örnek olması gereken kulüplerin sporcularının, seyircilerinin ve spordan anlasın anlamasın göreve gelen yöneticilerinin davranışlarına da bir biçim vermek, daha doğrusu yol göstermek gerekmez miydi? diye düşünürken, adı muhalefet olan partilerden de bir laf çıkmıyor. Bizler basın medya kuruluşlarının Fair Play’e inanmış olan bir kaç yazarı çaba sarf ediyoruz. Amma; özelikle televizyonlarda reyting uğruna yapılan kara örnekler olarak, yorumcu şovlarını önleyemiyoruz. Kulüplerin saygın olarak bildiğimiz idarecilerinin kendilerine yakışmayan, toplumu bölen beyanatlarını durduramıyoruz. Toplum adına bunları önlemek devletin görevi olduğunu düşünüyorum. Tasarıyı BMM üyelerinin bu açıdan da ülkem sporu adına değerlendirmesi bekliyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!