Aksini iddia eden çıkar mı?
Önümüzde 48 gün var.
Cumhuriyet tarihinde çok partili dönemin en tatsız, tuzsuz seçimi arifesindeyiz.
Ülke huzursuz.
Vatandaş tedirgin.
Ekonomi belirsiz.
Eğlenme, gülmece unutulmuş…
Gözyaşı ana gündem.
***
Herkes geriye dönüp baksın.
Hangi seçim döneminde böylesi sessizlik, karamsarlık vardı?
Partilerin bildirgeleri hazır değil.
Adayların kimler olacağı meçhul.
7 Haziran’da seçilenler mi?
1 Kasım’a yeni düşünülenler mi?
Önceki seçimlerde…
Karnaval havası oluşurdu.
Bu seçim öncesi…
Davullar, zurnalar saklandı.
Diyeceksiniz ki…
Hangi moralle?
Haklısınız, haklıyız.
Kurumayan kan, susmayan silahlar, sokağa çıkamayan insanların ülkesinde olumlu duyguyu yaşamak, yaşatmak eşyanın tabiatına aykırıdır.
***
O zaman neyin seçimini yapacağız?
Önce karar vermeliyiz.
Seçmen olarak bizler; seçimin başrol oyuncusu mu, yoksa figüranları mıyız?
Muhabbetlerden anlaşılıyor ki…
Çoğu kişi “kerhen” oy verecek.
Çünkü…
Değişen bir şey olduğu inancını taşımıyor.
Var olan umutsuzluk, çaresizlikle büyüyor.
Her seçim öncesi…
Katılımcılık, çoğulculuk, şeffaflık, açıklık, adalet, barış, özgürlük, insan haklarına saygı, refah, huzur lafları bol keseden saçılır, savrulurdu.
Buharlaştı, kimse konuşmuyor.
Süsleme, kervan, kampanya…
Bu seçimde yok.
Hazine, yeniden seçim için keseyi açmadı.
Havadan paraya alışan partiler, bütçeyi yapamadı.
Vekil adayları daha önce sermayeyi tüketmişti.
Bu durumda…
En sessiz, çevresel en temiz seçimi geçireceğiz.
***
Sanki…
“Nihilizm” salgınındayız.
Bu felsefe; her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunur.
Varlık her şekliyle şüphe ile karşılanır ve hatta yok sayılır.
Bu hale geldik/getirildik.
Çıkar yol; seçmenin heyecanı ve diriliğidir.
Oyuna sahip çıkması, ülkenin siyasi kaderini etkilemesidir.
***
Demokrasinin terazisi, seçim ise…
Okkası seçmendir.
Ağırlığıyla; adaleti, hakkı, hukuku, refahı, huzuru ve tehlikeleri dengeler.
Sandığa, geleceğine el koyar…
Ata yadigârı cumhuriyeti korur, kollar.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!