Bu vahim mesele;
Senin zabıtan…
Benim zabıtam…
Onun zabıtası değil…
Tüm belediye zabıta örgütünün ele alması ve köklü kararla çözüm kazandırması meselesidir.
***
Aksi takdirde…
Bugün hizmet binasını basıp, memurları hastanelik edenler yarın akla gelmeyecek çılgınlıkları denerler.
İzmir’in göbeği…
Karşıyaka’nın yalısı, çarşısını tanımaz…
Piyasa eşkıyası olarak huzur bırakmazlar.
***
Bu ne cürettir ki…
Kendilerine müdahale eden memurları toplu kovalayıp, hizmet binasına girerek, memurun kafasında bira şişesi kırmak.
Diğerinin kaburgasını çatlatmak, lifini koparmak.
Resmi üniformalı memuru ortaya alıp, şamar oğlanına çevirmek.
Sonra elini kolunu sallayarak çıkıp gitmek.
Yetmemiş gibi…
“ Hadi, bir daha gelin bakalım” tehdidinde bulunmak.
***
Olayın acıtan diğer yönü…
Yakalanan seyyarların serbest kalması.
O da yargı sistemimizin meselesi.
***
Böyle olaylara sessiz kalınmamalı.
Büyükşehir ve ilçe belediye zabıtası, meseleye bütüncül yaklaşmalı.
Bugün sana ise…
“Yarın bana” değerlendirmesiyle konuyu acilen ele alınıp, masaya yatırılmalı.
Önlem stratejisi ortak belirlenmeli.
Hatta başkanlardan destek istenmelidir.
Kent disiplini, çarşı düzeni, ticari ahlak ve esnaf adaleti için belediye başkanları da olayın “ Siyasi hesabını” yapmadan bizzat içine girmelidir.
***
Meseleye pasif kalmak…
Seyyarın eşkıyalığını kabullenmek
Daha çok dayak yemek
Dana fazla memurun kafasının gözünün patlaması demek
Devletin kolluk kuvvetini aciz göstermek
Hizmet binasını basanların, yarın başkanlık makamının işgaline cesaret vermektir.
***
Mesele;
Sadece belediye zabıtasının değil…
Valilik, emniyet, yargı, odalar, dernekler ve vatandaşın da göz ardı etmemesi gereken olaydır.
Huzur, güven, sistem, düzen istenecek…
Eşkıyanın dağ başı eylemleri seyredilecek.
***
Yakışır mı İzmir’e böyle dünya?
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!