Anne, 7 çocuğuyla Girit’ten yola çıkar.
Salgın hastalıktan beşi yolda ölür, ikisi kalır. Zorlu yaşam mücadelesiyle büyüyen çocuklardan biri İstanbul’a gider, diğeri İzmir’de kalır.
İzmir’deki oğul Fevzi girişimci ve ataktır. Bir Amerikan araç firmasının İzmir temsilciliğini alır.
Ancak dünyayı sarsan 1930 krizi, Türkiye’yi etkiler, ithalat durur.
Sıkıntıya düşen Fevzi Özakat, borçları ödemek için lastik, yağ satar. Her işi yapar.
İnatçı, azimlidir. Yılmaz, yorulmaz.
***
1940’larda yeniden yükselişi başlar.
Fevzi Bey, İzmir’deki Levanten üç ortağıyla İngiliz Austin ve Morris’in temsilciliğini alır.
Ardından Ege Fren…
Ege Endüstri adıyla otomotiv sektörüne parça üreten ilk sanayi tesisini kurarlar.
***
1960’a gelindiğinde bir başka fırsat doğar.
İngilizlerin BMC firması, Türkiye’de fabrika kurmayı kararlaştırır.
Ancak “ İstanbul mu, İzmir mi? “ ikileminde kalırlar.
Yine bir başka İzmirli Sanayici Melih Gürsoy, İngilizlere rapor hazırlar ve İzmir’in seçilmesini önerir.
BMC İzmir’de kurulur.
Yurt dışından getirilen parçalarla kamyon, kamyonet, traktör, motor üretimi başlar.
Ailenin genç oğlu, makine eğitimi alan Ergün Özakat, “ Biz bunu başarabilir, yerli üretimi gerçekleştiririz” der.
Türkiye o tarihte bırakın motoru, toplu iğne ve kadın çorabı bile üretemiyor.
Hesap makinesi bile yok.
***
Ergün Özakat ve yanına aldığı birkaç mühendisle geceyi gündüze birleştirir, aylarca çalışırlar.
Kolay değil bir kamyonda 10 bin parça varsa, günün teknolojisiyle çizecek, ölçecek…
Üretecek, aracı çalıştıracaklar.
Ve başarırlar. Araçtaki yerli parça oranını yüzde38’e çıkarırlar.
Herkes hayret içindedir.
Sanayi Bakanlığı bu gelişmeye anlam veremez.
“ İstediğiniz kadar kamyon, kamyonet yapın” desteğiyle 1 milyon dolar kredi verir.
***
1970’de BMC’nin yerli üretimi yüzde 40’ ları aşmış ve hızla artmaktadır.
Kamyonları kapışılmaktadır.
Ergün Özakat, İzmir’deki imalatçıları da cesaretlendirmekte ve ortak üretime davet etmektedir.
Radyatör, şasi üretimi başlar.
Anadolu’dan ustalar toplanır.
İzmir’deki fabrikada istihdam edilir.
Maaş iyi, sosyal haklar farklı, herkes mutludur.
Nasılsa satışlar yükselmektedir.
O günün imalatçıları, bugün büyük fabrika sahibidir.
***
Hızlı gelişme İngilizlerin hoşuna gitmez.
Yerli üretim rahatsız etmiştir, engelleme hareketi başlatılır.
Ergün Özakat kızar, yurt dışına gider.
Ancak Baba Özakat ısrarla “ Gel kızma, küsme” diyerek BMC’ye dizel motor üretilmesini ister.
Yine o günlerde Türkiye’nin siyasi ortamı karışıktır.
Bürokraside her türlü zorluk çıkarılır.
Projeleri bile çalınır.
Özakatlar hırslanır, Türkiye’de ilk dizel motorunu imal ederler.
Artık yol açıktır.
Her türlü motorlu araç yerli olarak piyasadadır.
Jeneratöründen, deniz motoruna kadar…
***
Sonraki yıllar…
Özakatların farklı sektörlere girmesiyle BMC’de kontrol kaybolur.
Hisseler bir holdinge satılır.
O holding de sıkıntıya düşer, devletin kurumu TMSF fabrikaya el koyar.
Ve…
Yüzde 100 yerli sermayeli tek araç üreticisi BMC, apar topar satılır.
Arazisi de bedavaya gider.
***
İzmirlilerin ulaşamadığı BMC’yi alan şirket, daha imzası kuramadan yarı hisselerini Katar Silahlı Kuvvetler Komitesi’ne satar.
Yüzde 10 sermayeli tek araç üreticisi BMC, yakında Katarlı olacak.
***
Yokluk, yoksulluk, zorluk içinde Türkiye’de yaratılan yerli BMC, 2 milyonluk Katar’ın yönetimine girecek.
***
Bir efsane daha tarihe gömülecek.
Keyfini Katarlılar sürecek!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!