ANA SAYFA > Yazarlar > Can Barhan > Bir hoca faciası

Bir hoca faciası

CanBarhan
Sosyal Medya :
19 Nisan 2024, Cuma 08:52
900 kez okundu

İsmail Kartal benim Fenerbahçe'den takım arkadaşım. Çok karakterli, terbiyeli ve anadolu çocuğu tabirinin tam karşılığını veren iyi insandır. Dedikodu yapmaz, işine bakan bir futbolcuydu. İnsan olarak çok severim. Olimpiyakos maçından sonra analiz yapmaya mecbur kaldım. Sezon başından beri Fenerbahçe'li, futbolculuk zamanından tribünden tanıdığım arkadaşlarımla ve eski futbolcu arkadaşlarımla hep konuştuk. İsmail Kartal bu işte başarıya ulaşabilirmi diye. Konuşmalarımız hep olumsuzdu. Sezon başından beri vaad edilen 4 kupa hedefine açıkçası kalbimiz çok istesede mantığımız oynanan futbolu ve teknik yönetimi gördükçe asla ümitlenmiyordu. Biz keşke yanlış görseydik.  Şimdi denilebilirki şu kadar maçtır kazanıyor, şu kadar maçta üst üste galibiyet aldı. Tamam galibiyetleri aldıda hangi takımda bu galibiyetleri aldı. Bu takım FENERBAHÇE. Başarısızlığı kabullenmeyen ve tarihi kupalarla dolu bir büyük kulübün futbol takımının başında bu galibiyetler zaten bekleniliyordu. Denilebilirki işte 9 senedir şampiyon olamıyorsunuz. Geçen yılların tartışmasına bu analizde girmeye gerek yok. Her zaman söylediğim bir söylemim var. Türkiye'de başarılı hoca olarak ismini bu üç büyüklerde şampiyon takımın hocası olarak belki tarih sayfalarına yazdırabilirsin ama Türkiye'de hangi hoca varki bir ekol yaratıp anadolu takımını değişmez armada yapmış?  Trabzonspor'un ilk çıktığı yıllardaki hocalarının o bölgenin çocuklarından oluşturduğu takımla almış oldukları başarının dışında başarılı olmuş hocalar yok. Fatih Terim diyebilirler ama büyük bir camianın gücüyle gelen bir başarıdan bahsebiliriz. Fatih Terim'in Galatasaray dışında bir başarısıda yok. Gelelim İsmail Kartal'a. Sezon başından beri oynattığı,  basit anlatımla ileride kenarlarda kurulan üçgenlerle yaratılmaya çalışılan boşlukla yapılan ortalarla gol bulmaya çalışılan bir ana taktik ile buraya kadar gelebilirsin Avrupa'da. Hatta ligdede her takım İsmail hocanın taktiğini ezberlediği için ona göre oynuyorlar ve Fenerbahçe o yüzden zorlanıyor ligdede. Derin paslarla, defansın arasına atılacak pozisyonları çok az denersen karşı takımlar seni ezberler. Nitekim bugün Tadiç'i kilitledikleri gibi. Bir tane yapılan ortaya sıçrayıp kafa vuran klasik santraforun yok. Ön direk kombinasyonlarımız en son Selçuk Şahin zamanında kaldı. Kimsenin ön direkte top sıyırtığını görmedim. Ceza sahası dışından şut vurulmaz diye bir kuralmı var? Yoksa şut vurulmasını istemiyormusun değerli hocam yoksa şut çalışmasında  topa iyi vuracak adamları özel çalıştırmıyormusun hocam. Neden futbolcuların şut atmıyor. Neden denemiyorlar.? Verilen muhteşem transfer paralarına rağmen elinin altındaki yedekleri bu kadar hazırlamazsan hüsran olmaması imkansız. Oyuncu değişikliği ve sahaya sürülen takımlar ise hep hatalı. Bir rotasyon tutturulmuş, devamlı değişik oyuncuları oynatmak gibi bir misyonu var İsmail hocanın. Takımda eksik olduğunda her maçı kaybettiğin bir Fred'i bir pozisyonda ceza sahası dışından kaleye şut atmadı diye nasıl sahadan alırsın İsmail hocam. Fred bu takımda top gelmeden çevre kontrolunu daha önceden yapıp, topa basan ve ileri dönen tek futbolcun. Fred'i çıkarttın karşı takımı rahatlattın. İrfancan bütün maç iyi oynadı, çoğu ikili mücadeleleri kazandı, sen İrfancan'ı sahadan alıp topla ilgisi olmayan Cengiz'i nasıl içeri alıp Olimpiyakos'u dahada rahatlatırsın. Djeko gibi bir dünya starı olmuş ve adamı besleyemediğin için adam devamlı çıkıp top bulmaya çalışıp pasör gibi oynuyor, defans için her dakika tehlikeli bir ismi nasıl çıkarırsında Olimpiyakos'u rahatlatıp oyunu rölantiye getirirsin. Bütün oyun hiçbir faydalı iş yapmayan Szymanski'yi alıp neden Batshuayi ile neden ikili santrafora dönmüyorsun. Neden her maç 5 futbolcu değiştirmek gibi bir zorunluluk hissediyorsun. Futbolun tanrıları olarak kabul edebileceğimiz Pep Guardiola ve Carlo Ancelotti bir gün önce oyunun ilk doksan dakikasında 1-2 futbolcuyu zorunluluktan değiştirdiklerini ve sahada ortaya konan sistemi bozmadıklarını, laf olsun, oyuncu yoruldu bahanesiyle oyuncu değiştirmediklerini neden göremiyorsun hocam. İyi takım bozulmaz İsmail hocam. Yorulup koşamayacak futbolcun varsa kovalarsın İsmail hocam. Yorulmak diye bir lüksleri yok bu statüde bu paralara oynayan futbolcuların . Gelelim penaltı fiyaskolarına. 36 yaşında 120 dakika top oynamış konsantrasyonunu artık sağlayamayacak Tadiç'i sezon içersinde bir sürü penaltı kaçırmamış gibi nasıl birinci penaltıcı yapıyorsun hocam. Sahaya çıkmaktan aciz Cengiz'e Tadiç birinci penaltıyı atamamışken nasıl güvenebilirsin İsmail hocam. Sen oynadığın yıllarda bizim penaltıcımızdın ve iyi penaltı kullanırdın, oyuncularına kalecinin penaltıdaki en zayıf yerinin,  yerden ve alt köşeler olduğunu söyleyip neden çalıştırmadın İsmail hocam. Önemli maçların hepsinde kaybettin hocam. İçeride oynanan ilk Galatasaray maçında hiçbir atak yapmadan takımın Comédie-Française oynamasını hala anlamış değiliz. Ligde hakem hatalarını ve federasyonun yanlı tutumunu bir yana koyduğumuzda her maç zorlanmamızın nedeni verdiğin  taktiğin ve oluşturduğun takımın daha hala lise takımlarına verilen kenarlardan ortalarla gol bulmaya çalışmak olduğunu neden düşünmüyorsun İsmail hocam. Maalesef oyun devam ederken hiçbir extra bir taktik gelişmesi yapmadığın için zorlandığımızı bütün Türkiye görürken sen nasıl göremiyorsun hocam. Bu sezon takım bir maç oynadı. Deplasmandaki kazandığımız Union Saint-Gilloise takımına karşı. Her taraftarda bugün o günkü gibi oynarsınız ümidi vardı. O da bugün tamamen sizin hatanızla gitti. Şimdi tek ümit, oda o güne kadar bu moral bozukluğuyla bu puan aralığında GS deplanmanına gidebilirsek Union Saint-Gilloise maçındaki gibi futbol oynayabilmektir. Şu ana kadar Fenerbahçe'nin bir ligde ikinci olarak lideri takip etmesi başarı değildir. Ancak elimizde kalan tek şansı başarabilirseniz bu camia sizi başarılı addeder. Yoksa BAŞARISIZSINIZ.


PAYLAŞ

Yazara Ait Diğer Makaleler


SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor

Köşe Yazarları

Anket

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?