Sporu yalnız bir eğlence, bir oyun gibi görenler maalesef ülkemizde hala çoğunluktalar. Dünyadaki demokratik ülkelerinde, totaliter rejimle yönetilen ülkelerinde bir spor politikaları vardır. 1923 de doğan Türkiye Cumhuriyetinin 1950 lere kadar o günkü rüzgârların etkisi ile bir spor politikası vardı. Amma 1950 den sonra birde profesyonellik futbolda kabul edildikten sonra, bu iş ortada kaldı. Gençlik ve Spor Bakanlığı, başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere ülkeye yön verecek ve genç nesli yönlendirecek bakanlıklarla bir araya gelerek Türkiye Cumhuriyeti devletinin Spor Politikasını tespit etmelidir. İlk madde eğitimdir. Çok açık bir örnek 2016 Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu Taha Akgül bu başarısını Sivas’daki Güreş okuluna borçludur. İklim ve toplum yapısı dikkate alınarak ülkemizde hangi bölgelerde hangi spor dallarına ağırlık verileceği tespit edilmelidir. Spor Eğitiminin okullarda tam tabirle ‘’ Boş verilmiş’’ bir ders görünümünden çıkarılması, bu konuda Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının da spora katkısı araştırılması, spor endüstrisine destek verilerek dışa bağlı malzeme yerine yerli üretim kullanılmalıdır.
Eğer böyle davranmayıp hedeflerimizi belirleyemezsek, hiçbir spor dalında dünya standartlarına ulaşamayız. Yetişenler, başaranlar hep tesadüfî olur. Kişinin de, toplumunda bir yaşam politikası olmalıdır. Yoksa, o kişi ve toplumlar dev okyanuslarda dümeni kırık bir tekne gibi ya kayalara çarpar, ya da batarlar.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!