Türkiye’de radyonun devreye girmesi ile futbol yorumculuğu da doğmuştu.
Bugün rahmetle andığımız Eşref Şefik, Muvakkar Ekrem Talu, Sulhi Garan’ın yanı sıra; hala yeri doldurulamayan, sağlıklı bir ömür dileğimiz yıldız Halit Kıvanç unutulmaz isimlerdi.
Bugüne gelince, Rıdvan Dilmen’den söz etmemiz gerek. Rıdvan Dilmen’i Akdeniz’den İstanbul futbol dünyasına geldiği günden beri tanır ve izlerim. Ona takılan ‘Şeytan’ lakabı kötü anlamda değil, futbol zekasından dolayı idi. Futbol oynarken sırf onu seyretmek için maça giden yüzlerce kişi vardı.
Hiç unutmam İnönü Stadı’nda Türkiye-Doğu Almanya maçında topla rakip kaleye gidiyor adeta uçuyordu, tüm rakip oyuncular da peşinde idi. Kurşun gibi giderken birden durmuş tüm rakip oyuncular duramayıp avuta çıkmışlardı.
Rıdvan futbolu bırakınca spor sayfalarında göründü, kendisi oynarken hakem olup onu sakatlayan oyunculara faul bile vermeyen emekli hakemlerden sonra yorumcu oldu. Tarafsız, gerçeği gören ve açıkça söyleyerek en çok izlenen ve takdir toplayan bir numaralı yorumcu seçildi. Ödüller aldı. Modern çağın icadı elektronik medya, iyi-kötü, eğitimli-eğitimsiz, iyi niyetli-kötü niyetli ayırmadan elini tuşa basabilen herkesin eline geçince, bir silah haline geldi. Takdirlerin yanı sıra; küfürler, tehditler, yalanlar, karalamalar aldı yürüdü. Kar yüksek tepelere yağar sözü doğrulandı. Rıdvan kara düşüncelerin hedefi oldu. Türkiye’nin en başarılı, küfürsüz, kavgasız, şovsuz futbol yorumcusu TV yorumculuğunu bıraktı.
Peki; başta medya dünyası olmak üzere bunu seyir mi edeceğiz?
Rıdvan Dilmen’e sahip çıkmayacak mıyız?
Unutulmamalıdır ki, bugün Rıdvan’a yarın sana, bana, size, bize…
Bu, devletin henüz susturamadığı kara ağızlılar karalamaya devam edeceklerdir.
Duyurum başta Devletin güçlü televizyonu TRT olmak üzere herkese; spor dünyasının gerçekten kaliteli bir yorumcusunun kaybedilmemesi için Rıdvan’a sahip çıkmamız içindir.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!